2

5.3K 256 112
                                    

Öncelikle kestane balının diyarı Zonguldak'tan tüm dünya'ya selamlar...

____________

"Bizim de gelmemizi ister misin ? " Dedi biyolojik baba. " Gerek yok, ben hemen gelirim." Diyerek arabadan indim ve büyük adımlarla üvey ailemle kaldığım evin ziline bastım.

Hastaneden çıktıktan sonra jelibonu almak için üvey ailenin evine gelmiştik.

Jelibon, geldim oğluşum, annen geldi, dayan. Sanırsın savaştan geldi.

Kapıyı üvey annem açtı. " Hoşgeldin, kızım. " dedi utana sıkıla. Bana karşı mahcup olduğu belliydi. " Jelibonu almaya geldim. " Velayet davasında çocuğunun velayetini almış anneler gibi hissediyordum.

Kapının önünde çekilip geçmem için yer açtı. Ayakkabılarımı çıkarıp eve girdim. Üvey veya öz bu eve ayakkabıyla girersem annem alnımın çatının ortasından vururdu.

Jelibon odam da her zaman ki gibi pofuduk minderinde yatıyordu. Hele bir o minderi kullanmasın, japon  yapıştırıcıyla yapıştırırım onu. O küçük mindere elli lira verirken ki halim gözümün önüne ne zaman gelse vücuduma bir titreme geliyor.

Cebimde ki paranın eksilmesi, deccali görmekle eş değerdi benim için.

Jelibonu kucağıma alıp taşıma çantasına katmaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü, nedense kapalı yerlere tahammülü olmuyor. bunca yıldır kediyle yaşıyorum, hâlâ çözemedim bu işin altındaki etken sebepleri.

Kediler, çok değişik canlılar. Uzaylı onlar, uzaylı.

Zor da olsa, jelibonun ' mav mav ' adlı miyavlamaları eşliğinde çantaya katmıştım.

O miyavlama türü kesinlikle sövmek idi. Aksini iddia eden kedidir.

Hızlıca jelibonun oyuncaklarını da başka bir çantaya koyup sırtıma aldım. Bir elime jelibonu diğer elime de servetlik minderini alıp odadan çıktım.

Annem de arkamdan geliyordu. Duraksadım. Arkamı dönüp sarılabildiğim kadar anneme sarıldım. Bunca yıl beni büyütmüştü, babam istemiyor diye ona da sırt çevirmek istemiyordum.

Aslında haklarıydı, sakin kafayla düşününce hak veriyordu insan.

" Teşekkür ederim, anne. " Dedim, gözlerim dolmuştu istemsizce. Annem bana kollarını sıkıca dolayıp sarıldı. " Özür dilerim, seni de yanıma almak isterdim. " Dedi, ağlayarak.

" Sorun değil, ben yine gelirim. Görüşürüz. " Diyerek evden çıktım. Ayakkabıları da giyebildiğim kadar giyip arabaya yürüdüm. Ayas arabadan inip elimdeki minderi alıp arabanın kapısını açtı.

Arabaya bindim. Ayas da yanına oturduğun da bey baba arabayı sürmeye başladı. " Çok tatlıymış, reçelle çok iyi anlaşacaklar. " Dedi ayas. Jelibonun dikkatini çekmek için çantanın camına parmağıyla vuruyordu ama jelibon uyumakla meşguldü.

Bu hayatta ya zengin olacaksın, ya da zengin ailenin kedisi olacaksın. Kedi olduğun da zengin aile çokta önemli değil. Açıkça konuşmak gerekirse, kediler her zaman kendilerine krallar gibi baktırırlar.

On dakika sonra bir restorantın önünde durmuştu araba. Lütfen, o tavuk yemi kadar az olan sosyatik yemeklerden yemeyelim, lütfen. Ve o tavuk yemi kadar olan yemeklerden yiyince defne'nin
sıfadül eşgal.

Jelibonu alacakken ayas benden önce davranıp arabadan indi, bende arkadasından indim. Restorana girdiğimiz de Garsonlardan bir tanesi bizi karşılamıştı.

DEFNE | Gerçek aile |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin