5𝘈𝘯𝘥 𝘐'𝘮𝘢 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘺𝘰𝘶 𝘣𝘰𝘺

2.2K 282 144
                                    

Hyunjin karşısında oturmuş,minik elleriyle kahve bardağını kavrayarak dudaklarına götüren bedeni iç çekerek izlemişti.

Felix fazla güzeldi.

Sarı saçları, yanaklarını kaplayan çilleri, minik elleri ve meraklı bakışları kendisini delirtmeye yetiyordu.

Hyunjin americano'sunu yudumlamaya devam ederken Felix'in meraklı bakışlarının etrafta gezinmesini ve hemen ardından da kendi kahveleriyle kesişmesini beklemişti.

Beklediği gibi de olmuş, o açık kahveler ilk önce kafenin içini turlamış ardındansa Hyunjin'in kahvelerine sabitlenmişti.

"Hyunjin hangi fakültedeydin?"

"Aynı fakültedeyiz, aynı yaştayız ve ikimizde dansı seviyoruz"

Hyunjin onun şaşkınlıkla kendisine bakıyor oluşunu düz bir ifadeyle izledi.

Felix şu iki yılını Chan'ın etrafında dolanarak geçirmiş ve geçirmeye devam ediyordu.Bu yüzden de Hyunjin onun kendisini görmeyişini yadırgamadı.

"Oh seni daha önce gördüğümü sanmıyorum fakat karşılaştığımıza sevindim"

Küçük olan gülümseyerek konuştuğunda Hyunjin'de karşılık olarak dudaklarına sahte bir gülüş takınırken, bir kez daha Felix'in telefonuna ait melodi duyulmuştu.

Hyunjin kimin aradığını biliyordu ve bekleyip görmek istediği Felix'in bugün ikinci kez gelen aramaya vereceği cevaptı.

İlk önce telefonunu cebinden çıkarmış ve Chan'ın aradığını görerek bakışlarını karşısında oturan bedenle buluşturmuştu.

Hyunjin ona minik bir gülümseme verdiğinde ise Felix hiç düşünmeden telefonunu sessize almıştı. Chan bekleyebilirdi.

"Gereksiz bir aramaydı üzgünüm"

Gülümseyerek kendisini izleyen bedenin bakışlarına karşılık verdiğinde Felix gördüğü parıltılarda bir şeyler saklı olduğunu biliyordu.

Hyunjin'i kafeteryada gördüğünü hatırlıyordu ve bunun harici onu başka bir kaç yerde daha gördüğüne emindi.

"Nerede oturuyorsun?"

"Okulun bir alt sokağında oturuyorum"

Hyunjin onun bunu neden sorduğunu anlamaya çalışarak konuştuğunda Felix hımlayarak kahvesinden bir yudum daha almıştı.

"Neden sormuştun?"

"Belki yakınızdır diye merak etmiştim, daha önce hiç arkadaş edinmedim bu yüzden de saçmalıyorsam üzgünüm"

Felix garip bir ifade takınarak konuştuğunda Hyunjin sert bakışlarının onu rahatsız ettiğinin farkına varırken yüzündeki ifadeyi sildi.

"Hayır hayır sadece seni anlamaya çalışıyorum, çıkışmak istemedim ben üzgünüm"

Hyunjin masaya eğilerek Felix'le kurduğu göz temasını kesmeyip konuştuğunda, küçüğün yüzünde tekrardan beliren gülümsemeyle o da kendisini gülümserken buldu.

"Şey son dersim başlayacak ve her ne kadar böyle oturup konuşmak hoşuma gitse de girmek zorundayım"

Felix eşyalarını toplamaya ve ceketini giymeye başladığında Hyunjin'de kahvesinden son bir yudum alarak kalkmaya hazırlandı.

"Benim de dersim vardı, beraber kalkalım"

"Aynı dersleri almıyoruz değil mi?"

