1.0

3.2K 361 300
                                    

Baji

Birkaç kural belirledikten sonra, Chifuyu yine telefonla konuşmak için beni yalnız bırakmıştı. Takemichi, sürekli arayıp onu çıldırtıyordu ve anladığım kadarıyla da sorun kedilerdi.

Telefonumu açıp Chifuyu'nun milyonlarca takipçili Instagram hesabına girdim. Kazutora ve Mikey bile onu takibe almıştı amına koyayım. Chifuyu'nun takip ettiği çok az kişi vardı ve hesabını aktif kullanmıyor gibiydi. Çok az post ve sabitli hikâye vardı.

"Tanrım," diye söylenerek döndü. "Kedilerimi de yanıma almalıydım. Yuri, annemin ayakkabısına pati atmış. Noodle, kıyafetlerimin yarısını parçalamış. Poe uslu neyse ki."

Eski samimiyetine dönmüş, yapmacıklığı kesmişti. Onu tezgâhla arama sıkıştırırken, bir yönünü daha görmüştüm ve kabullenmek istemesem de tırsmıştım. Bileğimi sahiden de kırabilirdi, soktuğumun dengesizi.

Ona nazik davranmaya zorladım kendimi. "Kedilerinle oynayabilir miyim?"

Karşıma geçerken kocaman gülümsemişti. "Elbette. Poe, biraz yaşlı ve sadece canı istediğine kendisine dokunulmasına karşı koymuyor ama diğer ikisi fazla yaramaz. Noodle'la iyi anlaşacağını umuyorum."

Kedilerin isimleri fazla tuhaftı ama sorgulamayacaktım. En azından, şimdilik.

Telefonumu açıp bakışlarımı kaçırdım. "Şey, takipleşmemiz falan gerekmiyor mu?"

Alt dudağını sarkıtıp başını yana yatırdı. "Bu hesabını kapatmanı isteyebilirler. Resmi bi' hesap açılır, oradan takipleşebiliriz ama bekle." Telefonunu kurcaladı. "Priv hesabın var mı?"

Kazutora'nın zoruyla açtığım ama hiç kullanmadığım hesabımı anımsayınca hızlıca salladım kafamı ve kullanıcı adımı söyledim.

slaveforgayships, seni takip etmeye başladı.

Öksürük krizine girmiştim. Amına koyayım, masallardaki prenslere azıcık bile benzemiyordu bu çocuk! Priv hesabının kullanıcı adı bile rezillik doluydu.

"Sen nasıl bir prenssin lan?"

Dudak büktü. "İstersen yeniden kusursuz prens rolüme bürünebilirim."

Buz gibi bakışlarını anımsayınca ürpermiştim. "Yok, almayayım."

Viski şişesine uzanıp kafasına diktiğinde ciyaklamamak için alt dudağımı ısırmak zorunda kalmıştım. Kurallardan biri de, içmesine karışmamamdı.

Şişeyi masada bırakıp tişörtünü sıyırmasıyla gözlerimi kaçırmış, kızaran yanaklarımı gizlemek için de saçımı önüme dökmüştüm.

"Birkaç saat yüzerim muhtemelen," dedi keyifli bir sesle. "Canın isterse gelirsin."

Başımı sallamakla yetindim. Saçımı yeniden sikmeye niyetim yoktu kesinlikle. Üstelik, kumla kaplanmak korkunçtu.

Anime izlemekten sıkılınca tonlarca mesaj atarak bildirimlerimi itinayla siken Kazutora'yı aradım.

"Şanslı amcık seni," diye bağırdı açar açmaz. "Kaptın melek gibi çocuğu. İlk geceden üstüne atlamadın, değil mi? Prensi sakat bırakırsan seni yaşatmazlar."

Chifuyu mu melek gibiydi? Peh.

Alnıma şaplak attım. "Seni arayan kafamı sikeyim, arsız sapık."

Gür bir kahkaha attı. "Ben de seni seviyorum, çakma rapunzel."

Chifuyu'nun hayati belirtilerini kontrol etmek için verandadaki koltuğa yayıldım. Sorun yok gibiydi. Fazla açılmadan yüzüyordu.

"Lan," dedi benden ses çıkmayınca. "Sahiden yattınız mı ilk geceden?"

Dişlerimi sıktım. "Yatmadık tabii ki. Asla da yatmayacağız."

Birkaç küfür haykırdı. "Senin yerinde olsaydım çocuğun iliğini kuruturdum. Ülkenin en güzel erkeğine burun kıvıran kafanı sikeyim, Baji!"

Küfür savurup yüzüne kapattım. Onu aramak, kötü bir fikirdi sahiden de. Kuduruk piç, beni de kendisi gibi sanıyordu! Chifuyu'nun elini tutmaya bile katlanamıyorken, yatmak da neyin nesiydi? Onunla aynı yatakta bile yatmazdım ben.

Havlusuna sarınırken hava iyice kararmıştı. Yanıma gelince havlusunu kenara asıp ıslak saçını karıştırdı. Saçından damlayan sular, boynuna inse de umursamıyor gibiydi. "Neyi kaçırdığını bilmiyorsun."

Gözlerimi kırpıştırıp boğazımı temizledim. "Böyle iyiyim. O değil de, dışarıdayken falan nasıl davranacağız? Okuldayken falan sürekli yan yana olmamız mı gerekecek?"

Gözüne dek inen ıslak tutamları geriye yatırdı. "Evet, el ele gezmemiz gerekecek. Gerekli talimatları saraya döndüğümüzde anlatacaklardır."

Siktir, artık sarayda yaşayacaktım.

Sertçe yutkundum. "Sarayda işler nasıl yürüyecek peki?"

Bakışlarını kaçırdı. "Aynı odada, farklı yataklarda uyuyacağız. Sonuçta, evlenmiyoruz henüz."

Evlilik... bu kaçık prensle hem de...

Bağırmamak için yanağımın içini dişledim. Tüm vaktimi bu herifle geçirmeye zorlanmak, boktandı.

"Gideyim de rahatça söv," diye mırıldanıp ayaklandı. "Duş alıp uyurum zaten. İyi uykular şimdiden."

İçimi çektim. "Gecenin bir yarısı uyanıp denize girmek yok, tamam mı?"

Hafifçe gülümsedi. "Tamam." Ensesini ovaladı. "Sonra görüşürüz."

Uyku bastırana dek denizi izlemiş, başıma gelen saçmalıkları yine ve yeniden düşünmüştüm. Chifuyu gerçekten sözünü tutarsa, bir sene sonra özgürlüğüme kavuşacaktım.

Farkındalıkla irkildim. Beni ülkeden çıkaracak gücü varsa, neden bir sene boyunca beklemem gerekiyordu ki? Amaç neydi?

Yatak odasına geçip yatağıma uzandım. Chifuyu, sırtı bana dönük şekilde uyuyordu. Onu sarsıp amacını sormak istesem de yapmayacaktım. Daha fazla gerginlikle uğraşamayacak kadar yorgundum.

taslağı bitirip salayım dedim
gideyim de acı çekerek ödev yapmaya döneyim...

çoğunuzunuz sınav haftası sanırım, hepinize başarılar dilerim <33
































kıçımın prensi || tokyo revengers  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin