.69.

118 16 4
                                    

Taehyung, SeokJin'in ailesinin yaşadığı geniş bahçeli eve ulaşır ulaşmaz hazırlıkları devam eden bahçeden geçip Jungkook'u arkasında bırakarak evin içine girmişti.

Namjoon'un stresli hali her hareketinden belli oluyordu. Ama asıl kriz SeokJin'in hazırlanmak için bulunduğu odadaydı anlaşılan çünkü sesi daha evin girişinden duyuluyordu.

"Hayır dedim Jimin, Olmadı işte!"

Jimin odadan oflayarak çıktığında Taehyung'u görmüş ve 'benden bu kadar' dercesine ellerini havaya kaldırmıştı. Taehyung ondan boşalan odaya girdiğinde küçük çaplı bir kıyafet yığını ve ortasında sinirle soluyan SeokJin'i görmüştü.

"Hyung?"

"Taeeee..."

SeokJin, önce yardım dileyen bir ses ile kapıdaki bedene dönse de bakışları küçüğünün alev kırmızısı saçlarına çıktığında böğürerek ağlamaya başlamıştı.

"Hyung. Dur. Ne oluyor, neden ağlıyorsun?"

Bir süre ağlamıştı SeokJin. Sinirlerinin bozulduğu her halinden anlaşılıyordu. Ağlamasının arasında konuşabildiği daha doğrusu sayıkladığı kadarıyla yeni boyattığı saçlarına nişan için seçtiği iki takım elbiseye de uymadığını, çok çirkin gözüktüğünü hatta Namjoon'un yanına yakışmadığını anlatmıştı. Kafasını kaldırıp Taehyung'un kızıl saçlarına bakarak "Sen benden daha dikkat çekiyorsun!" diyerek bir kez daha şiddetlendirmişti ağlamasını.

SeokJin bir süre daha ağladıktan sonra sakinleşmiş ve Taehyung'un ikna edici konuşmasıyla ağzındaki baklayı çıkarmıştı.

"Bunları giyelim istiyorum. Ama Namjoon kabul etmez diye soramıyorum." Elindeki fotoğrafı Taehyung'a uzattığında küçüğünün bakışlarında önce şaşkınlık sonra hınzır bir gülümseme peydah olmuştu.

"Hyung bunlar... Nerden bulacaksın şimdi bunları... Bak şimdi şu koyu renk takımları giyin, onları da düğünde giyersiniz..." Kendi teklifinin saçma hatta tehlikeli olduğunun farkındaydı Taehyung, sadece anı kurtarmaya çalışıyordu.

"Hayır, düğünümde koyu renk giymek istiyorum ben. O zaman daha ciddi bir ortam olacak!"

" E o zaman şu pudra rengi olan takımlar..."

"Hayır Tae, saçlarım da çok açık, olmaz, ruh gibi olurum."

"Ama hyung bu takımları nerden bulacağız şimdi?"

Kısa bir sessizlik olmuş, SeokJin bakışlarını başta kaçırsa da sonra aynadan buluşturmuştu gözlerini. Yaramaz bir ifade vardı gözlerinde. Yaramaz, hınzır, biraz da suçlu...

"Ne? Hyung ne var? Ne yaptın doğru söyle."

SeokJin heyecanla yerinden kalkıp büyük gardrobun önüne adımlamış ve öndeki takım elbiseleri itekleyerek arkadan iki gamboç çıkarmıştı. Ön kısımlarında şeffaf alanlar olan gamboçlardan içindeki takımlar az çok görülebiliyordu. Seokjin az önce fotoğrafını gösterdiği rengarenk takımları başının yanına kaldırmış heyecanla sallıyordu.

Taehyung "inanmıyorum hyung..." dedikten sonra şaşkın ve yorgunca kendini az önce damadın oturduğu makyaj masasının önündeki pufa bırakmıştı.

"Bak şimdi, bir giyeyim ondan sonra karar ver... Namjoon'un saçları her takıma uyar zaten onda sorun yok...Hem bundan sonra bir daha nerde bu kadar renkli giyinirim ki dimi... Çok iyi olmadı mı ama... Zaten aile arkadaş arasında nişan... Düğün istemediğimiz kadar ciddi olacak zaten..."

SeokJin paravanın arkasında giyinirken bir yandan da soluk almadan konuşuyordu. Dakikalar sonra paravanın arkasından çıktığında nişanı olan bir damattan çok pokemon eğitmeni gibi görünüyordu. Yine de oldukça yakışıklı olduğu su götürmez bir gerçekti.

Ashes of Mine - TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin