3.2

2.5K 290 187
                                    

tw : yüksek dozda fluff

Baji

Akşam yemeği boyunca somurtan nişanlıma göz devirmemek için bile irademin her bir zerresini kullanmam gerekmişti. Chifuyu, gereksizce alınıyor ve sözcülerimi yanlış yöne çekiyordu. Tek derdi, sarayı ateşe verip kaçmaktı.

Ne yani, sevişmeyi reddettim diye mi seni sevmediğimi düşünüyorsun? Cinselliğin c'sini dahi yeni yeni öğreniyorum ulan!

Votka eşliğinde manga okuyan Chifuyu'ya kendine gelmesi gerektiğini haykıracaktım ki, safir mavisi gözlerindeki kızarıklara dayanamadım ve yatağının kenarına oturdum. Sevgilimi yıpratmaktan hiç ama hiç hoşlanmıyordum.

Dizlerine yasladım başımı ve en nihayetinde bana çevrildi bakışları. Hafifçe gülümsedim. "Konuşabilir miyiz, sevgilim?"

Mangasını kenara koyup kollarını çaprazladı. "Sikik sikik konuştuğumu söyledikten sonra mı?"

Bacaklarına sarılıp dudaklarımı büzdüm. "Özür dilerim. Sinirlenince sapıtıyorum bazen maalesef." Diz kapağını öptüm. "Seninle küsmek berbat."

Omuzlarını düşürüp saçıma daldırdı elini. "Kedi gibi sırnaşırsan tüm savunma mekanizmam çöker." Dudak büktü. "Çok zalimsin, Keisuke."

Chifuyu'nun kin tutamaması, en büyük şansımdı. Aksi takdirde, onunla evleneceğimi öğrendiğim günün gecesinde zehirletirdi beni. Ah, ona anlamsızca kötü davrandığım tüm anlar yüzünden çokça pişmandım hâlâ.

Pürüzsüz tenini nazikçe okşayıp iyice sırnaştım. "Beni sevdiğin için çok şanslıyım, farkındayım." Dizinin biraz üstünü öptüm bu defa da. "Sesimi yükseltip küfür ettiğim için özür dilerim."

Eğilip alnımı öptü. "Ben de gereksiz yükseldim. Seni kızdırdığım için çok üzgünüm, sevgilim."

Böylesine şirin olman hiç adil değil, bebeğim...

Göğsüne sokulup nazik parmaklarına bıraktım saçımı ve boynunu öptüm. "Seni sevmediğimi mi düşünüyorsun cidden?"

Bir anlığına eli kasıldı. "Son zamanlarda eskisi gibi değiliz. Benden uzaklaşıyor gibisin, Keisuke. Saray entrikası seni değiştiriyor."

Haklıydı. Saray ve okul derslerine yoğunlaşmış ve Chifuyu'yu boşlamıştım. O da, beni yanlış anlamıştı. Eh, onu suçlayamazdım.

Kapının kilidini kontrol ettim ve komodindeki şişeden birkaç yudum aldım. Boğazım yanmış, yüzüm ısınmıştı ama psikolojik açıdan gevşemeye başlamıştım bile.

Üstüne tırmanıp kollarımı iki yanına uzattım ve kırgın bakışları yüzünden iyice kötü hissettim. Bu akşam, bebeğimle ilgilenip tüm sorunlarımızı çözecektim.

Tişörtünü sıyırınca bileğimi yakaladı. "Dediklerim yüzünden bana dokunmana gerek yok, Keisuke. Gayet nettin bu konuda." Hafifçe gülümsedi. "Sorun yok. Beni arzulamak zorunda değilsin sonuçta."

Üstünden inip yanağını okşadım. "Öyle değil. Tabii ki de seni arzuluyorum ama kafam ölümüne doluyken odaklanamıyorum." Bakışlarımı kaçırdım. "S-son denememizde erken boşalmıştım, hatırlıyorsundur."

Boştaki elimi kavrayıp çenemi öptü. "En başında söylemeliydin, sevgilim. Gereksizce birbirimizi kırmamalıyız." Göğsüne çekip sıkıca sarıldı. "Seni çok seviyorum, Kei."

Güzel kokusuyla mayışıp gözlerimi kapattım. "Ben de seni çok seviyorum, Fuyu. Her ne olursa olsun, aşkıma inanmalısın. İntikam uğruna değil, hayatımı seninle geçirmek için evlenmek istiyorum."

Tamam, evlilik kararında intikam hırsımın etkisi vardı ama onu sevmeseydim bu işe bulaşmazdım ki. Üstelik, kraliçenin yediği boklara duyanana dek kalma taraftarıydı Chifuyu. Resmen rolleri değiştirmiştik!

Sırtımı okşadı. "Öyleyse, daha çok hissettir. Benimle baş başa kalasın yok gibi davranma."

Kraliyete ait bir yazlıkta, bir ay geçirecektik. Nişanımızdan önceki bir haftalık tanışma tatilinin uzatmalı versiyonuydu. Saraydan ayrılmak cidden hoşuma gitmiyordu ama Chifuyu'yu daha fazla yıpratamazdım.

Boynuna sokulup mırıldandım. Chifuyu uyuduktan sonra, yaoi mangalarını karıştıracaktım.

kendi adıma, hiçbir tartışmayı medenice sonlandırmayı başaramasam da yazmayı becerebildim sanırım-

























kıçımın prensi || tokyo revengers  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin