16𝘈𝘯𝘥 𝘩𝘦 𝘥𝘰𝘯'𝘵 𝘨𝘰𝘵𝘵𝘢 𝘬𝘯𝘰𝘸

1.8K 199 148
                                    

Smut

Vücutları hissettiklerinin yoğunluğu ve saflığıyla alev alev yanıyorken Hyunjin kızarık yanaklarıyla altında uzanan bedene bakmıştı.

Ah o, ne de güzel görünüyordu.

Hayal ettiklerinden, düşündüklerinden daha da güzel görünüyor ve hissettiriyordu.

Kalbi hızlıca göğüs kafesini döverken yutkunmadan edememişti.

"Hyunjin sev beni"

İşittiği sözler kalbindeki yangını körüklerken Hyunjin her bir duyguyu barındıran bakışlarla Felix'e bakmayı sürdürmüştü.

"Çok seveceğim seni"

Onun için yanıp tutuştuğunu bildiği bedeni daha fazla bekletmek istemeyerek elindeki kayganlaştırıcı şişesini hızlıca açmış ve soğuk sıvıyı parmaklarına boca etmeye başlamıştı.

Felix kendisi için bacaklarını biraz daha aralarken Hyunjin soğuk sıvının birazını da onun ihtiyaçla kasılıp gevşemeye devam eden deliğine boca etmişti.

Felix hissettiği soğuk sıvıyla sızlanırken Hyunjin boştaki eliyle küçüğün bacağını kavramış ve omzuna alarak daha net görebildiği girişine yavaşça orta parmağını itmişti.

"H-Hyunjin ahh!"

Hissettiği ince sızıyla birlikte inleyen beden gözlerini kapatarak elinin altındaki çarşafları sıkmış ve Hyunjin'in parmağının etrafında kendini kasmıştı.

"Shh rahatla bebeğim"

Hyunjin yavaşça parmağını daha derine ittiğinde Felix mırıldanmaya ve kısık kısık inlemeye devam etmişti. Uzun zamandır kendine dokunmadığı için şu anda canının yanması normaldi.

Felix iniltilerini tutamıyorken Hyunjin parmağının yanına bir yenisini daha eklemiş ve küçüğün bir kedi misali belini gererek acıyla sızlanmasına neden olmuştu.

"Ah bekle"

Hissettiği sıkı duvarlar ve sıcaklık oldukça hoşuna gidiyorken Hyunjin eğilerek dudaklarını birleştirmiş, bir yandan da parmaklarını hareket ettirmeye ve Felix'i genişletmeye başlamıştı.

Dudakları böylesine bir uyumla hareket ediyorken Hyunjin'in uzun ve kemikli parmakları Felix'in en derinlerine gömülmeye başlamıştı.

Bulduğu o nokta, gecenin en sesli iniltisinin küçüğün dudaklarından dökülmesine neden olana dek onu zarif parmaklarıyla becermeye devam etmişti.

Felix zevk noktasını uyaran parmaklarla birlikte dudaklarının üzerindeki dudaklardan ayrılmış ve zevk dolu çığlığının duvarlara çarparak tekrardan kulaklarına dolmasına izin vermişti.

"Hyunjin!"

Bunun ne anlama geldiğini bilen beden müptelası olduğu dudaklardan ayrılarak doğrulmuş ve tekrardan aralı bacaklar arasına yerleşmişti.

Parmaklarını yavaşça zevkle kasılıp gevşemeye devam eden duvarlar arasından çekip çıkardığında Felix'in hissettiği boşluk hissiyle mızmızlanması, kıkırdamasına neden olmuştu.

"Merak etme bebeğim, sana verecek daha iyi bir şeyim var"

Bu Hyunjin'in kendini bacaklarını omuzlarıma aldığı bedenin girişine hizalamadan önce söylediği tek şeydi.

Felix nefes nefese kalmış bir halde yaramaz pırıltılara ev sahipliği yapan koyu kahvelere baktığında ise Hyunjin yavaşça kendini sıkı duvarlar arasına itmişti.

𝘄𝗵𝗮𝘁 𝘆𝗼𝘂 𝗻𝗲𝗲𝗱/ 𝗵𝘆𝘂𝗻𝗹𝗶𝘅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin