Bugün Jisung annesiyle kendi evine dönüyordu. Minhonun dediğine göre babası özür dilemiş.. Onun özürlerini çok duymuştu ve hepsi günahlarından daha büyük bir yalan olarak çıkmıştı.
" Dün gece için teşekkür ederim.. "
" Bir sorun olursa ne yapacağını biliyorsun.. "
" Hmhm.. "
Güzel annesini de alıp evden ayrılmıştı. Minhonun çağırdığı taksiye binerken arkasından ona el salladı.
İşte yine başlıyor...****************
Sınıf hocasının verdiği projeyi sunmak için sadece dakikalar vardı. Jisung okulun kantininde öylece oturuyordu.. Sınıfın önünde şiir okuması gerektiğinde elinin ve sesinin titreyeceğini biliyordu bu yüzden de kafasını duvarlara sürtmek istiyordu. Hiç cesareti yoktu.. Neler olacağını çok iyi biliyordu. Öylesine titreyecekti ki arkadaşları ona garip garip bakacak ve eleştirecekti. Okulun yanmasını diledi, kurtulabilmek adına hiçbir şeyi umursamadan kaçmayı bile düşündü.
Telefonunun ekranında beliren isimi görünce daha da gerildi.
Minho arıyordu.." Efendim? "
" Han Jisung, sağ salim eve vardınız mı? "
" Evet endişelenme. Ben de okuldayım şimdi.. "
" Sesin bir garip geliyor. "
" Şey.. Bugün bir sunumum var da.. En sonunda bir de şiir okuyacağım. "
" Ee? Bunun için mi böyle korkmuş çıkıyor sesin? "
" Minho.. Benim anksiyetem var. "
" Oh... Anladım. "
" Neyse seni meşgul etmeyeyim. "
" Etmeyeceksin çünkü okula geliyorum. "
" Ne? Nedeen? "
" Bayılırsan diye seni tutmak için. "
Jisung kızararak gülümsedi.
" Durumdan faydalanmak istiyorsun.. "
" Haha, ne sandın. Fırsat kaçmaz. "
" 15 dk içinde zil çalacak. Gerçekten gelsen de yetişebilecek misin? "
" Çoktan yola çıkmıştım. Telefonu bırakmalıyım. Bye "
Genç adam cevap veremeden telefonun kapanma sesini işitti.
Minho sandığından çabuk geldiğinde 2. Kahvesini içiyordu. Telefon konuşmasında aklına gelmeyen soruyu yöneltti, selam bile vermemişti üstelik.
" Okulumu nerden biliyordun? "
" Sana da merhaba Jisung. " Masaya oturdu ve homurdandı. " Üzerindeki giyside okulun arması var. "
" A.. Doğru.. "
" Ee anlat bakayım nasıl bir sunummuş bu? "
" Öncelikle bir yazarı tanıtmam lazım. Ardından ona ait herhangi bir eseri okumam lazım. Sözlü notu alacağız. "
" Senin seçtiğin yazar kim? Hangi eserini okuyacaksın? "
" Ben Edgar Allan Poe isimli Amerikalı Şair/ Yazarı seçtim. Onun da Alone adlı eserini okuyacağım. Ama eğer panik yaparsam - Ki kesin yaparım - arkadaşlarım dahi bana güler. "
" O zaman şöyle yapalım, gözlerini kapat ve birkaç saniye boyunca orada yapayalnız olduğunu düşün. Kimse yok sadece sen varsın. Bunu hissetmeye çalış. Belki bir işe yarar. Hatta kamufle olup sınıfına girebilirim. "" Nasıl yapacaksın? "
" Montların arasına girerim. "
Jisung dudaklarını birbirine bastırdı gülmemek için kendini tuttu.
" Baya yaratıcısın.. "
Minho da ona karşılık geniş bir gülümseme verince zilin sesiyle bakışlarını birbirlerinden ayırdılar.
************
Genç adam tahtaya doğru yavaş adımlarla ilerlerken uzun nefesler alıp verdi. Ayakları geri gitmek isterken kendisi onlara direndi ve bedenini bütün sınıfa çevirdi.
Derince iç çekti ve elindeki slaytı sunmaya başladı. Minhonun dediklerini uygulayarak etrafta kimsenin olmadığını düşünmeye çalışıyordu fakat aniden nefes alamamaya, tıkanmaya başladığında Minhoya baktı. Ona gülümseyerek bakıyordu. Ağzını oynatarak ' Kimse yok ' demeye çalışıyordu. İnanılmaz bir şekilde Jisung ne demek istediğini anlamış ve nefesini düzenlemeye çalışarak sunumuna devam etmişti. Son olarak okuyacağı şiire sıra geldiğinde tekrar korku bastı içini. Hızla sildi düşüncelerini ve odaklandı. Gözlerini sıkıca kapatıp tekrar açtı." Çocukluğumdan beri,
Diğerleri gibi olamadım..
Diğerlerinin gördüğü gibi göremedim..
Tutkularımı ve kederimi onlarla aynı kaynaktan almadım,
Kalbim uyanmadı başkalarının sevinç duyduğu seslerde,
Ve tüm sevdiğim şeyleri,
Yalnız sevdim..
Çocukluğumda,
Fırtınalı bir yaşamın şafağında,
İyiliğin ve kötülüğün çizilmiş derinliklerinde boğuldum.
Beni hala tutsak eden bu bilinmezlikte...
Şiddetli sellerden ya da çeşmelerden,
Dağın kızıl uçurumundan,
Beni sarmalayan güneşin,
Altın sarısını andıran sonbaharından...
Gökyüzündeki yıldırımdan,
Yanı başımdan geçmekte olan,
Gök gürültüsü ve fırtınadan,
Ve gözlerimde şekillenen bulutlardan.
Gökyüzünün tamamı maviyken,
Benim görebildiğim tek şey korkunç karanlık.. "Teşekkür edercesine eğilip sırasına ilerledi. Yanında oturan gence çevirdi bakışlarını.
" Çok hoştu bu şiir ve sen çok güzel okudun. İlk baştaki kadar heyecanlanmadın da.. "
" Evet, sonunda bittiği için rahatladım. "
" İnan ben de.. Bu arada sizin hocanız biraz kör sanırım. "
" Neden? "
" Hala mükemmel ışığımı fark etmiyor. Renk körü bu kadın. "
Minho serseri gülüşü attı Jisunga doğru eğilirken.
" Ne oldu, taktiğim çok iyi işe yaradı. Kimsenin olmadığını düşündün değil mi? "
" Hayır.. "
" Ne? Nasıl? "
" Senin dışında kimsenin olmadığını düşündüm.. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy Issues / Minsung
FanfictionMinho, babasından şiddet gören ve anksiyeteyle boğuşan bir gence aşık olmuştu. Han Jisung ise insanlara olan güvenini kaybetmişken, çok daha değerli bir şey kazanmıştı. Aşk..