~18~

165 109 45
                                    

Keyifli okumalar ❤️📖

MultiMedya~Sidar Taşkın

🎼🎶Mabel-Mad love🎶🎼

•••


Dolabımın kapağını açmış bugün buluşma için ne giyeceğim konusunda kararsız kalırken dışardaki soğuğu es geçmemek için açık mavi dar kot pantolonumu elime aldım. Üzerine kahverengi bol yünlü kazağımı da elime alıp dolabımın kapağını kapattım. Üzerimdeki gri eşofmanımı ve beyaz tişörtümü çıkartıp yatağımın köşesine fırlattım ve dolaptan çıkardığım kıyafetlerimi giydim.

Makyaj masamın karşısına geçtiğimde aşırı makyaj yapmak yerine sade bir şeyler sürdüm. Muzlu dudak nemlendiricisi, hafif bir eyeliner ve biraz maskara işimi görmüştü. Saçlarımı tepemde sıkı bir at kuyruğu yaptım ve küçük perçemlerini yandan bıraktım. Uzerime siyah şişme montunu giydikten sonra kollarımı mini siyah sırt çantamdan geçirip odamdan çıktım. Saat sabah 09.20'ydi.

Kahvaltımı yapmamıştım ve hala açtım. Ayağıma kalın topuklu kahverengi yarım botlarımı geçirip evden çıktım. Babam bugün işe gitmişti. Söylediğine göre yakında beni ve çok sevgili cici tt annemi bir araya getirecekti. Dün oynadığımız oyundan sonra biraz daha oturmuş ve çocukları uğurlamıştık. Tabi ki kazanan grup bizdik. Ozan'a ne yapacağım aklımda şu an bir şey yoktu ama bulacaktım. Belki de onu paylaco gibi giydirebilirdim ya da mezdeke yaptırabilirdim. Ahahah, nasıl da gülerdim ama.

Dışardaki keskin soğuk yüzüme vurunca atkı ve bere takmayı unuttuğum için kendime lanet ettim. Kesin burnum kıpkırmızı olmuştu. Ellerimde de eldiven yoktu. Soğuktan hissedemediğim ellerimi montumun cebine koydum ve ana caddeye doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Keşke Uzay'ın beni evden alma teklifini kabul etseydim. Kendime bir kez daha lanet okudum.
Kendime lanet okumaya devam edersem cafeye varmadan bir arabanın altında kalıp ölebilirdim. Ki bunu dert etmezdim.

Ana caddeye ulaştığım da gördüğüm kalabalık beni şaşkına uğratmıştı. Hadi ama, bu soğukta mecbur değilsen dışarı çıkmazdın. Adamlar resmen dışarı çıkmak için dışarı çıkıyordu abi.
Şu kalabalığın en fazla yüzde altmışının işi olabilirdi. Peki diğerleri? Bu soğuk pazar gününde dışarı çıkmak için yürek yemiş olmaları gerekiyordu. Gözlerimi devirdim. Ellerim cebimde yürümeye başladım. Uzaktan geldiğini gördüğüm sarı taksi ile gülümsedim. Sonunda geliyordu kurtarıcım.

Elimi kaldırıp sarı taksi şoförünün beni fark etmesini bekledim. Önümde durunca içimden kopmalık şarkı soyleyip kendimi arka koltuğa attım. Taksici amca klimayı açmış olmalıydı ki taksiye bindiğim an sıcak hava yüzüme vurmuştu. Taksici amcaya gideceğimiz yeri söyledim ve bedenimi koltuğa yasladım. Bakışlarımı hafif aralık camdan dışarı çevirdim ve ordan içeri giren soğuğu hissettim. Ahh, kendime bazen inanamıyordum. Aşırı soğuktan nefret ediyordum ama aşırı sıcaktan da ediyordum. Sanırım, en iyisi ılık havaydı.

Taksi cafenin önünde durduğunda taksici amcaya ücreti ödeyip indim. 10 kilometrelik yola 150 TL vermek de neydi abi?
Geldiğim cafeyi ben seçmemiştim, Uzay seçmiş ve konumu bana atmıştı. Dışardan cafeye gelişi güzel bakmaya başladım. Sade. Evet, cafeyi anlatabileceğim tek kelime buydu. Soğuk olmasına rağmen etkilenmeyen birkaç kişi dışarıya konulmuş masalarda oturmuşlardı. Masalar kırmızı, sandalyeler beyazdı. Dışarda kırmızı güller vardı. Önünden gectigim daldan bir tane gül kopardım ve burnuma götürüp kokladım. Aslında çiçeklere zarar vermeye karşıydım ama gördüğüm güller resmen 'beni al' diye bağırıyordu. Adımlarımı içeri yönlendirdim. Büyük beyaz kapıyı ittirip içeri girdiğimde kapının üzerindeki zilin çaldığını duydum. Cafedeki birkac yüz bana dönünce sıkıntılı bir nefes aldım ve aradığım yüzü bulmayı diledim.

Delilik SolumdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin