Nadin Krallığı / Başkent
Şansölye Dük Rene Tesson, bir grup belgenin üzerine eğilmiş tek cam gözlüğünü iyice yaklaştırmıştı. Sefirler ve seyyahlar tarafından gönderilen dış işleri raporlarını inceliyordu. Kralın hastalığı sebebiyle bütün işler ile ilgilenmesi gerekiyordu.
"Yardım lazım mı?" diye yaklaştı Prenses Lamian. Kocasının omzunun üzerinden belgelere göz attı.
"Kuzeyde ki barbar kabileleri tek bir çatı altında birleşiyor. On yıl önceki yağmanın yaralarını yeni yeni sarabildik'
"Arkamızda Karina var. Onların da desteğiyle Reika kıtası devletleri arası bir savunma paktı kurabiliriz. Hep hayalimiz değil miydi bir imparatorluk?"
"Bir barış imparatorluğu."dedi Şansölye düşünceli bir şekilde. "Çok karmaşık bir diplomasi gerektirir. Etkileyici konuşan elçiler,karşılıklı tavizler, hediyeler ve düğünler... Bir diplomasi savaşı olur."
Prenses, odanın içinde ağır adımlarla dolanmaya başladı. "İkimiz de taç giymediğimiz hâlde ülkeyi yıllardır bu şekilde yönetmiyor muyuz?"
Gerçekten de doğruydu, Prenses ve kocası Şansölye uzun zamandır ülke yönetiminde etkilerini artırmış özellikle Kraliçe ölüp kral hastalandığından beri. Taçsız Kral ve Kraliçe haline gelmişlerdi.
"Öyle leydim lakin aile bağları da önemli beni şansölye makamına getiren en önce sizsiniz. Eğer Karina'nın desteğini istiyorsak Prenses'i hoş tutmalıyız."
"Hem Karina'nın desteği hem kardeşimin veraseti ve huzuru için Prenses önemli olabilir ama leydi Jonna da kardeşimi çok mutlu ediyor,çocukları var. Leydi Jonna'yı da bir kenara atamam." dedi Lamian, kafasında binbir şey dönüyordu.
Uluslararası anlaşmalar,diplomasi,güç aile ilişkileri...Dük Tesson da ayağa kalkıp karısına hafifçe sarıldı. "Hanımefendi, siz kraliyet ailesinin ve sarayın en kıdemli hanımı olarak aile işlerini düzenlemelisiniz. Nasıl yapacağınız size kalmış. Sadece dış politikamız için Prenses ile iyi geçinilmesi önemli."
"Merak etme Rene, yarın Terya'ya doğru yola çıkacağım her şeyi ayarlayacağım. "
****
Nadin Krallığı / Terya TopraklarıJonna ve Prens Tesaris, arabanın yaklaştığını haber alınca, Prenses Lamian'ı karşılamak üzere dışarı çıktılar.
Jonna o gün şık olsa da sade bir şekilde hazırlanmıştı. Prenses Lamian gölgede kalmayı sevmezdi ve suyuna gidilirse iyi bir dost olurdu. Jonna, bunu tatlı ve acı tecrübelerle öğrenmiş ama sonunda sevdiği adamın ablasıyla birbirlerini dost bilmişlerdi.Prenses, hızlı gelmek için bindiği basit kupa arabasından indi. Saks mavisi damasko kumaşından, güpürlü bir elbise giymişti. Üstüne basit bir yolculuk pelerini almış, kıvır kıvır saçlarını onun içine gizlenmişti.
Jonna, reverans yaparak onu selamlarken o da resmiyeti
bir kenara koyup kardeşinin boynuna sarıldı."Tes, görmeyeli ne kadar oldu. Seni özlemişim." dedi Prenses sevecen bir sesle kardeşini gerçekten çok seviyordu ve her şeye rağmen mutlu olmasını istiyordu.
"Belki, Başkent'te yardım etmemi kabul etsen daha sık görüşürdük değerli ablacığım."
Prensin, ablası hakkında ki düşünceleri daha karışıktı. Büyük bir siyasi güce sahip olmasından her şeye müdahale etmesinden ister istemez rahatsız oluyor.
Kendini Terya da yönetimden uzaklaştırılmış bir sürgün sayıyordu.Lamian, kardeşini duymazdan gelerek, Jonna'ya döndü.
"Jonna, her gördüğümde daha da güzelleşmeyi nasıl başarıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTEKİ KRALİÇE/ THE OTHER QUEEN
Ficción históricaKraliçe Anya,tacını başından alıp aynanın önüne bıraktı. Bu taçı takmak hakkıydı. Bir kralın kızı olarak doğduğu gün gelen hakkı. Ama içi rahat değildi. Başına taç takarak tek kraliçe olmamıştı. Kralın sevgilisi de öteki kraliçeydi. Önceki kralın kı...