ENOUGH FOR YOU
Park Chaeyoung,
17:12Beynimin içinde durmadan tekrar eden cümle beni mahvediyordu. Kendimi kaybedecek gibi hissediyordum. Jimin ile orada tesadüfen karşılaşmış olmasaydık, aptal gibi telefonlarını açmayışım yüzünden belki bu durumdan haberim olmayacaktı. Onu kaybedemezdim. Onsuz olmazdı, yapamazdım.
Kalbimde hissettiğim ağırlık ve içimi saran kaybetme korkusuyla arabadan indiğim gibi koşmaya başladım. Hastanenin otomatik kapısından içeriye girdiğim gibi koşturmaya devam ederken, Jimin hızla ardımdan gelerek kolumdan yakaladı. "Chaeyoung önce bir sakin ol, geldik birazdan öğreneceğiz durumunu." d
Dedikleri umrumda olmazken kolumu elinden kurtarıp resepsiyona doğru kalan son adımlarımı attım. Jungkook'un ismini söyleyerek durumunu öğrenmeye çalışırken, kadının ağzından çıkan cümle içimdeki endişe tohumlarına sanki yenilerini ekmişti. Gitgide onu kaybedeceğim niye korkuyor, içimde kendimi suçlayan kızı duramıyordum.
"Jeon Jungkook az önce onuncu kattaki yoğun bakıma sevk edilmiş."
Adımlarımı hangi ara attım, ne zaman asansörün içine binip 10 numaraya tuşladım haberim yoktu. Kendime gelmem, asansör onuncu kata çıkarken içerisindeki aynadan yansıyan beni görmemle gerçekleşti. Beni tanımayan bir insanın bile anlayabileceği şekilde gözlerimden okunan korkumu gördüm.
Ben şu an Jungkook'un yanına gidiyordum. Belki de hayati durumu kritik bir şekilde kabloları bağlı uyuyan kocamın yanına. Böyle düşünerek sadece kendine zarar veriyorsun Chaeyoung. Bu kadar aptal olma.
Asansör durduğunda kolumdan çekiştiren Nayeon ile hastane koridorlarında adımlarımı atmaya, kendimle savaşmaya başladım. O an sanki benden başka herkese zaman durmuş ve her yere bastığım adım sesleri yankılanıyordu kulağımda. Büyük bir sessizlik ve kimsenin sesi yoktu. Kimse yoktu.
Önüne geldiğim yoğun bakım odasında kablolar arasında seçtiğim yüzünü incelemeye çalıştım. Kapalı göz kapaklarından yüzüne yansıyan kirpiklerinin gölgelerinden tanımıştım onu. Zamanla her hareketi ile mest olmamı sağlayan, aklım başımda bırakmayan adamdı o.
Uğruna yapabileceklerimin sınırı olmayan, canımdan öte aşık olduğum Jeon Jungkook'tu orada yatan.
Sınırları olurdu çoğu insanın, bir noktaya kadar gelen sabrı ve onun ötesine geçildiğinde artan nabızlar, yükselen nefesler ve beklenmedik hareketler. Benim sınırım var mıydı? Bilmiyordum çünkü o noktaya kadar hiç gelmemiştim. Duygusaldım, kendimi hemen kaptırır ve umduğum karşılığı göremezsem deli gibi üzerdim.
Yirmi yaşıma kadar kendimi dünyanın en mutlu insanı sanarak yaşamıştım hayatımı. Annem, babam ve uğruna her şey yapabileceğim benden beş yaş küçük bir kız kardeşim vardı. Babamın hala devam eden işi yüzünden dört sene önce taşınmış olduğumuz Avustralya'ya tekrardan dönmek zorunda kalmıştı ailem. Ben ise Jungkook ile evlendiğim için Kore'de kalmıştım. Bunu hiç dert etmemiştim çünkü ailemden uzakta yaşayabilecek kadar büyümüştüm. Tabii bir de Jungkook vardı. Onunla karşılaşana kadar tek sıkıntım kardeşimin dolabımdan arakladığı eşyalarım yüzünden ona kızmak olurken, iki sene sonra deli gibi severek evlendiğim adamdan alacağım kalp darbelerini hiç hesaba katmamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enough for You
FanfictionJeon Jungkook; sen benim karşılaştığım en güzel ihtimal, yaşadığım en acı tecrübeydin. [ Jeon Jungkook & Park Chaeyoung ] ©leroswia | 230821