𝟙𝟡

166 21 6
                                    

P.J.

"Zır zır başımın etini yedi, yemin ediyorum. Yarına kadar yokuz. Ne yapıyorsanız yapın." Junhyuk, -Junghwan'ın kuzeni- Youngjo'nun kolundan tutup kendisiyle birlikte asansöre sürüklerken ben şaşkın bir şekilde kapıda dikiliyordum.

Ne olmuş olabileceği hakkında aklımdan bir sürü düşünce geçerken montumu çıkarmadan Haruto ile kaldığımız odaya ilerledim. Junhyuk ve Youngjo normalde pek anlaşamazlardı. Birlikte evden ayrıldıklarına göre Haruto, sınırlarını zorlayarak onlarla uğraşmış olmalıydı.

Odamızın kapısı biraz aralıktı ve biraz zor da olsa yatakta yuvarlanan Haruto'yu görebiliyordum. Dudaklarını titreştirerek tuhaf bir ses çıkardıktan sonra "Jeongwoo'yu istiyorum." demişti. Dönmeyi keserek kollarını yatakta iki yana açtı ve tavana baktı. "Test kitaplarını benden daha çok seviyor." Ses çıkarmamaya özen göstererek kapının aralığından sıvışıp geçtim içeriye. Yatakta ters yattığı için görüş açısında odanın girişi değil, yatağın başlığı vardı.

Adımlarımı hızlandırıp tam baş ucuna gelince ani bir hamleyle eğilip dudağına öpücük kondurdum. Korkağın teki olduğundan ilk önce küfür edip kendini yatağın diğer ucuna atsa da sonra kim olduğumu ve ne yaptığımı fark edip "Jeongwoo!" diye bağırdı heyecanla.

Yataktan kalkıp yanıma geldi ve sıkıca sarıldı bana. "Bir an o kütüphaneden asla çıkamayacaksın diye çok korktum." Boynuna sardığım kollarımdan birini indirip omzuna vurdum. "Abartma."

"Ben seni çok özlüyorum, böyle olmaz ki. Güya aynı eve çıktık ama yüzünü gören cennetlik." Bu durumdan ben de memnun değildim ama başka çarem yoktu. Aynı ortamda olduğumuz zaman asla derse odaklanmama fırsat vermiyordu.

"Bazı derslerimin kötü olduğunu biliyorsun. Daha fazla çalışmalıyım." Oflayarak ayrıldı benden. "Ders, ders, ders. Biraz da Haruto, Haruto, Haruto olsa olmaz mı?" Dudaklarımı birbirine bastırarak öylece yüzüne baktım. Derin bir nefesi içine çekip tekrar önüme geçti ve montumun fermuarını indirdi.

"Sen de derslerine yoğunluk versen hiç fena olmaz." Montumu kollarımdan sıyırırken yüzüme bakmadan başını salladı geçiştirir gibi. "Benim derslerim gayet iyi." Çıkardığı montumu özenle çalışma masasının sandalyesine bıraktı. "Evet," dedi uzatarak. "Şimdi sana bir şey söylemem gerek." O, bana doğru ilerlerken aynı anda çalan zille gözlerini kapattı ve sinirle gülümsedi.

"Burada bekle hemen geliyorum." Odadan çıkarken "Onları gitmeleri için yeterince darlamadım mı?" diye söylenmişti kendi kendine. Yatağın ucuna oturup geri gelmesini bekledim ama gelmedi. Üstelik bazı çarpışma ve tartışmaya benzer konuşma sesleri de geliyordu. Merakıma yenik düşüp odadan çıktım ve dış kapıya doğru ilerledim.

Haruto bir eliyle kapının kulpunu tutmuş kapatmaya çalışırken diğer eliyle de karşısındaki bedeni dışarıya itmeye çalışıyordu. Karşısındaki bedenin sahibi Junghwan ise fazla güç kullandığı için yüzünü buruşturmuş bir şekilde, Haruto'yu yolundan çekip içeriye girmeye çalışıyordu. Bu itişme halinde bir de birbirlerine sövüyor, "Git" ve "Çekil" başlıklı cümlelerini sıralıyorlardı.

"Junghwan!" dedim araya girerek. "Ziyarete mi geldin?" Bu bir soru değildi elbette. İkisi de benim konuşmamla aynı anda dururken Bu boşluktan yararlanan Junghwan, Haruto'yu itmiş ve hızla içeriye girmişti. Onun peşinden Doyoung da, kapının arkasında kaldığı için başta onu görememiştim, Haruto ile göz teması kurmaktan kaçınarak içeriye geçti.

İkisiyle de sıkıca sarıldım. Doyoung'la aynı şehirde olduğumuzdan nadiren de olsa görüşebiliyorduk ama Junghwan ile aylardır görüşememiştik. "Özlemişim." dedi Junghwan kollarını benden çekerken. "Ben de." Dudaklarımı büzüp ağlamış gibi burnumu çektim. "Güzel, artık gidebilirsiniz. Ziyaretin kısası makbulmuş."

Haruto ite ite Junghwan'ı dışarıya çıkartıp kapıyı kapattı. Ben, ona şaşkınca bakarken o, hala evde olan Doyoung'ı yeni fark etmiş ve onu da kolundan çekiştirerek kapının dışına atıvermişti. "Ya, montum! Haruto montumu ver!" Askılıktan Doyoung'ın montunu alıp kapıyı çok az açtı ve montu dışarıya attığı gibi geri kapattı. "Bir de montunu çıkarmış, hah." Kapının kilidini birkaç kez çevirip yüzündeki neşeli gülüş ile bana döndü.

"Nerede kalmıştık?"

_________________________________________

da-da da-dan

bomboş bir bölümle geldim

sonraki bölüm final ŞÜKÜRLER OLSUN

b.a.d.y.》hajeongwooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin