Jungkook aracın anahtarını valeye verip hızlı adımlarla kendisi gibi araçtan inen sevgilisinin yanına ulaşmış ve eksik etmediği gülümsemesi ile ellerini birleştirmişti."Heyecanlı mısın?"
"Biraz..."
Kapıdan girdiklerinde bekleyen görevliye Min ismini vererek "üst kattalar efendim" cevabını almış ve merdivenlere yönelmişlerdi hemen.
Yoongi ve Jimin, yeni gelenleri görebilecekleri şekilde oturuyorlardı haliyle ikilinin el ele yürüdüklerini farketmeleri uzun sürmemişti.
Jimin kendini tutmaya çalışsa da alt dudağını ısırarak Taehyung'dan, sesli olarak sormadığı sorunun cevabını aramış yerinde kıpırdanmaya başlamıştı, mutluluğunu gizlemesi zordu.
Yoongi durumu Jimin'den daha geç farketmişti, özellikle de sevgilisinin gizleyemediği mutluluğu sağlamıştı anlamasını ama yine de küçüğünün gözlerinden sessiz bir onaya ihtiyaç duymuş ve bakışlarını Jungkook'un büyük gözlerine dikmişti.
Jungkook'un dudakları gururla bir tarafa doğru kıvrılırken hiç çekinmeden iç içe geçmiş parmaklarını havaya kaldırıp masadaki ikiliye göz kırpmıştı.
Herkesin beklediği açıklama böylelikle yapılmıştı ve ardından tebrikler gelmişti.
Jimin küçük elleriyle alkışlamaya başlayıp, masaya ulaşan yeni çiftin ayrılmayan ellerine rağmen Taehyung'a sarılmıştı. Taehyung biraz zorlansa da sevgilisinin elini bırakmadan kendine sarılan bedene karşılık verirken bu halleri hepsinin daha da keyiflenmesini sağlamış; Jimin ilk fırsatta karşısındakini utandırmayı başarmıştı.
"Bak yaa, bıraksana kardeşimin elini! Rahat rahat sarılıp tebrik de edemiyoruz."
"Bırakmam! Bu zamana kadar sarıldıklarına say! Sarılma artık sevgilime zaten!"
"Ayy! Sevgilim diyo ya! Cidden sevgilim diyo! Yerim ben sizi!"
"Yiyemezsin! Git hyunga sarılsana sen!"
Jimin ile Jungkook arasındaki bu tatlı atışmayı Taehyung ve Yoongi keyifle izlerken, büyüğü söze girmişti.
"Sonunda! Çok sevindim sizin adınıza."
Tebrik ve teşekkür faslı masalarına kurulup siparişleri gelene kadar devam etmişti. Yemekten sonra Yoongi'nin sipariş ettiği özel üretim şampanya ile kadeh kaldırsalar da araba kullanacakları için fazla içmemişlerdi.
Jimin bir an önce Taehyung ile baş başa kalıp tüm detayları öğrenmek için sabırsızlansa da ikilinin bu hallerini izlemenin verdiği zevkle katlanıyordu beklemeye. Ancak yemeğin sonuna doğru Jimin'in annesinden gelen arama ile erken ayrılmışlardı mekandan.
Jimin sevgilisinin arabasına binerken "en kısa zamanda konuşacağız seninle" diye fısıldamıştı Taehyung'un kulağına.
Jungkook istemese de Taehyung'u evine bırakıp annesiyle kaldığı eve gitmek zorundaydı. Sevgilisini dairesinin kapısına kadar bırakırken, uzayan öpüşmelerinin ardından ondan ayrılmak daha da zor olsa da gitmesi gerektiğini ikisi de biliyordu.
"Git hadi! Biraz daha devam edersen gitmene izin vermeyeceğim."
"Verme! Gönderme beni Tae..."
"Hadi ama sevgilim. Annenin yanına gidiyorsun, ilk günden anneni bu kadar boşlayamazsın."
"Ama sen bana böyle sevgilim dersen gidemem ki ben."
"Sevgilimmmhh..." Taehyung açık kapının arkasına saklanıp diğerinin içeri girmesini engelleyerek en şuh sesiyle delirtmişti diğerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ashes of Mine - Taekook
FanfictionYangınlarda kaybettiğini küllerde bulursun. Yeter ki vazgeçme! Başlangıç 10.11.2021 Bitiş 16.03.2023 - #1 uketae 12/02/22 - #1 soulmates 08/03/22 yeniden 30/11/22 & 13/03/23 - #1 bogum 13/03/22 yeniden 18/01/23 - #1 semekook 17/05/23 - #...