Dakikalarca banyoda kilitli kalan Jisung ellerine bulaşmış kanı temizlemeye çalışıyordu. Göz yaşları yanaklarından süzüldükçe daha da umutsuz hissediyordu.
Ne sanmıştı ki, babasının bile sikinde değilken hiç tanımadığı kişi onu koruyacak mıydı? Kendine küfretti... Milyonlarca kez kendine küfretti. Az da olsa içinde bir yabancıya karşı güven beslediği için suçladı kendini. Taa ki banyonun kapısı tıklatılana kadar." Oğlum, hadi çık artık. Endişeleniyorum. Baban kızacak çık lütfen. "
Gözlerindeki son yaşları sildi ve fazla ses çıkarmadan boğazını temizledi. Ağlamış haldeki sesini duymasını istemiyordu...
" İyim anne, duş alacağım. "
" Önce pansuman yapsaydık... "
" Pansumanlık bir şeyim yok ki annem.. "
" Ama burnun kanıyordu "
Sonlara doğru sesi kısılan annesi yüzünden tekrar ağlamaya başladı.
Uzun süre sessizlikten sonra cevap verebildiğinde ağlayan sesini saklayamadı." Yanlış görmüşsün anne iyiyim "
Kendini duş kabinine attı ve suyu açıp üzerindeki kanın yerle buluşmasını izledi. Bu halde bile arkadaşlarının yarın onunla geçeceği dalgaları düşünüyordu..
Başını arkaya yasladı, giysileri üzerine yapışmış halde canına kıymak istedi. Daha önce yapmıştı gerçi, hiç bir işe yaramamıştı. Üstelik böyle bir işe kalkıştığı için de yine babasından dayak yemişti. Vazgeçti o yüzden, banyo eşyalarının yanında duran keskin bıçaktan ayırdı gözlerini.
Kapının önüne bıraktığı telefondan bildirim gelince hızla kalktı kabinden. Suyu kapatarak ellerini kuruladı, babası döverken masaya çarptığı parmağı sızladığı için küçük bir inilti bıraktı istemsizce. Telefonu eline aldı ve ayakta duramayıp yere diz çöktü.Lee Minho
Nerdesin?
Eğer mesajıma 3 saniye içinde bakmazsan kapıyı kıracağım.
1
2*bir yeni mesaj*
3
Jisung son mesajı gördüğünde çok geçti. İçeriden gelen bağırış sesleriyle yerinden fırladı ve kilidi açtı.
Anlık korkuyla annesine seslendi. Kapıdan ağrıyan, kanlı ve dağılmış bedenini zar zor çıkardığını gören Minho şoka uğrarken aniden Jisungun babasını yumruklamaya başladı. Öylesine öfkeliydi ki, sanki Jisunga değil kendisine zarar vermiş gibi şiddetle vuruyordu." Anne sen iyi misin? "
Genç çocuk korkusunu hala bastıramazken annesini kollarının arasına aldı. Salonda hala devam eden kavgayı durduracak cesaretleri yoktu. Minhoyla göz göze gelmesinin üzerine babasının yakasını bırakıp kendine doğru ilerleyişini izledi.
" Burda kalmanıza izin veremem. Benimle gelin lütfen, sizi ondan koruyacağım. "
Jisung küçük umudunu geri kazanmıştı. Birinin onu koruyacağına dair beslediği küçük umut.
" Anne gidelim. O kötü biri değil. "
Çantasını yerden aldı ve annesiyle beraber Minhoyu takip etti. Evden çıktıkları anda babasının öksürüğünü duyması acele etmesine sebep oldu. Bir an önce kaçmaları gerekiyordu. En azından bu günlük kendilerini kurtarmalılardı.
Arabaya bindikten sonra yolculuk sandıklarından daha uzun sürmüştü. Bu süreç boyunca ağzını dahi açamayan Jisung zihnindeki düşünceleri kovmakta zorlanıyordu. Ya bu sefer senin yüzünden anneni döverse? Ya Minho da baban gibi biriyse? Onun babanı nasıl yumrukladığını gördün değil mi, bir vuruşuyla seni komalık edebilir.
" Jisung oğlum sana sesleniyorum. İyi misin? "
Genç çocuk başını annesine çevirdi. Gerçekmiş gibi görünmesini sağladığı yalan gülüşlerinden birini yolladı.
" İyim " fısıldayışının ardından dikiz aynasında Minhoyla göz göze geldi. Bakışlarını çekti ve tekrar ifadesiz yüzünü korumaya çalıştı. Neden olduğunu bilmiyordu ama bir şekilde bu adama güvenmek istiyordu. İlk defa annesi dışındaki birine sıkıca sarılmak ve bırakmamak istiyordu. İlk defa biri tarafından korunmaya bu kadar muhtaç hissediyordu.. Minho tarafından..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy Issues / Minsung
FanfictionMinho, babasından şiddet gören ve anksiyeteyle boğuşan bir gence aşık olmuştu. Han Jisung ise insanlara olan güvenini kaybetmişken, çok daha değerli bir şey kazanmıştı. Aşk..