-
Günün sulandırılmış lacivert saatleri... Bomboş kırık dökük bir sokak. Kasvet ve sabahın çiği... Kamera aynı yere sabit. Sokakta çıt yok, çok dik olmayan bu yokuş üzeri sokak sakinleri, halen uyuyor. Derken o yokuştan ayakları yere değmeyen sırtlandığı çöpleriyle beraber kendini yokuş aşağı bırakan, elleri çöp poşetinin demirinde asılı yeni açılmış cırtlak sesiyle lunaparktaki kızlar gibi bağırarak aşağı süzülen kız takılıyor kameraya. Kamera kızı takip ediyor...
Kirlenmiş çizgi çizgi fakat her çizgisi farklı bir desen oluşturan ağırlıklı bordo ve yeşili barındıran yanları çekilmekten uzamış kazağı. Altında okul jileleri rengini andıran pantolonu ve siyah Converse'leri ile bu kız yokuş üstünde gördüğü çöp konteynırına yanaşmak için yaptığı ani hamleyle az kalsın kendi çöp poşetinin içine düşeceği gerçeğiyle gülmeye başlıyor.
-Günün ilk siftahı...
Diye dışından söylenip çöp konteynırına elleriyle destek alıp içine sokuluyor. İçindeki kirli donlardan pis kaplardan başka bir şey bulamamasına rağmen topladığı kağıtları poşetine atıyor, son kez göz gezdirirken gördüğü musluk tıpasını cebine atıyor. Dudağının kenarı kıvrılırken,
-İşte şimdi keyiflendim,
Diyor ve masmavi gözleri sarı kaşları ve kirlenmiş, yağlanmış fakat altın gibi parıldayan saçlarını günün ilk ışıklarıyla yeni yeni gösteriyordu.Her sabah gördüğü ağacın yanından geçerken tüm neşesiyle "sana da günaydın!"gibi kalıplarla tüm saksıları, konteynırları, güneşi, kuşları selamlıyordu. Daha en fazla 16 yaşlarındaki bu kızcağız halinden hiç de şikayetçi görünmüyordu. Her yokuşu, yokuşun inişini hayal ederek çıkıyordu. Yeni açılan bir marketin yanından geçerken bomboş sokakta marketin tıngırtısını dinledi. Yeni açılıyor olacaktı ki hiç görmemişti burayı.Parlak giriş tabelasının değişen renkleri yüzüne yansıdı. Mavi gözleri ayna gibi yansıttı tüm tabelayı. Daldığı hülyalardan erken ayılan kız marketi döndüğünde karşılaştığı uzun yokuşla adeta kahkaha attı.Önce gerildi, derin bir nefes aldı. Ellerini demirlere daha da sıkı sararak.Yokuş aşağı 3 4 adım koştuktan sonra ayaklarını yerden kesti ve bağırmaya başladı. Bağırırken sokaklarda duyduğu komik cümleleri sayıklıyordu, kesik kesik.
-AAAAAAAAAAAAAAAATRUMPGAAYYYYYYYY!!!!AAAAAAAAAAAYUMOŞDETARJANDAUYUŞTURUCUVARMIIŞŞ...
Uçuşan saçlarıyla o kadar eğlenmişti ki kolejin önündeki çöpü atladığını fark etti. Soluk soluğa yere bastığında ayaklarını, kaşlarıyla korkarak yavaşca kafasını yokuşa çevirdi.
-Eyvah!
Dedi dışından.İnerken uçtuğunu düşünen kız koca yokuşu nasıl çıkıcağını düşünüyordu.
-Hadi kızım! öğrenciler iyi şeyler bırakıyorlar. Değer. Ama yokuş- neyse yine ineceğim sonuçta.
Diye karar kıldıktan sonra azimle yukarı çıkmaya başladı. İnerken bu kadar uzun olduğunu anlamadığı yokuşu çıkarken adeta canı çıkmıştı. Yokuşun başına geldiğinde hava aydınlanmış öğrenciler okula gelmeye başlamışlardı. Öğrencilerle daha önce hiç karşılaşmamıştı. Çünkü hiç atlamazdı burayı. Ne de olsa kolej önü. Çöpün önünde soluk soluğa terlerini kazağıyla sildi. Ellerini dizlerine dayadı soluklanırken. O esnada çöpün içinden çıkan yavru kediyi gördü, yavaşça doğruldu.
-Atayım mı seni de poşete, ya da cebime? Annem seni çok sever ama babam- onun alerjisi var minik dostum.
Eliyle kafasını iki kere okşadı ve çöp konteynırına çıktı. Bu konteynır epey uzundu, içine eğileyim derken zar zor tepesinde olduğu çöpe düşüverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Semenber
أدب المراهقينKötü şartlarda yetişen, fakat mutlu ve hayatından memnun çöp toplayan bir kızın, kendisinden çok ayrı olduğunu düşündüğü, kolejli bir gence platonik bir şekilde aşık olmasını ve aralarında geçen olayların anlatıldığı bir hikaye *** İyi okumalar <3