7

1.6K 103 42
                                    

                                 URAZ

" Baba, ablamdan hâlâ haber yok mu ? " Dedi, ayas. Babam kaçamak bakışlar attı. Haber yoktu, bunu herkesin bilmesine rağmen, dile getirmelerini istiyorlardı. " Yok, oğlum. Polisler-" babam konuşmasını bitiremeden oğuz cümlesini kesti. " Polislerin bize ölü haberini vermesini mi bekliyoruz ? Bizde arayalım burada oturmuş haber verecekler diyorsunuz kaç saattir ! " Dedi, bağırarak.

" Oğuz... " Demişti ama devamını getiremedi çünkü o da biliyordu haklı olduğunu. Sahi ya biz niye böyle kös kös oturuyorduk ?  Ha dur annem yine fenalaşıp kötüleşir korkusuyla gidemiyorduk.

Ama nedenini bilmediğim bir şekilde babam çok rahattı. Adamın biricik kızı kaçırılmıştı ve adam bir bacak bacak üstüne atmamıştı.

Oğuz bile babamdan daha çok endişelenmiş ve ortalığı birbirine katmıştı. Zaten defne'nin yokluğunu ilk fark eden de oydu.

Biz dorukla boyama yaparken gelmiş ve kafamızda parçalamıştı, kıza neden göz kulak olmuyorsunuz diye. O zaman sadece dışarı çıktığını sanmıştık ki, kamera kayıtlarına bakana kadar.

Doradan ses çıkmıyordu. Her zaman içine kapanık bir çocuk olmuştur. Her derdini sıkıntısını içine atardı, şimdi de yaptığı gibi.

Ayas, aramızda defneye en çok alışmış kişi olabilir, eve girmeyip babama rağmen hiç durmayıp aramıştı. O kadar kötüydü ki baktığı yerlere tekrardan bakıyor, bulamayacağını anladığın da ise kaldırım taşına çöküp ağlıyordu. O kaldırım taşında uyuya kalıp eve getirdiğimizi, uyandığında yine arayamaya başladığını, saymayı bırakmıştım artık.

Doruk ve ben ise ağzımızı bıçak açmıyordu. Bizim sorumsuzluğumuz yüzünden kaçırılmıştı, defne.

Ağladıktan sonra gelen baş ağrısı ve burun tıkanıklığı kadar kötüydü, defnenin yokluğu.

Eve geldiğinden beri kendinde ödün vermeyip, yaş mama yiyip yatan, ve açık konuşmak gerekirse defne'nin değilde, jelibon'un bize mirasçı çıktığını düşündüğüm, Jelibon bile üzülmüştü, 2 dakika falan. O da bir tane kölesi eksildiği içindir.

Bizim, bay mutlu reçeli söylememe gerek var mıydı ? Bende öyle düşünmüştüm.

Şu 24 saatte Osmanlı böyle çökmemişti be.

                             ÖMER ( Peder )

Defne'nin olduğu evin kamera görüntülerine telefonumdan bakıp içimden kıs kıs gülüyordum. Evin babası bendim ama benden daha rahattı hanımefendi. Sülaledeki bütün  rahatlık genlerini en çok alan kişi çünkü...

Oğuz ve uraz bugün sözde diğer iki haytanın yanında yaşamaya gideceklerdi. Sence ben buna izin verir miyim ? Nope.

Biz diğerlerini getirelim derken eldekinden de olacaktık. Her ne kadar ayas ve defne hariç diğer dördünü evlatlıktan reddetmek istesem de hanım istemiyor diye bir şey yapmıyordum. Ama bu demek değildi ki, istemiyor diye yapmayacağım. Her şey keyfime bağlıydı.

Çakallar, demek siz kardeşinizi istemeyip gidecektiniz ha ? Hadi buyrun gidin, yolunuz açık olsun çocuklar. Gidemezlerdi tabi.

Acaba dora ve ayası da mı defnenin yanına gönderseydim ? Hiç fena fikir değil.

Telefondan yeğenim uzaya mesaj attım. Uzay, en küçük kardeşim metinin oğluydu. Çok beyefendi bir çocuktu, eli yüzü düzgündü. Bir de bizimkilere bak...

Kime: Uzay yigen
Mesaj: bizim dora ve ayas oğlanları da  defnenin yanına götürü ver, sana zahmet yigen. (13.31)

Gönderdim çok geçmeden cevap gelmişti. Metine, çocukları değiştirme teklifini etme vakti gelmişti anlaşılan.

DEFNE | Gerçek aile |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin