Yaz kutlamalarına bir hafta kala Prens Tesaris,hala tecrit altında olan Prenses Anya'yı ziyarete geldi. Zehrin hedefinin kendi olduğunu öğrendiğinden beri bunu yapanın o olmadığına inanıyordu. Ya da öyle inanmak istiyordu. Ama ölümünün Prenses'in işine yarayacağını da anlıyordu. Ama gerçek çok da önemli değildi böyle önemli bir olay ülkede ki huzuru, Dış ilişkilerde itibarı azaltırdı. Ama en önemlisi,Karina ile olan ilişkileri toptan bozardı.
Ona kalsa gerçeği bulmak için daha fazla şeyi göze alabilirdi, sonuçta bu gerçek işine yarıyordu. Ama ablası Karina ile olan ilişkileri bozmayı göze alamıyordu. Kendi kendine gene bir şey yapamayacağını hissetti. Herhangi biri suçlanacak, olay kestirip atılacak;kendisi
kutlamalarda onu zehirlemiş olma ihtimali olan değerli eşi ile birlikte boy gösterecekti.Muhafızların kapıyı açmasıyla Prens Tesaris içeri girdi. Kabul salonu tamamen boş ve ıssızdı. Odanın kapıları ise kapalı duruyordu. Yavaşça kapıyı çaldı.
Prenses içeriden girmesini söyleyerek seslendi. Anya,sabahlığıyla yatakta uzanıyor elinde, tuttuğu kitabı üstünkörü bir dikkatle okuyordu. Hafifçe başını kaldırdı. "Siz miydiniz?"
"Evet, ekselansları rahatsız etmiyorum, ya ?"
"Hayır ekselansları etmiyorsunuz zaten sizinle konuşmak istiyordum. Oturmaz mısınız?"
Tesaris,rahatsız bir şekilde yatağın kenarında ki koltuğa oturdu. Prenses zarif bir tembellikle esnedi.
"Suikastin asıl hedefinin siz olduğunuzu duydum." dedi Anya.
"Evet,yazık oldu ki dul kalamadınız leydim."dedi Prens alaycı bir tavırla.
"Benden mi şüpheleniyorsunuz?" diye sordu Anya her zaman yaptığı gibi tek kaşını kaldırdı.
"Ne fark eder bu konunun üstü örtülecek. Sarayda çalışan bir kaç kişi idam edilecek siz buradan çıkacaksınız ve normal hayatımıza döneceğiz." Tesaris kötü niyetli bir şekilde gülümsedi. "Ya da her şey başka türlü olur. Bu konuda masum olduğunuzu söyleyecek cesaretinizi var mı?"
"Eylemlerim hakkında tamamen masumum,ama niyetlerim hakkında aynısını söyleyemem." dedi Anya.
"Benimle savaşmak niyetinde misiniz hanımefendi?" diye sordu Tesaris, oturduğu yerde yatağa doğru yaklaştı. Tehditkar bir havası vardı.
Anya da geri kalmayan bir meydan okumayla doğruldu. Tek dirseğinin üzerinde prense doğru eğildi.
"Sonuçta,lordum evliliğin bir savaş olduğunu söylemezler mi?" dedi Anya ve gülerek geri yattı. "Bakın size ne söylemek istiyordum, Ekselansları."
"Ne söyleyeceksiniz?" diye sordu Tesaris kaşlarını çatarak.
"Ben hamileyim,bana inanmıyorsanız doktorlara sorabilirsiniz." dedi Anya gülümseyerek. Eli iyi gelmiş bir poker oyuncusu gibi gülümsüyordu.
Tesaris ne diyeceğini bilemedi ama her şeye rağmen Prenses Anya'nın karnındaki çocuk kendi çocuğuydu. Artık Anya'ya düşmanlık beslemek kendi çocuğuna düşmanlık beslemek anlamına gelmez miydi? Önce kaşlarını çattı sanırım Anya hep karısı olarak kalacaktı.
Ardından gülümsedi."Bu çok güzel bir haber leydim."
"Bende çok sevinçliyim. İlk kez anne olacağım tabi siz babalık konusunda tecrübelisiniz." dedi Prenses başta neşeli sonra alaycı bir sesle.
"Bu seferlik,alaycılığı bıraksanız olmaz mı?"dedi Tesaris bezgin bir şekilde.
"Önce siz bırakın,ekselansları." dedi Anya. "Bir seyahate çıkmayı düşünüyorum."dedi sonra havadan sudan konuşur gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTEKİ KRALİÇE/ THE OTHER QUEEN
Ficção HistóricaKraliçe Anya,tacını başından alıp aynanın önüne bıraktı. Bu taçı takmak hakkıydı. Bir kralın kızı olarak doğduğu gün gelen hakkı. Ama içi rahat değildi. Başına taç takarak tek kraliçe olmamıştı. Kralın sevgilisi de öteki kraliçeydi. Önceki kralın kı...