21. yüzyılın en deli dolu çarlarından biri olan, zamanının büyük kısmını sanal ortamda geçiren, gündüzü gecesi, aklı fikri, derdi imanı, sağı solu kim ne yapıyor olan, anı anda yaşamayı seven, kendine güveniyle tam bir dünya markası olan Ahsen Naz...
Bu ara, bölüm yazıcam dediğim an işim çıkıyor bir süre idare edinsss beni. Yazdıkça atıyorum zaten sıkıştırdım bu bölümü de.
💘OY VE YORUMLARI UNUTMAYINSS💘
INSTAGRAM: @tamamyayazar
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🖤
Cuma 10:15
Bacaklarımın arasında, derin çukurlar kazılıyordu sanki. Kasıklarıma doğru yayılan batma hissi, beni sıcak kolların arasındaki uykumdan uyandırdı. Uğur'la yan yanayken rüya görmek yerine, sızar gibi uyumuştum. Eh zaten rüya gibi bir adamın kollarında olduğumdan, buna gerek de duymuyor olabilirdim.
Çünkü üzerinden Uğur Özkara geçti amk!
Haklısın.
Boru mu?
Immmm şey-
Güno bu arada!
Güno canım ama gün bana hiç de neşeli aymamıştı.
Gece, dörtten sonra saymayı bıraksam da kaç tur attığımızdan emin değildim. Yatakta, duşta, giyinmemize ramak kala. Her hareketimiz azdırıcı bir etki yaratıyordu.
Günlerin acısını çıkarmıştık. Her güne bir mottomuz iyiydi ama kaçırılma kovalamaca derken, boşa giden zamanın acısını da çıkarmıştık.
Son hatırladığım, Uğur'un tahriş olan kadınlığıma nazik hareketlerle krem sürmesi ve bu yavaşlığın beni baygın gibi uykuya çekmesiydi. Halim olsa, eminim o hareketleri de azdırıcı olurdu ama birbirimizin iliğini kemiğini kurutmuştuk.
Başımı yan çevirip, Uğur'un uyuyan yüzüne baktım. Yan yana olduğumuzda, bu eve kimsenin giremeyeceğinden de eminken, çıplak yatıyorduk. Tenlerimiz, yaz ayı olmasına rağmen bunaltıcı olmayan, havadar bu evde birbirine temas ederken, gerçekten de uzmanlarca söylenen çıplak yatmanın sağlıklı olduğuna inanıyordum.