ENOUGH FOR YOU
Jeon Chaeyoung,
15:48Soluksuz kaldım.
Aldığım nefes göğüs kafesime sığmadı. Canım yandı. Kalbimden damarlarıma, şah damarıma akan sızıntı hissettim fazlasıyla. Canım yanıyordu ama bu, kime neydi? Canım yanıyordu ama bunu bilen sadece bendim. Canım yanıyordu; sadece yanıyordu.
Bilinmezlik içinde, cevaplanmamış soruların arasında sıkışıp kalmıştım. Geçmişe bir adım atsam; kolumu verip bacağımı kaptıracak gibi hissediyordum. Aklımı verip, kalbimi yok etmelerine izin verecekmiş gibi.
Önümde iki seçenek vardı, ya burada aynı şekilde bekleyip Park Chanyeol denen —beni tanıyan ama benim tanımadığım— adamın gelmesini bekleyecek ve belki de çoktandır planladığı kumpasa yem olacaktım. Ya da hiçbir zaman yapmadığımı yapacak ve kaçacaktım. Kaçmak çözüm mü Chaeyoung? Değil. Kaçmak asla çözüm değildi fakat bilmediğim çok şey vardı ve işleri daha çıkılmaz bir yola sokarsam diye endişeliydim.
Artık düşünmeyi bırakıp harekete geçme zamanı Chae, daha fazla beklersen çoktan ilk seçeneği seçmiş olacaksın.
Küçük siyah çantamı önüme bıraktığım alçak sehpadan kavradım ve hızlı adımlarla dakikalar önce girdim kapıdan çıktım. Koridor boyu büyük adımlarla ilerlerken istediğim, buradan kimseye takılmadan çıkmaktı.
"Bayan Chaesun?" Birkaç adım ardımdan duyduğumuz sesle saniyelik duraksadım fakat beklemeden devam ettim büyük adımlara. Bu az önceki sekreter kızdı.
"Bayan Chaesun!"
"Bayan Chaesun, bekleyin!"
Durmadım.
"Park Chaeyoung." Farklı bir ses tonundan duyduğum isimle bu sefer gerçekten durmuştum. O benim gerçek ismimi nereden biliyordu? Nereden biliyor olabilirdi ki? Sensörlü kapı otomatikman açılırken orada öylece durmuştum. Ayaklarım çalışmalıydı. Şu an durup şaşırmam için yanlış bir andaydım.
"Chaeyoung?" dedi ensemdeki nefes. Bu sesin az önceki sekreter kıza ait olduğuna emin miydik? Az önceden daha kalın bir ses duyumsuyordum. Eğer hala aklım kaybetmediysem, bu dediklerim olasıydı.
Önümde hala açıkta bekleyen iki kapı ardında ki sokağa baktım. Sağ köşede duran beyaz Jeep'imi ve içinde beni bekleyen Jennie'yi görebiliyordum. Aynı zamanda tam arkamda bir bedenin varlığını hissediyordum. Dönüp bakmayı, o yüzü görmeyi deli gibi istesem de, içimde bunun yanlış olduğuna dair bir dürtü vardı. Bu ara iç dünyamda yaşadığım kararsızlık çok fazlaydı. Ben, ben değilmişim gibiydi.
O dürtüye uydum, arkamı dönmeden dışarıya adımladım. Parmaklarım arasında sallanan çantamın sapını kuvvetle sıkıyordum, öyle ki parmak boğumlarım beyazlamıştı. Arabamın yanına geldiğimde duraksamadan, bir kere bile arkama bakmadan şoför koltuğuna yerleştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enough for You
FanfictionJeon Jungkook; sen benim karşılaştığım en güzel ihtimal, yaşadığım en acı tecrübeydin. [ Jeon Jungkook & Park Chaeyoung ] ©leroswia | 230821