"Hayır ne yazık ki fakat dans dersleri almayı düşünüyordum"

"Bu harika eş olabiliriz"

Felix kafeden yan yana ayrıldıklarında Hyunjin'e bakarak yürümeye devam ederken kendilerini kıstığı gözleriyle izleyen bedenden haberdar değildi.

Chan kolunun altındaki Minho'dan biraz uzaklaşarak,biraz ilerde yüzündeki gülümsemeyle Hyunjin'le konuşmaya devam ederek yürüyen sevgilisini fark etmişti.

Sinirlendiğini hissediyordu. Minho koluna tutunduğunda ve birkaç şey söylediğinde dahi gözlerini ikiliden çekememişti.

İkili onu fark etmezken Chan onların arkasından bakmayı sürdürmüş ve telefonunu çıkararak Felix'i aramıştı.

Sabahtan beri aramaları cevapsız kalırken bu da açılmamıştı. Chan sinirlendiğini hissederken iyice uzaklaşmış ikilinin arkasından sessiz bir küfür savurmuş ve çattığı kaşlarıyla Minho'ya dönmüştü.

"Sana gidelim"

Minho başını sallayarak onu onayladı, canının yanacağını bilemezdi bilseydi Chan'ın teklifini kabul etmezdi.

Chan, Felix'i düşünerek Minho'nun canını yaktı,Hyunjin ise Felix'i düşünerek kendi canını.

Birileri bir başkaları yüzünden birilerinin canını yakar ve bu döngü hep böyle devam ederdi.

Felix ise hiçbir şeyden habersiz yol boyunca Hyunjin'le konuşmaya devam etmiş ve sonrasında ayrılma zamanı geldiğinde telefonunu çıkararak ondan numarasını istemişti.

"Arkadaş olduk sayılır mı?"

"Elbette, arkadaş olduk...Bilekliğimi buldun ve benim için önemlisin"

Hyunjin onun telefonunu eline alarak yeni numarasını yazmaya başlamıştı. Bir önceki telefon numarasını sadece küçük olana yazmak için kullanıyordu ve böylelikle Felix'in onu bulması oldukça düşük bir ihtimaldi.

"Önemliyim...Teşekkür ederim bugün için"

"Ben teşekkür ederim, bileklik için"

Telefonunu tekrardan küçük olana uzattığında Felix onu Hyunjinnie~ olarak kaydetti ve önünde hafifçe eğilerek ayrılma vaktinin geldiğinin sinyallerini verdi.

"Görüşürüz öyleyse Hyunjin-ah"

"Görüşürüz Felix-sshi"

Hyunjin minik adımlarla uzaklaşan bedeni öylece dikilerek izledi. Bakışları bir an bile olsun fakülte binasına giriş yapan bedenden ayrılmazken Felix sanki üzerindeki gözleri hissetmiş gibi kapıdan girmeden önce dönerek kendisine el salladı.

"Fazla aşık olunası"

Hyunjin boğazındaki rahatsız edici hisle yutkunurken karşılık olarak ona geri el salladı ve gülümsedi. Felix gözden kaybolduğunda ise gülümsemesi yüzünde donarak acı dolu bir hale büründü.

İkinci telefonunu çıkardı ve öylece bahçenin ortasında dikilmeyi umursamayarak aklında çalmaya devam eden şarkı sözlerini yazmaya başladı.

Unknown: 'And I'm gon' give you boy,
what you fiend'

've sana vereceğim oğlum
neye düşkünsen'

İletildi

Merhabalar merhabalar💘💞💕Hiiç ilhamım yok ama yine de sizi bölümsüz bekletmemek için atıyorum uwuBu kitap biraz hüzünlü gidecek gibi🥺

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhabalar merhabalar💘💞💕
Hiiç ilhamım yok ama yine de sizi bölümsüz bekletmemek için atıyorum uwu
Bu kitap biraz hüzünlü gidecek gibi🥺

🍼💦

𝘄𝗵𝗮𝘁 𝘆𝗼𝘂 𝗻𝗲𝗲𝗱/ 𝗵𝘆𝘂𝗻𝗹𝗶𝘅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin