Birlikte 2. haftayı tamamlamışlardı. Minho gittikçe daha da bağlanıyordu Jisunga, her saniye aklında dolanıyor, hatta bazen o kadar derin düşünüyordu ki uyuyamıyordu.
İtiraf edip etmemekle arada kalmışken Jisungun duygularını öğrenmeden hareket etmemeye karar verdi.Genç çocuk Minhonun aksine, terk edileceği korkusuyla baş edemiyordu. Olur da Minho beni bırakırsa nasıl yaşarım diye soruyordu kendine?
Tutunacağı tek kişiyi kaybetmek öylesine büyük bir darbe olurdu ki, Jisung her şeyi göze alabilirdi... Her şeyi..Açıkça konuşmak üzere Jisungun yanına, oturma odasına ilerlerken Minho gülümsemesini saklamadı. Onu düşünmek bile mutlu olmasını sağlıyordu. Yanına oturdu ve başını Jisungun kucağına koydu. Bazen gerçekten çocuk gibi davranıyordu genç olan..
En küçük şeyde heyecanlanıyordu, ne kadar üzgün olursa olsun birkaç dakika sonra şaka yapıyor ve Minhoyu da kendini de gülümsetiyordu. Kitap okumayı ve çizim yapmayı çok seviyordu. Bilgisayar bilgisi oldukça fazlaydı ve -yalnız olduğu sürece- dans etmekten, şarkı söylemekten çok hoşlanıyordu.
Bazen okuduğu kitapları her bir satırına kadar hissediyor ve günlerce o kitap hakkında düşünüyordu. Minhoya anlatıyordu, ne hissettirdiyse hepsini ayrıntılarıyla Minhoya anlatıyordu. Büyük olanın Jisungu dikkatle dinlemesi onun hoşuna gidiyordu, daha da fazla konuşmak istiyordu. İlk tanışmalarında 2 3 cümleyi zar zor kuran Jisung şimdi sürekli Minhoyla bir şeyler paylaşmaktan çekinmiyordu.Jisung çok şanslı hissetti. Daha önce onu böylesine önemseyen kimse olmadı. Aşık olmayı istemiyordu ama arkadaş olmayı da istemiyordu. İkisi de korkunç geliyordu Jisungun gözüne.
Belki de gerçekten aşıktı...Yavaş ve nazik hareketlerle Minhonun saçını okşayan Jisung kalbinin hızlı attığını hissediyordu. Korktuğundaki gibi değildi, sevindiğindeki gibi de değildi. Heyecanlanınca bile böyle hissetmezdi. O zaman normalde hiç yaşamadığı bir şeydi bu. Garip hisler ve garip düşünceler dudaklarını kontrol eder gibi kelimeleri dışa vurdu;
" Neden böyle hissediyorum? "
" Nasıl hissediyorsun Jisung? "
" Bilmiyorum, garip bir şekilde midem karıncalanıyor. "
" Benim de "
" Peki neden böyle oluyor? Soğuk mu aldık yoksa? "
Minho gülümsedi.
" O yüzden olmadığını ikimiz de biliyoruz.. "
Jisung Minhonun saçlarından çekti ellerini. Minho ise huzursuzca kafasını sürttü Jisungun dizlerine. Somurtarak söylendi;
" Saçlarımı seeev "
Jisung kıkırdayarak ellerini tekrar saçlarına götürdü. İnce tutamlardan ilerleyerek alnını okşadı. Sonra yanaklarına ilerledi minik parmakları. Baş parmağıyla gezindi Minhonun güzel yüzünde. Sonra çenesine dokundu ve ardından dudakları...
Dudaklarında kaldı gözleri. Birkaç dakika öylece baktı eli hala sabitçe dururken." Kalbinin atışını burdan bile duyuyorum "
Jisung Minhonun gülerek söylediği şeyle kızardı. " Beni öpmek mi istiyorsun yoksa? "
" Ya- Hyuung! Neler diyorsun? "
Telaşlanan Jisung Minhonun kafasını iterek kalktı koltuktan.
Mutfağa giderek bir bardak su içti. Elini kalbine götürdü. Gerçekten çok sesli ve hızlı atıyordu.
Bu hisler, Minhoya dokunmak, Minhoyla uyumak... Rahatsız olması gerekirken tam tersini yaşadığı şeylerdi bunlar. Kimi zaman arkadaşlarına bile sarılmaktan çekinirken Minhonun dudaklarına bile dokunuyordu.Kafasını olumsuzca salladı. O benden hoşlanmaz. Boşuna tüm bu hisler..
Umutsuz olduğunu düşünüyordu, Minhonun ona aşık olduğunu bilmeden...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy Issues / Minsung
FanfictionMinho, babasından şiddet gören ve anksiyeteyle boğuşan bir gence aşık olmuştu. Han Jisung ise insanlara olan güvenini kaybetmişken, çok daha değerli bir şey kazanmıştı. Aşk..