Bölüm 4

84 6 1
                                    


~Berat'ın anlatımıyla

...Mert'in sesiyle gözlerimi araladığımda, yarı açık gözlerim saati aradı yavaşça. Saatin 1 olduğunu gördüğümde kaldırdım kafamı. Öğle teneffüsüne girmiştik. Ve ben 5 derstir UYUYORDUM!! Harika. Gece uyuyamamıştım. Bunun tek sebebi aklımı kurcalayan o kızı gece boyu düşünüp tekrar görme isteğinin bütün bedenimi kaplamasından oluşan heyecandı. Hayatınızda bir kez gördüğünüz, tek bir kelime bile etmediğiniz, belki tekrar görmeniz bile mümkün olmayan bir kızdan bahsediyorum, ona aşık olabilir miydiniz? Şuan yaşadığım neydi? Adını koyamıyorum, aşk desen değil, demesen hiç değil. Kafam karmakarışık işlem dolu tahtaya kaşlarımı çatmış bakarken yanımda bir kıpırtı hissettim.

-Kanka!

Mert gözlerini yanımda put gibi duran Merve'ye dikmiş tek koluyla beni dürtüyordu. Kafamın arasına alarak sıraya dayadığım ellerimi aşağı indirip Merve'ye döndüm tepkisizce. Mert yanımdan kalkarken 'Ben kaçtım.' diyerek sınıfı terk etti. Sınıfta sadece Merve ve benim olmamıza mı şaşırayım yoksa Merve'nin şuan aramızdaki 1 metreyi aşmış dibimden bana gülümsemesine bi şaşırayım bilmiyordum. Şokum şaşmış vaziyette sırada geri geri kayarken aniden yanıma oturunca irkildim.

-Dün parka gelmedin. dedi gözlerini önündeki duvarda gezdirirken. Bana bakmıyordu. Sinirli gibiydi ama umrumda değil.

-Evet. İşim vardı?

-Önemliydi ama.

-Merve, seninle ilgilenmiyorum. diye aniden amacını anlamış gibi konuştuğumda gözlerini kocaman açarak bana döndü.

-B-ben.

-Dün söyleyeceğin şeyi az çok tahmin edebiliyorum. Ve beni derste nasıl kestiğini de bütün sınıf biliyor. Ama ben sana karşı bir şey hissetmiyorum. Bak Merve, sen çok güzel bir kızsın. Ve eminim ki okulda seni beğenen seni seven bir sürü erkek vardır. Şans ver onlara. İmkansıza yönelme, üzülmeni istemiyorum.

Merve'nin yanakları kızarmıştı. Üzülmesini istemediğim için onu kibar bir dille reddetmiştim. Daha yeni uyandığım için kafam yerinde değildi ve düzgün cümle kurup kurmadığım hakkında en ufak fikrim yoktu. Sadece onu kendimden uzaklaştırmak için kısa bir açıklama yapma gereğinde bulunmuştum. Bu işin uzaması ikimiz için de iyi olmazdı.

-Ben, evet senden hoşlanıyorum. Ama parkta sana asıl söyleyeceğim şey o değildi.

Kaşlarımı çatıp alt dudağımı kemirmeye başladım.

-Ben aslında seni haftaya gideceğimiz partiye davet edecektim. Herkes davetli, ve çift olarak gitmek zorunluymuş sanırım. Bu çevredeki tüm okullar neredeyse o partide olacağı için önemli anlayacağın.

-Parti? Ne partisi. Ne zaman söylendi.

-Dün. Uyuyordun sen. Ya her yıl okullar arası farklı konseptlerle bir parti organize ediliyor.  Bu sene de çift olarak gitmemiz gerekiyormuş. İşte uyumlu kıyafetler falan. Neyse, benim de aklıma sen geldin. Düşünmüştüm ki beraber gideriz. Ama zaten az önce cevabımı aldım. O yüzden.

Yüzümü buruşturarak kafamı kaşıdım düşünür gibi yaparak. Çift partisi bana göre değildi. Büyük ihtimalle gitmeyecektim zaten.

-Gidecek biri bulacağına inanıyorum. Dedim çakma olduğunu belli etmemeye çalışarak gözlerimi kısarak gülümserken. Kafasını sallayıp çıktı sınıftan.

Kafamı sıraya dayadım. Bu geçen sene herkesin kovboy kostümü giyerek gittiği ve sonunda kız meselesi yüzünden kavga çıkıp erken bitirilen partinin farklı organize edilmiş haliydi sanırım. Çift olarak gitmek.. keşke o kız bu okulda olsaydı. Aklıma çift olarak gidebileceğim başka kimse gelmiyordu. Gitmek istemediğimi söylesem zorla bana birini ayarlar sikke sikke gönderirlerdi partiye. Kurtuluş yolum kendimi bir  ip bulup asmaktı sanırım. Güzel fikirmiş.

SemenberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin