Başkent/Kraliyet Sarayı
Prenses Anya, öğleden sonra sarayın geniş bahçesinde oturtuyor yavaş yavaş aşağı inen güneşi seyrediyordu. O gün sabahın erken saatlerinden beri kraliyet konseyi toplantıları sürüyordu,naib seçmek için toplanan konseyden çıkacak kararı herkes merakla bekliyordu.
Onu düşüncelerinden ayıran şey Dük Edwin'in gelmesi oldu. Dük onu nazikçe eğilerek selamladı.
"Hanımefendi, beni çağırtmışsınız." dedi Edwin soran bir şekilde.
"Her daim laflarınızı yarıda kesiyor beni merakta bırakıyorsunuz. Çok yakında buradan ayrılacağım o yüzden her şeyi güzel güzel anlatacaksınız." dedi Anya sahte bir şekilde azarlayarak.
"Elbette. Ekselansları ne duymak istiyor."
"Öncelikle, konseyden yeni çıktığınıza göre resmi açıklama olmadan kimin naib seçildiğini anlatabilirsiniz" dedi Anya, Dük'e oturacak yer gösterirken.
"Prenses Lamian, seçildi. Bende isteğiniz üzerine Prense karşı onu destekledim."
Anya, kendisi için en iyinin bu olduğunu düşündü. Prenses Lamian, hep kendisiyle arasını iyi tutmaya çalışırdı. Çünkü belli emelleri vardı. Kocası gücü eline alır almaz ondan kurtulmaya çalışacaktı. Kralın yeğenini ise tanımıyordu. Onu seçilmesi bilinmez olasılıklar doğururdu.
"Kim kimi destekledi?"
"Konsey üyeleri, ben ve vasallarım ve de Tesson Dükalığının yarısı Prensesi destekledi." diye açıklamaya koyuldu Edwin. "Tesson Dükalığının diğer yarısı ve danışmanların büyük kısmı ve de Baş Yargıç Dük Tesson'u destekledi."
"Bu, Prenses Lamian ve kocası arasında bir bölünme olduğunu gösterir." dedi Anya daha çok kendi kendine."Devam edin."
"Vesta ve Labron Dükalıkları Prens hazretlerini destekledi."
"Dük Edwin kocamın Labron Dükallığı ile ilişkisi nedir?"
"Labronları anlamak zordur. Herkes bir ilişkiler ve çıkarlar seması etrafında hareket ederken onların hareketlerine yön veren nedenler daha karmaşıktır. Tek bildiğim Prensle iyi geçiniyorlar."
"Bu değiştirilebilir mi?"
"Sanırım,ama çok kolay olmayacağını söylemeliyim."
"Kolay olmaması, benim için mesele değil siz devam edin."
"Düğününüze ya da konseye katılmaya tenezzül etmeyen son adayımıza gelirsek
Prens Kayle danışmanların kalanının ve komutanların desteğini aldı.""Krallığın tüm politik hesaplarına vakıf olduğunuza göre biraz Prens Kayle'den bahsedin." dedi Anya yarı alay yarı takdir ile.
"Prens Kayle, nasıl denir? Daha ziyade askeri konularda iyidir bir çeşit dehadır. Kendi topraklarından çok çıkmaz kuzey sınırlarını barbarlardan korur. Askeri, kıyafet ile gezer. Hem halk hem ordu hem soylular tarafından sevilir."
"Etkili biri ama iç politikada çok etkili olamaz zira,bu denli sevilmesinin nedeni siyasi kavgalara girmemesi. İlk izlenimlerime katılıyor musunuz?"
"Çoğunlukla leydim ama şunu eklemek zorundayım Prens Kayle ordunun desteğini kolay kolay kaybetmez."
Prenses'in kafasında yeni peyda olan tilkiler bir birini kovaladı. Olasılıklar gözünün önünden aktı ve bazı şeyleri kafasının bir köşesine yerleştirdi.
"Çok güzel lordum şimdi, kralın otoritesini nasıl bu denli artırdığını anlatın."
Edwin, sesini hafifçe alçaltarak açıklamaya koyuldu."Şöyle ki, on bir sene önce inanılan dördüncü Tanrı Revza, ki adını anmak bile suç sayılır,üç tapınağın ortak kararı ve kralın emriyle Tanrı olmaktan çıkarılıp şeytani bir figür haline getirildi. Ardından kralı rahatsız eden,reformlarına muhalefet eden herkes Dördüncü tanrıya tapmakla suçlandı ve öldürüldü. Elbette bu siyasi hesaplar için halktan pek çok masum kimse de öldürüldü. Ve o günden beri, önceden çok itibar edilen iksirler ve kehanetler de yasaklandı. Bu olaylara büyük yargılama derler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTEKİ KRALİÇE/ THE OTHER QUEEN
Historical FictionKraliçe Anya,tacını başından alıp aynanın önüne bıraktı. Bu taçı takmak hakkıydı. Bir kralın kızı olarak doğduğu gün gelen hakkı. Ama içi rahat değildi. Başına taç takarak tek kraliçe olmamıştı. Kralın sevgilisi de öteki kraliçeydi. Önceki kralın kı...