Islak giysilerini değiştiren Han Jisung üzerine Minhoya ait birkaç giysi giymişti. Bol oldukları için rahat hissetse de içinde bulunduğu durum utanıp çekinmesine sebep oluyordu. Annesi yorgunluktan ve üzüntüden Minhonun odasında uyuyordu. İki genç ise sessizce salondaki koltukta oturmuş yere bakıyorlardı.
" Neden yardım ettin bize? Bana... "
" Sizi şerefsiz bir itin eline bırakmamalıydım. "
" Babamı tanıyor gibiydi bakışların... "
" Çünkü zaten tanıyorum. "
Kocaman gözlerini Minhoya çevirdi.
" Sana her şeyi anlatmalıyım Jisung. Ama önce biraz uyu ve dinlen istersen. "
" Hayır istemiyorum. Şimdi anlat. "
" Emin misin? "
" Evet anlat "
" Seni ilk gördüğümde bir yerden tanıyıp tanımadığımı merak ediyordum. Yüzün nedensizce çok aşinaydı. Sana hırkamı verip evimden çıkmanı izledikten sonra biraz daha düşündüm. Daha önce seni görmüştüm, bir fotoğrafta. "
" Fotoğraf mı? "
" Jisung, babanın anneni aldattığını biliyorsun değil mi? "
" Biliyorum, kahretsin ki biliyorum ve bu konuda hiçbir şey yapamadım. Sadece annemin ağlamalarını izledim, babamın anneme birkaç kuruş para vermesini ve ondan ' sözde özür ' dilemesini izledim. "
" Üzgünüm. Babanın anneni aldattığı kadın benim üvey annemdi. Şimdi görüşmüyoruz çünkü ben onları 13 eylül akşamında beş yıldızlı bir otelde bastığımda babanı dövdüm. Üvey annem ise babamdan boşanıp ortadan kayboldu. Babanın evli olduğunu bir de çocuğunun olduğunu çok sonradan öğrendim. Senin fotoğrafını buldum ve-... "
" Nerden buldun beni tanımıyordun ki? "
" Bu konuya girmek istemiyorum Jisung. "
" Ama nerd-... "
" Devam ediyorum. Senin fotoğrafını buldum ve sakladım. Baban olacak itin sana neler yaşattığını bilmiyorum.. Ki eğer anlatacak olursan büyük ihtimalle kendimi tutamayıp onu öldürürüm. "
Gözlerinde hiç görülmemiş bir ciddilik vardı. Jisung ise ağlamamak için büyük savaş veriyordu. Her zamanki gibi yenildiği bir savaş...
" Neden ağlıyorsun? İyi misin? "
" Hayır ağlamıyorum.. " Minho kaşlarını kaldırıp emin misin dercesine bakmıştı.
" Yani belki biraz.. "Gencin tatlılığına gülümsedi. Böyle masum birinin canını nasıl yakabilirlerdi ki? Ellerini birbirine bağlamış karşısında burnunu minik minik çekerek oturuyordu.
" Aslında... Ben ilk defa.. "
" Evet, devam et "
" Ben ilk defa birine güvenirken tereddüt etmedim. "
" Bana güvenmeni çok istedim.. "
" Neden? Beni tanımıyorsun.. "
" Seni tanımama izin ver o zaman. "
Genç adam koltukta hareketlendi.
" Neleri sevdiğini, neleri sevmediğini, hobilerini, yeteneklerini, gülümsemenin nasıl göründüğünü yaşadığın güzel ve kötü şeyleri... Hepsini öğrenmek istiyorum. "" Beni tanırsan terk edersin. Şimdiye kadar kime gerçek benliğimi gösterdiysem terk edildim. Yapayalnız bıraktılar beni çünkü göründüğüm gibi değilim. "
" Senin her haline ilgileniyorum Han Jisung. "
" Bana biraz zaman ver öyleyse, kendimi sana açabilmem için cesaret toplamama izin ver.. "
" Bekleyebilirim sorun değil. "
Minho, gencin biraz daha ağlamasına izin verdi. Asla itiraf etmeyi düşünmediği bir sırrı vardı, o da Jisungu kendine benzetmesiydi. Yaşadıkları yüzünden onun neler çektiğini az çok tahmin ediyordu.
Aklına gelen ani istekle biraz şarkı mırıldanmak istedi." And if you were my little boy, Ve eğer benim küçük oğlum olsaydın, "
" I'd do whatever I could do, Her şeyi yapardım, "
" I'd run away and hide with you, Kaçar ve seninle saklanırdım, "
" I know that you got daddy issues (And I do too), Babanla ilgili sorunların olduğunu biliyorum (Ve bende de var) "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy Issues / Minsung
FanfictionMinho, babasından şiddet gören ve anksiyeteyle boğuşan bir gence aşık olmuştu. Han Jisung ise insanlara olan güvenini kaybetmişken, çok daha değerli bir şey kazanmıştı. Aşk..