3.3

2.4K 285 312
                                    

tw : ufak çaplı cinsel gerilim

Chifuyu

Aylar önce, henüz Keisuke kaderine lanetler savurup beni sürekli iterken, kaldığımız yazlığa gelmiştik. Bu defa, çok daha fazla eşyayla tabii. Sonuçta, bir ay boyunca burada kalacaktık.

Pencereden denizi izlerken arkadan sıkıca sarıldı Keisuke ve boynumu öptü. "Bu evde hiç de iyi anılarımız yok." Karnımı okşadı. "İlk zamanlarda fazla piçtim, değil mi?"

Kaslı gövdesine yaslanıp kıkırdadım. "Şirindin aslında. Hem, başına gelenlerden tiksinmen gayet normaldi. Aniden, tüm düzenin bozuldu ve kendini cehennemin ortasında buldun."

Burnunu boynuma sürttü. "Hepsini telafi edeceğim." Tişörtümü sıyırdı. "Sana dokunmayı özledim, bebeğim."

Algı evrenimi sarsan temaslarının yoksunluğuyla kahrolsam da, onu kışkırtma arzusuyla sıyrıldım kollarından ve kocaman gülümsedim. "Yüzelim mi? Aylardır denize giremiyorum."

Kaşlarını çatıp sırtım duvarla buluşuncaya dek üstüme üstüme yürüdü ve başını yana yatırdı. "Kaşınıyorsun, Chifuyu."

Fazla seksisin, müstakbel kocacığım...

Çenemi dik tutup alt dudağımı kemirdim. "Belki." Güçlü omuzlarını kavradım. "Kaşınıyorsam ne olacak?"

Ani bir hamleyle kucağına alınca bacaklarımı beline dolamam gerekmişti. Boynuna sıkıca sarılmış, ferah kokusunu solurken heyecanlanmaya başlamıştım. Keisuke, ruh sağlığım için fazla mükemmeldi.

Dudaklarını benimkilere sürttü. "Çok güzelsin, bebeğim."

Seni bırakabileceğimi nasıl düşünebildim ki?

Alt dudağını emdim. "En güzel sensin, Kei." Uzanıp saçını öptüm. "En güzelim, her şeyimsin."

Daha sıkı sarılıp kalbimi tekleten gülüşlerinden birini sundu. "Seninle böyle olmayı gerçekten de çok özlemişim, Fuyu."

Gözlerimi kapatıp dudaklarımızı kenetlerken, günler sonrasında ilk defa mutlu hissediyordum. Keisuke'nin sevgisiyle kutsanmak, en değerli hazinemdi. Onsuz yapamazdım asla. Bir daha asla aptallaşmamaya kararlıydım.

Uzun, tutkulu bir öpücüğün ardından beni yere indirdi ve saçımı okşadı. "Saçımı temizleme sözü verirsen seninle yüzerim."

Boğulduğumu sanıp denize girdiği ve saçı mahvolduğu için sinirden titreyen halini anımsayınca ürpermiştim. Dört ay içinde, ciddi anlamda seviye atlamış ve çokça değişmiştik.

Aslında, değişmekten ziyade özüme dönmüş gibiydim ama neyse. Çok da kurcalamamak lazımdı.

Siyah, kadifemsi tutamları nazikçe okşadım ve bileğimdeki tokayla sıkı bir topuz yaptım. "Saçını yıkamayı ne zaman reddettim ki, Kei?"

Gülüşüp yeniden öpüştük ve soyunmaya başladık. Birbirimize utangaç ve istek dolu bakışlar atsak da, Keisuke'nin duruşunu değiştireceğini sanmıyordum. Evlenene kadar yapmamaya kararlıydı.

Mayolarımızı giydikten sonra valize sıkıştırdığım votkalardan birini açtım ve birer yudum alıp evden çıktık. Günün son ışıklarının eşsiz bi' ton verdiği deniz, sadece bize aitti.

"Pek de iyi yüzemiyorum," diye mırıldandı Keisuke. "Fazla açılmasak olur mu?"

Dalgaların vurduğu kısımlara varınca güven verici bir şekilde gülümsedim ve elini sımsıkı tuttum. "Sen nasıl istersen, sevgilim."

Sahile yakın, boyumuzu fazla aşmayan kısımlarda yorulana kadar yüzüp bolca gülüşmüş ve yorulunca da ıslak kumların üstüne yığılıp kalmıştık. Dalgalar bacaklarımıza çarpıyor, nemli hava tenimizi ürpertiyordu ve huzurluyduk. Saraydan uzaklaşmak ikimize de iyi gelmişti.

Üstüme eğilip dudaklarıma kapanınca ıslak ve kumlu omzunu kavrayıp dilini emdim. Öpücüğümüz derinleşir, ellerimiz birbirimizin bedeninde gezinirken tüm ortamın amına koyan bir korna sesiyle aniden ayrılmak zorunda kalmıştık.

Islanmaması için uzağa koyduğumuz havlularımıza sarınırken sinirden titriyordum. Nişanlımla yiyişmemi bölecek önemli olan neydi acaba?

Keisuke, havlumu düzeltti. "Umarım önemli bir sikim vardır."

Eve girip hızlıca giyinirken kapıya vurulmaya başlamıştı bile. Dişlerimi sıkıp kumlu halime aldırmadan kapıyı açtım ve bağırma isteğimi güçlükle bastırdım çünkü büyük bir sorun çıkmıştı belli ki.

Wakasa, kraliyetin baş danışmanı, korkuyla bakıyordu bana. Titreyen elleriyle sıkı sıkıya kavradığı parşömen rulosunun anlamını gayet iyi biliyordum ama neden? Ne sikim dönüyordu burada?

"Kraliçemizi kaybettik," dedi öylece ve ciğerlerimdeki oksijenin boşaldığını hissettim. "Size ulaşamadık ve olabildiğince hızlı geldik."

Siktir, ne?

Wakasa'nın sol tarafında duran Takemichi'yi yeni yeni seçebilmiştim. En az, Wakasa kadar dehşete düşmüş gibi görünüyordu. Arkada dikilen saray görevlileri de onlardan farksızdı.

Tepki veremeyecek durumda olduğumu anlayan Wakasa, dizlerinin üstüne çökünce diğerleri de ona uydu ve aynı anda bağırdılar: "Çok yaşayın, Kral Chifuyu!"

Hassiktir ama be!

ters köşelerin köpeğiyim, evet































































































kıçımın prensi || tokyo revengers  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin