18 ♪ Yıldızlar Yağardı Üstümüze ve Biz Sevişlerimizle Yanardık

1.2K 68 116
                                    

Plaza - All Mine 🌼

♪ ♫ ♪

Kalbimin en derinlerinden gelen ince, hoş sızı; damardan enjekte edilen şifalı bir ilaç gibi yavaş yavaş tüm göğsüme yayıldı. Oradan usulca zaten düşünme yetisini kızıl bir yabancıya teslim etmiş olan zihnime ulaştı ve bütün geçmiş kırıklıklarım ve gelecek endişelerim yitene dek, aklımda yalnızca şimdiyi bırakana dek uyuşturdu.

Şimdi çok güzeldi, hiçbir şeye benzemiyordu ve aynı zamanda da her şeydi benim için.

Geçmiş gibi yakmıyordu canımı, gelecek için kurduğum karamsar hayallerim gibi boğmuyordu beni. Yalnızca o hoş sızının beni nasıl da güzel sarmaladığını ve bütün kötü duygularımı geçirdiğini hissediyordum.

"Şimdi"de iyilik vardı, umut vardı ve bunlar asla acıtmıyordu.

Birbiri üzerinde heyecanla acemileşen titrek dudaklarımız, yoğun öpüşlerimizden nefessizce ayrıldığında, yağmurun sertçe vurduğu kapalı göz kapaklarımı sıkarak derin soluklarla sakinleşmeye çalıştım. Tutunduğum dik omuzlarda parmaklarımı sıklaştırdım, nefeslerim henüz düzene dahi giremeden açtım gözlerimi.

Damlaların her vuruşunda titreşen göz kapakları örtüyordu yıldızlarını özlediğim gökyüzümü. Bedenimi kavrayan kolları gevşeyip de göğüslerimizi ezip geçen kalp darbelerimizden biraz olsun uzaklaştığımızda aynı anda ciğerlerimizi dolduran derin bir soluk aldık ve gözleri yavaşça açıldı.

Ömrümce hiç boyunduruğu altına alınmamıştım böylesine hayran, böylesine meftun bakışların.

Bana sarılmıştı ama hiç böylesine istememişti vücutlarımızın bir olmasını. Kalbi de bütün kalpler gibi düzenle atmıştı yanımda ama hiç sebebi olmamıştım atışlarının bu denli düzensizleşmesinin.

Hoseok geçmişte benimle olmuştu ama benim olmamıştı. Şimdiyse kollarının arasında, şifalı Anka kuşuna kavuşmuş gibi sımsıkı sarıyordu beni ve asla bırakmıyordu uçup gitmemden korkarcasına.

"Yoon..."

Dudaklarından sessizce döküldü ismim. Kalbim için upuzun ama nefeslerim için kısacık olan saniyelerce öptüğüm ıslak dudaklarına nasıl da yakışmıştım; hayallerimden öteydi, hayallerim yanından bile geçemezdi gerçeğin sarsıcı güzelliğinin.

Sahi... Ben onu öpmüştüm. Hayır hayır biz birbirimize sahip olmak istercesine öpüşmüştük. Gerçek olabilir miydi ki bu? Hayallerimde dahi değmiyordu ki dudakları dudaklarıma.

Dudakları... Benimkileri yumuşakça kavrarken su gibi akışı, aktığı yerleri cayır cayır yakışı...

Bunca duygu karmaşası arasında yıllarca arzulamaktan bitap düştüğüm tutkuma erişmenin farkındalığıyla etrafı saran yağmur sesi tamamen kısıklaştı kulaklarımda ve yalnızca yoğun nefes alış veriş sesleri doldurdu zihnimi.

Hoseok'un öpüşlerimle yoksun kaldığı nefeslerinin sesi ve benim onun öpüşlerinden yoksun kaldığım onca senenin bitmesiyle aldığım heyecanlı nefeslerimin sesi...

Derin nefesler aldıkça sakinleşmenin aksine göğsüm daha hızlı inip kalkmaya başladı, yine de yetersiz geldiğinde ellerim omzunda gevşedi ve bedenimin dirayetini bir an için kaybettim. Parmaklarım güçsüzce omuzlarından geriye kaydığında, sırtımı saran elleri hızlı bir refleksle belimi sıkıca kavradı ve kucağından düşmemi engelledi.

"Hoseok..."

"Şşş..."

Dudaklarıma yaklaşan dudaklarının rahatlatıcı tonuyla susturulduğumda sarhoş bir gülümseme yayıldı yüzüme. Gülümseyişime karşılık başını yana eğip burnunu yanağıma sürttü ağır ağır fısıldayarak.

Bitter Sweet Symphony ♪ SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin