Nadin Krallığı / Terya TopraklarıLeydi Jonna, yanan şöminenin alevlerine
gözlerini, dikmişti. Kütükler yavaş yavaş köz haline geliyor,cızırdayıp yanıyor en sonunda kül oluyordu. Sanki kendi hayatı yanıp kül olmuş gibi geliyordu."Jonna, niçin daldın gittin."dedi Nadin Velihat Prensi Tesaris. "Bugün olanların seni üzdüğünü görüyorum ama emin ol bir şey değişmeyecek."
"Sevgilim, ben çocuk değilim elbette bazı şeylerin değişeceğini biliyorum. Sonunda evleniyorsun en başından bunun olacağını biliyordum." dedi Jonna,sakin kalmaya çalışarak.
Tesaris, sevgilisini teselli etmek istiyordu ama ne diyebilirdi ki? O gün elçilerin vekalet ettiği bir nikah töreni olmuş ve Karin Prensesi Anya ile evlenmişti. Daha onlar çocukken ailelerin ayarladığı bir evlilikti. Tamamen siyasi.
"Canım, bu tamamen siyasi." dedi Jonna'nın ellerini tutarak. "Kralın ayarladığı bir evliliğe karşı gelemem. Ama o asla senin yerini tutamaz bir kralın kızı olmaktan başka bir özelliği yok. Eğer seçme şansım olsa seninle evlenirdim."
"Bir kralın kızı olmakta az bir şey değil." dedi Leydi Jonna gözlerinde ki yaşları silmeye çalışarak. Kendisi de ülkede ki en Büyük soylulardan, Dük Vesta'nın gayrimeşru kızıydı. Bazı şeyler farklı gelişse belki de mutlu olabilirdi gerçekten mutlu."Eğer babamın meşru çocuğu olsaydım, gerçek bir Vesta olsaydım benimle evlenebilirdin."
"Jonna, ben seni hiçbir prensese hiçbir güzelle değişmem. Ben seni seviyorum yanlız seni." dedi Prens sevgilisinin gözyaşlarını silerek."Kalbimde hep sen olacaksın"
"Ama yanında o olacak."
"Benim seçimim değil." dedi Prens kendi kendine kızarak söylendi. "Ülkenin Velihat Prensiyim ama sevdiğim kadınla evlenemiyorum? Hiçbir kararlılığa sahip değilim."
"Öyle söylemeyin asla öyle bir şey beklemiyorum. Başkasıyla nişanlı olduğunuzu asla eşiniz olamayacağımı en başından biliyordum. Hepsini göze aldım, her şeyi biliyordum. Bırakın seçimlerimin sorumluluğunu alayım."
dedi Jonna hüzünle. "Gene de insan o gün geldiğinde üzülmeden edemiyor. O zamanlar her şey o kadar uzak görünüyordu ki.""Pişman mısın?"
Tek bir kelime ikisine de kılıç gibi keskin buz gibi soğuk geldi. Yıllar süren duyguları,anıları sorgulattı. Çekilen dertleri ve yaşanılan sevinçleri hattırlattı
Başka ihtimalleri akıllarından geçirmelerine yol açtı. Belki daha iyi olacak olasılıklar vardı belki birbirlerini hiç tanımasalar daha iyiydi. Ama her şeye rağmen görüyorlar daha ziyade hissediyorlardı ki bir anından bile pişman değillerdi. Sanki konuşmadan anlaştılar, cevap vermeye gerek kalmadı.
Önce gözleri konuştu sonra dudakları buluştu."Seni pişman etmeyeceğim. Asla pişman olmayacaksın." dedi Tesaris kararlı bir şekilde.
"Ne olursa olsun,nasıl biterse bitsin sen pişman olsan bile ben olmayacağım." dedi Jonna daha kararlı bir şekilde.
"Tahta bitecek leydim." dedi Prens düşünceli bir şekilde.
"Ne diyorsunuz? Böyle bir şey olamaz."
"Mallesef babamın çok ömrü kalmadı. Ben eninde sonunda kral olacağım ve o zaman ne olursa olsun kendi isteğimi yapacağım." dedi çok uzun zamandır bunu düşünüyordu ve sonunda söylemiş kesin kararını vermişti.
"Bana neden bunu vaat ediyorsun eğer asla umuda kapılmasam her şeye katlanabilirdim eğer bir an kendimi kraliçe tahtında düşlemesem ömür boyu kraliçenin önünde eğilebilirdim." dedi Jonna endişe ve umudu aynı anda taşıyordu. Gözlerinden karışık ve histerik duygularla yaşlar akmaya başladı. "Tüm hayatım zaten hayalkırıklığı ile geçti. Her daim araftaydım. Bana niçin umut verdiniz? Şimdi asla tesseli için öylesine söylediğiniz bu sözleri aklımdan çıkaramayacağım. Neden beni ömür boyu olmayacak şeyleri düşlemek ile cezalandırıyorsunuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTEKİ KRALİÇE/ THE OTHER QUEEN
Ficção HistóricaKraliçe Anya,tacını başından alıp aynanın önüne bıraktı. Bu taçı takmak hakkıydı. Bir kralın kızı olarak doğduğu gün gelen hakkı. Ama içi rahat değildi. Başına taç takarak tek kraliçe olmamıştı. Kralın sevgilisi de öteki kraliçeydi. Önceki kralın kı...