Bölüm 11

167 14 0
                                    

Pijamalarımı giyinmiştim ve uyumak istiyordum ama Selim dışarıdaydı ve oda kartı yoktu. Onu aramam gerekiyordu ve telefonunu alıp aramaya başladım. Çalıyor ama açmıyordu. Onu içeri almadan uyuyamazdım ki. Bir kaç defa daha aradım ama açmadı. En sonunda üstümde pijamalarımla onu bulmak için lobiye inmeye karar verdim. Asansörü beklemeye başladım ve dört dakikanın ardından sonunda geldi. Zemin katın koltuklarında onu aramaya başladım ve son baktığım en köşedeki koltukta Selimi buldum. Uyuyordu. Canım yaa.
"Selim, Selim, uyan..." diye fısıldadım.
"Beş dakika daha, lütfenn."
"Selim saçmalama kalk git odaya yatarsın, tüm geceyi burda geçiremezsin." diye hafif dozla bağırdım.
Selim birden ayaklanıp "Nerdeyim lan ben, a Eylül sende burdasın."
"Selim uyan artık Fransadayız ya hani."
Sonra kendine geldi ve "Ya Eylül ben uyuyakalmışım."
"Farkettim."
Beraber odaya çıktık ve odaya varınca üstünü değiştirmek için lavaboya girdi.
Çıkınca yatağına uzandı ve "Sen onca saat ne yaptın?" dedi.
"Pijamalarımı giyindim:)"
"Onca saat?"
"Evet:)"
Kahkaha attı ve ben yatıyorum dedi. Ardından bende yattım zaten.

Sabah olduğunda, yani ben uyandığımda kahvaltının bitmesine yarım saat kalmıştı.
"Selimm, uyann, hadii."
"Beş dakika."
"Beş dakikana sıçtırtma, üstünü giyin yarım saat kaldı kahvaltıya."
"Oha, tamam, kalktım."
"Hadi lavaboya gir orda üstünü değiştir, bende burda giyincem."
"Allah Allah, sen giyin içerde."
"Dünkü gibi seni atmamı istemiyorsan, hadi."
"Tamam abla, tamam, kızma giriyorum ben."
Üstümüzü giyindik ve aşağıya indik gruptan yine kimse yoktu ve yine baş başa yemek yiyecektik. Gezi planında her sabah kahvaltıdan bir saat sonra otelden çıkılacağı yazıyordu, yani acele etmeliydik. Kahvaltımızı yapıyorduk ki
"Hadi gidelim Eylül." dedi Selim on beş dakika sonra.
"Ya dur bekle, portakal suyum bitmedi." dedim ağzımdakilerle beraber.
"Tamam Eylül ben gidiyorum."
"Gitme len...Tamam tamam geliyorum...Selimm!"
Kahkaha atarak koşmaya başladı, bende peşinden.
"Ya Selim koşma yoruldum."
"Ay yazık Eylülcüme:D"
"Gıcıklık yapma yavaşla."
"Merak etme koşmaktan ölmezsin:D"
Cidden yorulmaya başlamıştım, bazenler etraf bulanıklaşıyor, bazen sesler gidiyordu "Ya Selim du- dur..." Gözüm karardı ve...

Gözlerimi açtığımda etrafımda Selim ve
doktor olduğunu düşündüğüm bir kadın vardı.
"Selim? Nerdeyim ben?"
"Otelin revirinde, sen nasıl hissediyorsun?"
"İyiyim ben, bana ne oldu?"
"Bayıldınız ama önemli bir şey değil." dedi kadın. Türkçe biliyordu.
"Peki, Selim gezi ne oldu?"
"Bugünlük biz gitmiyoruz, boşver."
Biran önce odaya çıkmak istiyordum, bu ortam fazlasıyla iç karartıcıydı.
"Hadi odaya çıkalım."
"Serumunuz bitmeden olmaz hanımefendi." dedi doktor.
"Peki-_-"

Neşeli AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin