Chapter : Eight

1.2K 80 173
                                    

➕ Yeni bir bölüm ile daha karşınızdayım, umarım beğendiğiniz bir bölüm olur. 🦋

➕ Bölümün en başına ve en sonuna koyduğum multimedyalardaki, FB kapak fotoğraflarını, ben yaptım. İlk kez denedim, o yüzden nasıl oldu bilmiyorum. Umarım olmuştur. 🤷🏻‍♀️🌸

➕ Beğendiğiniz bir bölüm olması dileği ile iyi okumalar...

➕ Bölüm Şarkısı ; Halsey - Without Me

Acıyı bir süreliğine uyuşturmak, sonunda onu hissettiğinde daha büyük acı çekmene yol açar. (Albus Dumbledore)

  (Albus Dumbledore)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Areum;

Korku, iliklerime kadar işleyip, beynimdeki paslanmış çarkların, kıvılcımlar çıkartacak derecede hızlı çalışmasına neden oluyordu. Birden fazla düşünce zihnime üşüşürken duygularım, sahneye önce kimin çıkacağını tartışıyorlardı. Ne hissettiğimi ben bile bilmiyorken, onları bu konuda yargılayamazdım.

Sanki görünmez bir el, kalbimi avuçlarının arasına almış, delicesine bir kuvvetle sıkıyordu. Damarlarımda, kan yerine adrenalin dolaşıyor ve tüm organlarımı ziyaret ediyordu. İçime hapsolan nefesim, çaresizlik içerisinde özgürlüğüne ulaşmanın yollarını arıyordu.

Vücudumun verdiği tepkilere, yenik düşmemek için içimde büyük bir savaş veriyordum. Gözlerim, donuk bir şekilde parke ile bütünleşirken, soğuk tenime oranla daha sıcak olan, o tanıdık elleri suratımda hissettim. Yıldızlarının endişesi, hala yerli yerinde duruyordu.

"Areum... Sakin ol güzelim, bak ben buradayım. Bana odaklan. Derin derin nefes al ve ver."

Beynim, sanki deminden beri bu komutu bekliyormuş gibi anında organlarıma, emirlerini sıralamaya başladı. Oksijen yetersizliğinden yanan ciğerlerim, istediklerini aldıkları için bayram ediyorlardı. Duygularım ve düşüncelerim tekrardan eski yerlerine çekilirlerken, zihnimin sahnesi yine boş kalmıştı. Yavaş yavaş, kendime geldiğimi gören Jungkook'un dudaklarında, belli belirsiz bir tebessüm oluştu.

"İşte böyle... Şimdi söyle bana. Kim? Kim seni buldu?"

Belli bir noktaya odaklanmakta hala zorluk çeken titreyen bakışlarımı, kısa bir anlığına onun sorgulayıcı bakışlarından çektim. Tae Hyung, ellerini kumaş pantolonunun ceplerine sokmuş, tıpkı Jungkook gibi endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Demin kendisinin yaşadığı olayı unutup, benim için endişeleniyorsa gerçekten kötü gözüküyor olmalıydım.

Kurumuş dudaklarımı yaladım ve bakışlarımı tekrardan Jungkook'a çevirdim. Kaşları çatık bir şekilde, sadece bana odaklanmış bir vaziyetteydi.

"Dün, kötü bir rüya gördüğümü söylemiştim ama ayrıntılarından bahsetmemiştim size. Rüyamda, kar maskeli bir adamın peşimden koştuğunu ve beni saçlarımdan kavrayarak, bana 'seni bulacağım melez' diye fısıldadığını görmüştüm. Bana motosikleti ile çarpan adam da aynı kelimeyi söylemişti. Bu gül buketinden çıkan zarfta ise 'seni buldum melez.' yazıyor. Sanırım bunların hepsini aynı kişi yaptı ve o kişi şu anda şirkette bir yerlerde. Tam burnumuzun dibinde. Benden ne istiyor bilmiyorum fakat istediğini almadan durmayacak gibi gözüküyor."

Serendipity : 8th Member (°JJK°)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin