Geçen bir hafta boyunca evde oturup kafayı sıyırmak dışında pek bir şey yapmadım.
Her saniye korkumu körükleyen düşünceler beynimi ele geçirip türlü sanaryolara alet ederken kendimi ıpıssız bir ada da tek kalmış gibi yanlız hissediyordum. Hangi tarafa dönsem hep bir tehlike görünüyordu yolun sonunda . Tıpkı şu an olduğu gibi .
Ya ben artık kafayı sıyırıyordum ya da bu hayat artık bünyenin kaldıramayacağı şekilde ağır geliyordu .O günden sonra yatağa geçip tüm yorgunluğuma kendimi uyumaya zorlamıştım. Uyursam geçerdi sanıyordum . En azından kurtulurdum o anki acımdan ama sadece bir aldatmacanın içinde yuvarlanıp durdum.
Aynada o yazıyı gördüğümden beri tüm düşüncelerim o tarafa doğru toplanmıştı ancak şöyle bir sorun vardı ki kalktığımda o yazı silinmişti . Suzana sormuştum yazıyı göremeyince ancak o da öyle bir yazıyı görmediğini belirtmişti .
Ağlayarak o yazıyı orda gördüğümü diretsem de suzi benim iyi olmadığımı kafamın dağınık olduğunu söyleyerek sakinleştirmeye çalıştı . Doktora gitmeyi teklif etse de asla kabul etmedim. Ben de ki bu korku olduğu sürece hiç bir yere de gidemezdim.
Biri benimle oyun oynuyordu son zamanlarda hiç bir şey rast gitmiyordu . Bazı nedenlere bağalayan yanımı susturmak zorunda kalıyordum çünkü o günlere geri gitmeyi bırak uzağından bile geçmek canımı hiç olmadığı kadar acıtıyordu. O yaşadıklarım bir kara delik gibi beni yine içine çekip bir kabus gibi üzerime binecekti.
Her şey geri de kaldı , ben hiç bir şey yapmadım .
Evet ben hiç bir şey yapmamıştım. Bunları düşünmek bile kanımın kaynamasına yeterken o yaşadığım sıkıntılar bir bir boğazıma dayanıyormuş gibi beni nefessiz bırakıyordu .
Geçti vuslat ,her şey
Sakin olamıyordum bir türlü dizginleyimiyordum kendimi . Ben o yazıyı orda gördüğüme adım gebi emindim. Belki o gün fazla kötü halde olabilirdim ama o yazı ordaydı. Ağlamayı bile hakkatenediğim yazılıyordu . Nasıl unuturum aklıma kazıdığım bu satırları. Suzana tekrar açamıyordum bu konuyu çünkü artık kafayı sıyırdığımı sanıp ona göre davranacaktı ve yeteri kadar iğrenç durumdaydım. En küçük bir pürüzü bile kaldıramazken o piskolajiye giremezdim.
Bir yanım da bunları yaşamamın tesadüf olduğunu söyleyip vicdanımım bas bas bağırmasına neden oluyordu . Belki de bunları hakketmiştim . O yüzden önüme çıkıp pençelerini ruhuma geçiriyorlardı.
"Vuslat Sana sesleniyorum duymuyor musun beni ? "
Bir anda yanı başımda gelen yüksek sese irkilip beynimi yiyen düşüncelerden sıyrılıp başında dikilmiş Suzana baktım. Artık en küçük bir şeyden bile irkilir olmuştum. Koltukla oturmuş karşı ki duvara sabahtır baktığımdan yanıma geldiğini bile hissetmemiştim .
" Ne oluyor sana "
Ne olmuyor ki bana . Ben de bilmiyorum kendimi yine yanlız bataklığa saplanmış bir şekilde hissediyordum. İyi değildim, ben hem de hiç değildim . Buna rağmen endişe ile bakan Suzana iyi görünmeye çalışır şekilde tebessüm edip yok bir şeyim dedim.
Ama bu pek ikna edici bir cevap olamazdı. Suzin bakışları bile yine aynı konuda takıldığımı bildiğini yansıtıyordu ama pek konuşmuyordu bu konuda çünkü onun düşüncesine göre eğer bir şeyi kafana takarsan küçücük bile olsa yolun sonunda bir çığ gibi büyüyüp büyük bir sorun haline gelebiliyordu . Ve o da böyle olmasını istemediği için onu hatırlatmıyordu bile .
Ama ben zaten kendi icimde cebeleşiyordum günün sonunda ağlayarak başımı yastığa koyuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHIN KEFARETİ +18
Teen FictionElleri eteğimin açıkta bıraktığı bacaklarımından yukarı doğru sıyrılırken aynı zamanda beni de kendisine yaslamıştı. Titrek soluklarım aralık dudaklarımdan süzülüyordu. Karşımızdaki aynadan yansımamızı görüyor olmak utanç duymamama neden oluyordu. ...