Dünkü gergin konuşmadan sonra ikimizde daha fazla iletişime geçmemiştik. Ezekiel kendi odasına, bende el mecbur bana verdiği odaya çekilmiştik ama beni çok yalnız bırakmayı gözü yememiş olmalı ki gece yendinen yanıma gelmiş ve yine koltukta uyumuştu.
Ertesi sabah ise beni uykumdan uyandıran çatal bıçak sesleri olmuştu. Kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra da Ezekiel'in ne yaptığına bakmak için mutfağa gitmiştim.
Şimdiyse kapıda dikilmiş Ezekiel'in kahvaltı hazırlayışını izliyordum. Gözlerimi ovuştururken
"Sabah sabah bu enerji sana nerden geliyor?" diye sordum. Sözlerim üzerine gülümseyerek bana dönüp
"Bazılarımız senin aksine hayat enerjisini daha yitirmedi." dedi.
"Çok komik." diye söylenirken mutfaktan içeri girdim ve tezgahın üstündekilere baktım.
"Ne yapıyorsun?" diye sordum merakla.
"Kahvaltı." diye cevap verince gözlerimi devirerek ona baktım.
"Tamam,tamam. Menemen yapıyorum." açıklaması ile ona dönüp merak ettiğim bir şeyi dile getirdim.
"Yiyeceklerinizin çoğu yeryüzündekiyle aynı mı?" Beni başını aşağı yukarı sallayarak onayladı ve konuşmaya başladı.
"Aslında neredeyse hepsi aynı desek daha doğru olur. Sadece burada yeryüzünde yetişmeyen bir kaç çeşit bitki var o kadar. O bitkilerle yapılan yemekler dışında hepsi aynı."
Benim boş boş durup öylece onu izlediğimi görünce
"Sen öyle hiçbir şey yapmadan duracak mısın orada?" dedi. Ezekiel böyle söyleyince ne yapacağımı şaşırıp
"Ben ne yapacağım ki?" diye sordum. Bıçak olan eliyle biberleri ve domatesleri işaret ederken
"Bunları doğrayabilirsin." dedi. Kendisi ise tavanın içindeki soğanlarla ilgileniyordu.
"Ben daha önce hiç domates ve biber doğramadım ki." deyip ona döndüğümde bana gülümseyerek baktığını gördüm.
"Ne oldu?" dedim saf bir merakla. Kafasını iki yana sallarken
"Iıı,yok.. yok bir şey. Sen şimdi daha önce hiç mi domates ve biber doğramadın mı?" dedi. Tekrardan
"Hayır." deyip doğramadığımı belirttim. Kaşları hayretle havalanırken kısa çaplı şaşkınlığı geçip kendine geldiğinde
"Neyse, gel ben sana öğretirim şimdi." dedi ve beni yanına çağırdı.
Yanına yaklaştığımda hemen önündeki çekmeceden bir bıçak daha çıkarıp elime verdi. Bıçağı alırken o da biberlerden birini tezgahtaki kesme tahtasına koydu ve ince ince kesmeye başladı. Doğradığı biber bitince yana çekilip bana yer açarken
"Gel sen doğra şimdi, bakalım dikkatli izlemiş misin?" dedi. Benim için açtığı yere geçerken
"Yapamazsam gülmek yok ama ilk defa deniyorum sonuçta." diye uyardım. Gülerek başını tamam dercesine salladığında
"Daha şimdiden gülüyorsun sen ama." diye söylendim. İsyanımla birlikte dudaklarını birbirine bastırıp
"Tamam, sustum." dedi. Önümdeki biberlerden birini alıp kesme tahtasına koyarken Ezekiel'den gördüğüm gibi doğramaya çalıştım. Bir kaç tane doğrarken doğru yapıp yapmadığımı sormak için Ezekiel'e döndüm.
"Oluyor mu?"
Gözlerini önündeki tavadan çekip bana döndüğünde yanıma gelip kestiğim bir kaç bibere baktı. Başını aşağı yukarı sallayıp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENGESİZ GÜÇLER |KANATLAR VE KARARLAR SERİSİ-1|
FantasyDudakalarım her saniyede onunkilerde daha çok iz bırakırken kendimi o tehlikeli bir zehri olan kıskaçlarında kaybetmemek için zor tuttum. Sakinleşmesinin verdiği etki ile ondan ayrılacağım sırada ensemden tutup benim yaptığım gibi dudaklarımızı yeni...