"Gönlümü böyle ucuz şeylerle alamazsın yalnız. Haber vereyim dedim."
Haruto bağladığı kollarıyla kafasını sol tarafına çevirmişti, bu haliyle küçük bir çocuğa benziyordu. Hemen sağında oturan, elindeki iki bileti havaya kaldırmış olan Jeongwoo bu tavrına göz devirdi. Pireyi deve yapmış sonunda Kotora ile yer değiştirip yine Jeongwoo'nun yanına oturmuştu. Şimdi ise istediği olmasına rağmen Jeongwoo'ya trip atıyordu.
Jeongwoo birbirlerine trip atacak, küsecek kadar ne zaman samimi olduklarını anlayamasa da uzun zamandır beklediği film vizyona girince üç gündür kendisine trip atan Haruto ile gitme kararı almıştı. Hem istediği filmi tek izlememiş olacak hem de kendisine küsmüş sıra arkadaşıyla barışacaktı. Bir taşla iki kuş diye düşünüyordu.
"Hah, ucuzmuş! Spiderman no way home'a iki bilet diyorum!" Haruto başını çevirmeden göz ucuyla ona baktı. "İyi, tamam gelirim." Jeongwoo zaferle gülümseyip biletleri cebine geri soktu.
"O zaman yarın görüşürüz. Sakın geç kalma, seni beklemeden girerim filme." Haruto kaşlarını çatıp konuşurken oturdukları banktan kalkan Jeongwoo'yu izledi. "Ya, gönlümü almaya çalışman gerekirken bir de tehdit mi ediyorsun?" Jeongwoo abarttığını düşünüyordu. Alt tarafı sıra arkadaşını değiştirmişti. Ortada büyütülecek bir şey göremese de bunun hakkında yorum yapmama kararı almıştı.
"Bence şansını zorlama biletin tekini Kotaro'ya verip giderim." Haruto anında bağladığı kollarını çözüp ayağa kalktı. Zaten küsmüş değildi, Jeongwoo ile vakit geçirmek istediği içindi bu davranışları. Üç gündür çocuğun ona olan ilgisi, her fırsatta konuşmaya çalışması fazlasıyla hoşuna gidiyordu. "Geleceğim dedim." Çalan zille birlikte ayakta dikilmeyi bırakıp okula doğru yürümeye başladılar.
<><><>
P.J.
"Haruto, geldin mi?"
"Evet, içeride bekliyorum."
"Tamam, geliyorum hemen."
Aramayı sonlandırıp telefonumu montumun cebine koydum. Sağnak yağmur yağdığı için ana yolda kaza olmuş ve ona geç kalma dememe rağmen ben geç kalmıştım. Buluşacağımız saati kaçırmış olsam da filmin başlamasına daha vardı bu yüzden rahattım.
Beş dakika gibi bir süre sonra buluşacağımız yere geldiğimde Haruto'nun duvara yaslanmış bir şekilde yeri izlediğini gördüm. "Hey, ben geldim." Gözlerini birkaç kez kırpıştırıp daldığı noktaya olan odağını bozduğunda başını kaldırıp bana baktı ve gülümsedi. "Selam."
"Mısır ve kolaları şimdi mi alalım yoksa biraz daha bekleyelim mi?" Arka cebinden telefonunu çıkarıp ekrana baktı. "Filmin başlamasına on dakika kalmış, alsak iyi olur." Başımı sallayıp önden içeriye doğru ilerledim, o da hemen peşimden geliyordu. İki büyük boy mısır ve kutu kola almıştık. Hesabı ödeyip filmin oynatılacağı salona doğru ilerledik.
Elimdeki kolaları vücudum ve kolum arasında sıkıştırıp koltuk numaralarımızı kontrol ettim. Orta taraflarda oturacaktık. Kısa bir bakınmanın ardından oturacağımız yeri bulduğumda Haruto'ya gelmesi için seslendim. İki elinde tuttuğu mısırlarla gelip yanıma oturdu. Biz yerleşirken salonun ışıkları sönmüş ve birkaç seyirci daha girmişti salona.
<><><>
"Beğendin mi filmi?"
Film biter bitmez kendimizi bir kafeye atmıştık. Haruto önündeki içeceğini pipetle karıştırırken dalgın dalgın mırıldandı. "Hıı." Gözlerimi kısarak ona baktım. Filme kendimi fazlasıyla kaptırdığım için onun izleyip izlemediğini hiç fark etmemiştim hatta öyle ki mısırımı yemeyi ve kolamı içmeyi bile bir yerden sonra bırakmıştım."Neden dalgınsın?" Önümdeki içecekten bir yudum alıp arkama yaslandım. "Bir şey düşünüyordum." dedi sessiz bir şekilde, pipetiyle uğraşmayı bırakıp arkasına yaslanırken. Elmacık kemiğinin üstünü kaşıyıp etrafı inceledi. Gergin duruyordu ama nedenini anlayamamıştım. Rahatsız etmemek için onu incelemeyi kesip soğumaya başlayan içeceğime diktim gözlerimi.
"Bir şey diyeceğim," başımı kaldıracağım sırada telaşlı sesi doldu kulaklarıma. "Hayır hayır! sakın bana bakma yoksa söyleyemem." Başımı sallayıp içeceğime bakmaya devam ettim. "Nasıl desem," kısa bir boğaz temizleme sesi. "lise birinci sınıfken yan yana oturuyorduk. Gayet iyi de anlaşıyorduk, hatırlarsan. Evlerimize gidip geliyor, bilgisayar oyunları oynuyor, dışarıda vakit geçiriyorduk."
Doğruydu, o zamanlar okula başlayalı henüz bir ay olmasına rağmen kısa sürede gerçek bir yakın arkadaş edindiğimi düşünmüştüm."Ama sonra," durdu, bana saatlerce sürmüş gibi gelen bir sessizlik oldu. İsteği yüzünden ona bakamıyordum bu yüzden sessizce devam etmesini bekledim. Sonunda içine derin bir nefes çekip konuşmaya devam etti. "Bana bir şeyler oldu. Sana karşı, o zamanlar bana tuhaf hatta biraz korkunç gelen şeyler hissetmeye başladım. Büyük duygular değildi, fazla az ve yeniydi ama beni korkutmaya yetti. Ne yapacağımı bilemedim. Hissettiklerimi büyümeden yok etmek istedim ve bu yüzden seninle olan arkadaşlığımı kestim."
O kendini toparlamak için küçük bir duraksama yaşarken ben donup kalmıştım. Aklımdan hiçbir düşünce geçmiyordu. Artık o istedi diye değil, yaşadığım şoku atlatamadığım için kaldıramıyordum başımı. "Ama düşündüğüm gibi olmadı. Yanında olmasam bile izlemeye devam ettim seni. Yeniden iletişime geçmek istedim, yapamadım. Beni terslemenden korktum. Sonuçta arkadaşlığımızı hiçbir şey demeden aniden bitirmiştim. Yanında durursam büyür diye korktuğum o küçük hisler uzaktan seni izlerken büyüdü. Hiç kolay olmadı ama kabullenmiştim, seni seviyordum, ki hala seviyorum ama senin beni sevdiğin şekilde değil."
_________________________________________
geçenlerde hajeongwoo'nun 3. yılı olması şerefine bölüm atayım dedim
2022 yılı umarım istediğiniz gibi geçer diyerek kapanışı yapayım💚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
b.a.d.y.》hajeongwoo
Fanfiction"Şey, yanına oturabilir miyim?" "Bana aşıksın diye yorumladım." •|Haruto×Jeongwoo|• •maknae line• #1 hajeongwoo✔ #1 jeongwoo✔