Başlama tarihi ve saatinizi yazar mısınız 🙂💜
Yorumlarınızı bekliyorum canlar 💜İlk bölümleri acemiliğime verin, ilerledikçe güzelleşiyor gjvsvhjshvah
*******
Gözümü eskimiş tavana açtığımda üstümdeki yorgunluk had safadaydı. Gece erken uyumama rağmen uykusuzdum. Bunun nedeni okul sonrası ve hafta sonu gibi günlerde eniştemin kafesinde ek iş yapmamdı. Bugün yine bir iş günüydü ve Hayatımın en kötü günlerine bir yenisini daha eklicem gibi duruyordu. Çünkü kafede çalışmak beni çok yoruyordu ve derslerime gereken özeni veremiyordum.
Gerinerek yataktan çıktım ve yarı uykulu yarı uyanık gözlerle banyoya gitmeye çalıştım. Aynanın karşısına geçip görüntüme baktığımda yüzümü buruşturdum.
Dünya üstündeki gelmiş geçmiş en çirkin insan ben olmalıydım.Göz atlarımda resmen torbalar oluşuyordu. Ve saçım yıpranmış, tenim fazla solgundu. Aynadaki aksime bir kez daha yüzümü buruşturdum ve elimi yüzümü yıkayıp tekrardan odama geçtim. Üstümde bana iki benden büyük bol siyah tişörtümu ve siyah dar kotumu giydikten sonra pofuduklarımı giydim ve salona geçtim. Halam sofrayı kurmuş çayları dolduruyordu.
"Uyandın mı bebeğim? Bende tam seni çağırmaya gelecektim. Bugün yine mesainiz var. Nasılsın bakalım?"
Halamın sabahki enerjisi gün sonuna yetişemiyordu genelde. Çünkü anaokul bebelerine öğretmenlik yapmak onu yoruyordu. Ama neyse ki bugün cumartesiydi ve o da dinlenebilecekti. Sandalyemi çekip otuturken halama cevap verdim:
"Çok yorgunum. Ayakta duramıyorum. Umarım bugün yeni eleman sürprizi gerçekleşir. Hangi birine yetişeceğimi bilmiyorum."
Halam karşımdaki sandalyeye kurulunca aklımdaki soruyu da sordum.
"Aaa, eniştem erken mi çıktı. Birlikte gideriz diye düşünüyordum."
"Evet tatlım. Haber vermeden çıkmış. Benimde haberim yoktu."
Halamın düşen yüzünden anladığım kadarıyla yine bir soğukluk vardı aralarında. Zaten eniştem çok normal birine benzemiyordu. Bende kendisini pek sevmiyordum ama işi konusunda iyi bir patrondu. En azından adaletliydi. Adaletsiz dünya da böyle olmayı başarması beni mutlu ediyordu.
Halamın dediği şeyden sonra halama moral için havadan sudan bahsettim. Zaten yarım saate evden çıkmam ve otobüse yetismem gerekiyordu.Kahvaltı ettikten sonra yukarı çıktım ve telefonumla kulaklığımı alıp aşağı indim. Halama bir öpücük verip vedalaştım ve siyah spor ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım.
İşlek bir sokakta oturduğumuz için dışarısı kalabalık oluyordu genelde. Bugün hafta sonu olduğu için haliyle insan sürüsü çoktu.
Telefonumdan Jaymes Young'dan bir parça açtıktan sonra durağa doğru yürümeye başladım. Umarım herşey güzel olurdu.***
Kafeye 50 metrelik mesafem kalınca içeri doğru baktım ve kalabalıklaştığını görmek içimde geri dönme isteği uyandırdı. Tabi böyle bir şansım olmadığını biliyordum.
Kafeye giriş yapıp etrafa baktığımda eniştemin birileriyle sohbet ettiğini gördüm. Yine sevdiği -zengin- müşterilerinden biridir diye düşünüp takmadım ve mutfağa doğru yol aldım. Üstünde "Sidar Taşkın" yazan kırmızı önlüğümü giydikten sonra not defterimi ve kalemimi alıp mutfaktan çıktım. Gözümle cafenin içini taradıkdan sonra eniştemin müşterilerle oturduğu masanın yanındaki masaya bir grup kızlı erkekli bir grubun oturduğunu gördüm. Tahminen Üniversite öğrencileri olduğunu düşünüyordum çünkü lise öğrencisi olmayacak kadar havalı ve olgun gözüküyorlardı. Masaya doğru yürümeye başladığımda hepsinin gözü bana döndü.
"Siparişlerinizi alabilir miyim?"
Bir yandan not alırken bir yandan da onları inceliyordum. Hepsi de yeni gördüğüm kişilerdi ama aralarından biri bana tanıdık geliyor gibiydi emin değildim. Daha önce görmüş olabilirdim. Bir markette, cafede, alışverişte, yada sokakta...
Dediğim gibi emin değildim. Siparişlerini aldıktan sonra Emre'ye -şef- siparişleri söyledim ve beklemeye başladım. Bir yandan da onları incelemeye devam ediyordum. İki kız ve dört erkekli bir gruptu. Kızlarda egoist ve ben dünyanın hakimiyim diyen bir hava vardı. Erkekler ise bizim okuldakilerin aksine oldukça yakışıklıydılar ama onlarda en az kızlar kadar havalıydılar. Tabi bana tanıdık geldi dediğim çocuk onların aksine daha sakin birine benziyordu. Siparişler hazır olduğunda masaya doğru yürüdüm ve siparişlerini özenle masaya bıraktım."Başka bir isteğiniz var mıydı?"
Diye sorduğumda tanıdık gelen çocuk
"İsmin ne?" diye sordu. Tam ağzımı açıp cevap verecektim ki yanındaki yeşil gözlü çocuk
"Yakasındaki isim kartını görmüyor musun Efe? Sidar yazıyor."
Diye çıkıştı adının Efe olduğunu öğrendiğim tanıdık çocuğa. Efe
"Ya sende hemen çıkışıyorsun belki ben sadece ondan duymak istedim. Olamaz mı?" diye aynen tepki verdi. Sonra bana dönüp
"Aslına bakarsan ismin bana tanıdık geliyor. Yani seni görmüş gibi bir hissiyatım da var. Tanışıyor muyuz?" diye sordu.
Kızlardan biri "Nerden tanıyacaksın ki? Hiç gördüğünü düşünmüyorum." dedi.
Kızın sesindeki soğukluk bir yana hissettiğim ima karşısında içimden kıza düz geçtim. Kızı umursamadım.
"Aslında evet. Sizde bana öyle geldiniz ama emin değilim."
"Okuyor musun?"
"Evet. Lise son."
"Soyadın.. mmm... Taşkın mı? Aaa evet hatırladım seni. Sen kardeşim Görkem'in sınıf arkadaşı değil miydin? Hatta bir ara bize gelmiştin odeviniz için."
Hatırlamıştım. Görkem benim ortaokul arkadaşımdı. Bizim mahallede yaşıyorlardı ama sonra babası ünlü bir şirkette çalışmaya başlayınca daha iyi bir eve taşınmışlardı. Sonra da Görkem ile hiç konuşamamıştık. Gülümsedim ve:
"Evet hatırladım. Görkem nerde peki.?"
"O da senin gibi. Üniversite sınavlarına hazırlanıyor."
Tam ağzımı açmış bir şey daha soracaktım ki eniştemin çağırmasını duydum.
"Neyse size afiyet olsun. Başka bir şey ister misiniz?" Diye sordum. Hepsinden hayır cevabını aldıktan sonra yeşil gözlü çocukla göz göze geldim. Çok yakışıklıydı. Gerçekten öyleydi. Utanarak başımı çevirdim ve tezgaha ,eniştemin yanına, gittim.
****
Beğendiyseniz beğenir misiniz?Yeni bölüm gelsin mi canlar?
Etiket?💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Delilik Solumda
Teen Fiction"Odan da senin gibi." dediğinde anlamadığımı belli etmek için kaşlarımı yukarı kaldırıp yüzüne baktım. "Senin gibi karmaşık ama güzel." Karşılıklı vote isteyen dm gelebilir :') Lise son sınıf öğrencisi Sidar, babasının yurtdışına iş seyahatine çıkma...