...Soluk rüzgar savurdu saçlarını Zümrüt'ün. Hava mı hüzünlüydü yoksa Zümrüt müydü böyle hisseden? O da bilmiyor, sadece içindeki yumruyu çözmeye ve yavaş yavaş gerçeklerle yüzleşmeye başlıyordu. Camdan yıldız aradı gözleri. Ne bir yıldız, ne gözle görülür bir güzellik vardı. Ya da o görmüyordu. Bilinmez. Derin bir nefes aldı ve kafasını cama yasladı yavaşca büzüşürken. Berat'ı seviyordu, aşk bu mudur bilinmez, ama ona karşı aşk gibi şeyler hissettiği kesindi. Ve en acısı da bu oldu. Asla aynı kulvarda olamayacklardı. Çöpçü kızı ile kolej çocuğu...
"Ama canımı yakıyor. Bu kadar mı kıymetsiz canım? Sevilmeyi bırak aynı düzlükte olamayacak kadar. Neden acaba?"
Diye düşündü gözünden dudaklarına kayan gözyaşıyla. Yüzünde bir ifade yoktu dediğim gibi tek hareketlilik saçlarını savuran ve gözlerini yakan rüzgardı...
"Bu aşksa ve kendi kendime yanıcaksam istemiyorum. Ama kopamıyorumda? Bu delilik! Galiba sadece acımı yaşayıp sessizce kavrulacağım, tâ ki bir gün aynı düzlüğe ulaşana kadar!" diye düşündü diğer gözünden de yaş akarken. O esnada odanın kapısı çaldı. Babasıydı gelen.Zümrüt elinin tersiyle gözyaşlarını sildi "Ne aptalım, saçma sapan ağlıyorum o kadar milletin derdi varken! Benim ağladığım şeye bak." Hemen yüzünü eski neşesine çevirmeye çalıştı ve içeri giren babasına döndü
-Ne oldu koca adam?
Cüneyt'in yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Biraz zorlama. Zümrüt'ün yanına oturdu.-Son günlerde çok fazla çöp toplamıyorsun.En azından bir kaç tane test kitabı çıksa... Böyle giderse halimiz fena.
"Baba ben kaç yaşımdayım farkında mısın? Her şey bu kadar zorken söylenmek doğru mu? Boşver sen çal biz oynayalım!"-Haklısın, biraz oyalanıyorum. Zor yokuşlar... Ama dikkat edeceğim.
-Biliyorum, zor senin içinde ama kızım durum bu, kusurumuza bakma bu iki yaşlı sana mecbur.
Dedi ve Zümrüt'ün yanaklarını öptü. Odadan çıktı. Zümrüt'ün içinde fırtınalar kopuyordu.
"Anlamadı bile! Ağladığımı bile anlamadı. Tek derdi para! Ama haklı, o babam. Beni düşünmese söylermi? Ne kadar acımasızım. Bıktım şu çelişkilerimden. Bana sinirlenme hakkı bile verilmemiş şuna baksana!"
Zümrüt boğazındaki yumruyla temiz kıyafetlerini giydi. Böyle zamanlarda kendini güzel ve temiz hissetmek onu motive ederdi. Azıcık dışarıda dolanır kendine gelirdi. Hazırlandıktan sonra anne ve babasına haber verip çıktı. Elleri ceplerinde öylece yürüyordu. Farkında olmadan marketin önüne geldiğini fark etti.Buranın yanıp sönen ışıklarını ve müziğini seviyordu. Ona, onu farklı biri gibi hissettiriyordu. Daha iyi hissetmek için kasiyere selam vermeye karar verdi ve içeri girdi.
O esnada Berat market yolunda "Bu yaptığım o kadar saçma ki! Sanki bir daha karşılaşacağız. Ulan kız seni görmedi bile!" diye söylenerek, yinede öylece markete yürüyordu. Marketin müziğini duyunca bu müziğin neden bu kadar ağza dolanan bir şey olduğunu merak etti, fakat hoşuna gidiyordu. Olduğu yerde durdu marketi izledi, içeriyi görmeye çalıştı fakat boş gibiydi. "Acaba Mertler haklı mı? Saçma mıyım? Belki de yapmam gereken düzene uymaktır. Merve'yle çıkmak sahte ve itici eğlencelere boğulmak ve bundan zevk almaya çalışmak. Belki de... Belki de gitmeliyim."
Derin bir iç çekti. Kafasını geri çevirirken marketin kapısının kapanma sesini duydu. Kafasını kapıya yöneltince gördü o kızı. Muazzam gülümsemesi ile kasiyere el sallıyor ve yolun tam zıttı ilerliyordu. Berat:-Yeter lan!
Diyerek neredeyse peşinden koştu. Kızın onu duyabileceği mesafeye gelince de.
-Pardon!
Diye seslendi. Zümrüt arkasına döndüğü an, kafasının da döndüğünü hissetti. Berat Zümrüt'e doğru yaklaştı.
-Kusura bakmayın. Ben öyle seslendim ama...
"Ne diyeceğim lan ben? Ne diye seslendim? Seni seviyorum mu diyeyim? Olmaz lan öyle! Evlenme teklifi? Ne diyon olum?!!"
Zümrüt onu tanır diye yüzünü saçlarıyla örtmeye çalışıyordu. Berat:
-Merhaba, ben Berat. Ee, şu okulda okuyorum. Sen? T-tabi rahatsızlık verdiysem-
-Yok!
Zümrüt bu heycanını Berat'a gösterdiği için kendini çimdiklerken bir yandan bu olanlara inanamıyor Berat'a sarılmak istiyordu.
-Sen hangi okulda okuyorsun?
Diye sordu Berat aklınca "Güzel yerden sordun oğlum lan" diye düşünürken.
"B-ben okul? Dışarıdan... Çok yoruldum. Çok yoruldun Zümrüt."
-Ben burda okumuyorum. Buraya okulu dondurup geldim.
-Şey ee(eliyle saçının arkasını kaşıdı) benim bir partnere ihtiyacım var.
"Aptal, aptal. Öyle mi sorulur?"
-Benim de galiba!
"O ne demek be Zümrüt!"
Berat güldü alev gibi yanan yüzüyle. Zümrüt'de güldü bu salak hallerine. Marketin ışıkları Zümrüt'ün yüzüne düşüyordu. Arka fonda tıngırdayan market müziği eşliğinde,
-Tamam tamam en baştan başlayalım. Ben Berat. Öncelikle sizin isminiz?
-Zümrüt..
Zümrüt ismine hayrandı ve o ismini söylerken adeta parıldayan gözleri karşısında daldı Berat. "Neden bu kadar güzel olmak zorundasın?"
-Eeeeeeeeeeeeee... -heh pardon! Bu çevredeki okulların bulunucağı bir parti düzenlenecek haftaya. Fakat partnerim yok...
"Nası ya, var işte bal gibi. Taş gibi çocuksun palavra atma!"
-Geçmiş olsun. Yani ben ne yapabilirim?
-Benimle gelsen?
Zümrüt her ne kadar kalbinde bu teklifi onaylayıp evlensede bu doğru değildi.
-Öylece marketten çıkan bir kız gördün ve partiye davet edesin mi geldi? Öyle mi?
-Yüzün, ne zamandır hissetmediğim samimi gülüşü gördüm yüzünde. Bu bana yetti. Seninle oturup saatlerce konuşmak isterim doğrusu.
İçten içe ölüp biterken ve hatta elleri titrerken Zümrüt daha ağır başlı davranmaya çalışıyordu.
-Peki ben neden seninle geleyim?
-Garip düşüncelerim vardır. Seninle seve seve paylaşabilirim.
"SEVE SEVE, SEVE SEVE, SE-"
-Kalbim galiba yüzümde atıyor.
Dedi zümrüt ağzının içinden.
-Efendim?
-Reddedemeyeceğim bir teklif. Kabul!
İkiside birbirine uzun süre baktıktan sonra usulca ayrıldılar.
-Gece çok güzel. Olmayan yıldızlar çok güzel! Rüzgar çoooook güzel. Ne güzel bir akşam bu yarabbim!..
4. Bölümün Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Semenber
Fiksi RemajaKötü şartlarda yetişen, fakat mutlu ve hayatından memnun çöp toplayan bir kızın, kendisinden çok ayrı olduğunu düşündüğü, kolejli bir gence platonik bir şekilde aşık olmasını ve aralarında geçen olayların anlatıldığı bir hikaye *** İyi okumalar <3