Bir gün her insan katil olabilir, bunun olma olasılığını biliyordum ama kendim için planladığım tam olarak bu değildi.
Ruhsatta 5 katlı apartmanın kaçakta 6. katında cam siliyordu ve ben onu ittim. Ardından hayretle düşüşünü izledim. Fizik dersinde, öğretmenin anlattığı serbest düşmeye bir örnek olabilir miydi? Bilemiyordum, çünkü dersi dinlemiyordum. 17 yaşındaydım ve derslerin çok başındaydım.
Kadın, düşerken yanında alt kattaki komşunun sardunya saksısını ve babamın eskimiş atletini de götürmüştü. Anneme söylerken duymuştum. "Hanımım sizin beyin fanilalarından eskimiş olanı bana ver de camları kurulamakta kullanayım." Allah'tan donunu istememişti. Neticede, beyni yola serilmişken, bacakları çarpılmış şekilde yerde yatarken, babamın donunun elinde olması pek münasip olmazdı.
Münasip lafını ilk duyduğumda ne olduğunu anlayamamıştım. Teyzeme münasip bir koca aranıyordu. Şöyle eli yüzü düzgün, helal süt emmiş, işi gücü olan koca her ihtiyacı olana şeklinde bir arayış söz konusuydu. Önce bu kelimeyi zengin, yakışıklı gibi bir şey olmalı diye düşünmüştüm. Sonra, münasip yerine sokarsın diye bir laf duymuştum okulda. Bu münasip lafı da küfür gibi bir şeydi. Bulunamayan kocalar ve ağzı bozuk çocukların dilinde olan bir kelime başka ne olabilirdi ki? Sonradan anlamını öğrendim tabii. Benim münasip kelimesinin anlamını öğrendiğim sırada, teyzem de ilk kocasının ona münasip olmadığını öğrenmekle kalmamış ikinci koca acaba münasip mi diye deneme çalışmalarına başlamıştı bile.
Neyse işte, ben bunları düşünürken yanıma annem geldi.
- Merve, nerede bu kadın? Bitti mi bu cam? Saat kaç oldu?
Aslında annemin ilk sorusuna cevap vermiş olsaydım, geri kalan iki soruyu cevap vermeme gerek kalmazdı ama ben hiç birini cevaplamamayı tercih ettim. Ama annem sormaya devam etti.
- Kızım neden cevap vermiyorsun? Ne kaldın öyle camın önünde? Kime diyorum?
İlk sorusunun cevabı çok soru soruyorsun artık cevaplamaktan yoruldumdu. Camın önünde kalmamın sebebi ise münasip kelimesi ile ilgili hatırladıklarımdı. Üçüncü soruya gelecek olursak, bana diyorsun çünkü zaten şu an evde benden başka kimse yok. Yine soruları cevapsız bıraktım ama annem yakamı bırakmadı.
- Çekil şuradan, neye bakıyorsun bir göreyim.
Hayır bu kadın gerçekten bir acayip. Çekil diyor ama çekilmeme fırsat vermeden beni pencerenin önünden koluyla itiyor. Sonrası sürekli izlediğim gerilim filmlerine ses efekti yapılabilecek kadar mükemmel bir çığlık.
- Bakma kızım, bakma.
Hayır yani bakıp korkan sen, çığlığı atan sen, bakmaması gereken ben. Nasıl iş anlamadım ki. Ayrıca şu an istesemde bakamam çünkü bir koluyla bana sarılmış, diğer eliyle de gözlerimi kapatmıştı. Sonra beni koltuğa oturttu, tekrar pencereye koştu, koşarken ayağı kovaya çarptı, cam silme suyu yerlere saçıldı. Emine abla olsa hemen buraları toparlardı ama o aşağıda başına milleti toplamış yatmaktaydı. Benim ise en çok merak ettiğim, bugünkü parası kocasına yarım mı sunulacaktı? Neticede kadın temizlik yapmak yerine yatmaktaydı.