Bugün eve dönerken içim daha buruktu ama İrem'in evde olduğunu bilmek biraz olsun içimdeki kötü şeyleri alıp götürüyordu. İçeri girince ortamın sessiz olması aynı duyguyu yeniden yaşattı. Sıla mutfaktan çıkıp bana başıyla selam verdi.
"İrem'ler gelmedi mi?"
"15.00'de geldiler. Babasının valiziyle kendi küçük birkaç parça eşyasını aldı."
Onu başka bir yere mi götürmüştü? Beni görmeye babası gidene kadar sabredemiyordu demek ki. Ne bekliyordum ki? Bir yandan ona bu acının ilkini yaşatan bir adam diğer tarafta aynını ona yeniden yaşatan. Kim isterdi ki onlarla aynı yerde olmayı? Ev bir anda üstüme üstüme geldi, çıkmak için kapıyı açarken Sıla tekrar konuştu.
"Yemek yemeyecek misiniz?"
"Hayır. Dışarda işim var."
"Barlas bey." Geri döndüm. "Ben yarın yeni eve taşınıyorum. Artık sabah gelip, akşam gideceğim. Sizin istediğiniz gibi."
Güldüm, bu kendime acıyan bir gülüştü. Benim istediğim bu evde İrem'le çocuklarımızla mutlu bir aileydi. O olmadıktan sonra geri kalan her şey olsa ne olurdu ki.
Bir şey söylemeden evden çıktım. Arabaya binip Barış'ı aradım. Telefonu ikinci çalışta açtı.
"Naber?"
"Kötü. İrem babasını alıp gitmiş."
"Biliyorum. Babasını Adapazarına götürmüş. Yardımcı falan ayarlayıp geri dönecekmiş."
"Leyla mı söyledi?" Başımı arkaya attım. "Bundan bile haberim yok. Artık onunla ilgili her şeyi başkalarından öğreniyorum."
"Sesin iyi gelmiyor. Evde misin?"
"Evet. Girdim ama duramadım. Bir şeyler içmeye gitsek."
"Olur da biz şimdi yemeğe oturacağız. Ama sen geç ben gelirim. Nereye gidiyoruz?"
"Bilmem. Bir meyhane vardı balatta, oraya giderim."
"Olur. Bende yemekten sonra gelirim."
Arkadan Leyla'nın sesi geldi. Barış eliyle telefonu kapatmıştı sanırım çünkü ses hem zayıf hem hışırtılı geliyordu. Anladığım kadarıyla Leyla benim adım geçince sinirlenmişti. Sesler ve hışırtı kesildi.
"Barış sorun olacaksa..."
"Yok sorun falan. İrem onun arkadaşıysa sende benim arkadaşımsın. Durumu anlattım ben ona, biraz mantıklı düşünse senin de hata yaptığını anlayacak."
"Aranız bozulmasında. Yeni bebekte geliyor."
"Olmaz bir şey. Bir saate çıkarım evden."
Telefonu kapatıp bahçeden çıktım. Yarım saat sonra meyhanenin dışardaki denize bakan ahşap masalarından birindeydim. Hava soğuktu, buna bir de denizden esen rüzgar ortak oluyordu ama içimdeki yangından hissedemiyordum.
🥀
Babam yan koltukta oturmuş hiç sesini çıkarmadı yol boyu. Doktor da aynı teşhisi koyduğundan beri böyleydi aslında. Acaba yanlışlık olma ihtimaline kapılıp umutlanmış mıydı? Adapazarının girişinde sağa çekip telefondan navigasyonu açtım.
Babama baktığımda hala tepkisiz oturuyordu. Koluna dokununca bana baktı.
"Evin adresini girmen lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHANETİN GÖLGESİNDE
RomanceAşk ihanet'te ne kadarını affeder? Her şeyi unutmak o kadar kolay mıdır? Ya da her şeyden vazgeçmek. Onların çok mutlu bir evliliği vardı. Ilk görüşte aşık olmuşlardı. Bu evliliğin üstündeki tek gölge, bir bebeklerinin olmamasıydı. Şimdi ise bir b...