.12.

357 27 5
                                    

İlk bölümler çok acemiliğime gelmiş, kusura bakmayın geri dönüp düzenliyorum. (10/05/22)

"Anne misafirimiz olduğunu bilmiyordum, bilsem daha erken gelmeye çalışırdım." Jungkook şaşkınlığını atamasa da gizlemeyi başarmıştı
"Hoşgeldiniz."

Jimin "hoşbulduk Kook" derken Taehyung sadece gülümseyerek minicik bir  hareketle selamlayabilmişti karşısındakini.
Yeni gelen ev sahibi, sessiz olandan bakışlarını alamasa da Jimin'in sesindeki sıcaklığı hissetmişti. Düğündeki soğuk tavrı göreceğini düşünürken ister istemez hafiflemişti.

"Ben üstümü değişip geliyorum."
"Yemek yedin mi oğlum?"
"Aç değilim anne..." Jungkook, Taehyung'un nazik hareketlerle masaya bıraktığı tatlılara göz atarak "...ama tatlıya eşlik ederim bekleyin beni." demişti.

Hızlı adımlarla merdivenlere yönelirken Yoongi az önce sinirle kimseye selam vermeden yukarı adeta koşan Sophia'yı sormuş; Jungkook da adımlarını yavaşlatmadan cevap vermişti.
"Arabası yolda kalmış, çok sinirli yaklaşmayın bence."

HyeJin Bayan Jeon'un telefonunu sonunda bulup gelebilmişti. Genç kız masaya bir tatlı daha getirirken, Taehyung, ezbere bildiği Bayan Park'ın ve kendi annesinin numaralarını Bayan Jeon'un telefonuna kaydediyordu.

Üst katta ise Jungkook odasına girdiğinde kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Bu durumu üçer üçer tırmandığı merdivenlere yoruyordu. Daha odaya girmeden soyunmaya başlamıştı. Takım elbisesini rasgele fırlattıktan sonra altına siyah rahat bir eşofman geçirip üstüne de yine siyah salaş bir t-shirt giymişti. Elini yüzünü yıkadıktan sonra saçlarını elleriyle özenle düzeltip en sevdiği parfümden sıktı biraz. Odadan çıkacakken "abartım mı parfümü acaba" diye düşünmüştü. İçine sinmemişti. Giyinme dolabına gidip başka bir t-shirt aradı, bu sefer beyaz bir tane geçmişti eline ve giyindi hızlıca.

Aşağıya indiğinde yemek masasındaki kalabalık kalmış herkesin önünde sadece tatlı tabağı kalmıştı.
Annesini yanağından öperek masadaki boş sandalyeye Yoongi'nin yanına oturmuştu. Karşısında Jimin vardı, onun yanında annesine daha yakın konumda ise Taehyunh, hala Bayan Jeon ile muhabbet ediyordu. Pek bir konu kalmamıştı aslında ama masanın diğer tarafına bakmaya henüz hazır değildi hele de Jungkook'un giydiği beyaz t-shirt tepeden gelen ışıkla yarı transparan bir hal alırken..

Yoongi Jungkook'a toplantı ile ilgili bir şeyler söylerken Jimin onları izliyordu. Büyük olan kafasını kaldırdığında Jimin ile göz göze gelmiş ve birbirlerine gülümsemişlerdi. Jungkook bunu farkedince sesini alçaltmaya ihtiyaç duymadan konuşmuştu

"Hyung sen biliyor muydun misafirimiz olduğunu? Erken çıkmışsın toplantıdan sonra."

"Hayır kardeşim tamamen şans benimkisi..."

Jungkook, dudaklarını birbirine bastırarak içten içe imrenerek bakmıştı bir Jimin'e bir de Yoongi'ye.

Havadan sudan muhabbetle yarım saati devirmişlerdi masada HyeJin, masanın Yoongi ve Jungkook'un olduğu tarafında kendi işiyle meşgulken Yoongi
"HyeJin, Sophia'ya söyler misin masaya gelsin misafirimiz var." diye fısıldamış.
"Az önce banyoya girdi efendim" diye cevap almıştı. Onun hemen ardından Jungkook ondan çok daha kısık bir sesle eklemişti.
"HyeJin benim odayı bi toplayıver fazla dağıtmış olabilirim."
"Tabi efendim."

Tae'nin gözleri farkında olmadan karşısında dönen dialoga dalıp gitmişti ve duyduğu çok da önemli değildi ama... ama Jungkook kafasını kaldırdığı anda birleşen gözlerini kaçırmaya fırsat bulamamış olması... kötüydü!

Gözlerini kaçırmayı denediğinde ilk durağı ürkek beyaz kumaş parçasından özgürlüğünü ilan etmiş ten ve küçük bir ben olmuştu. Boynunun orta yerinde.

Ashes of Mine - TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin