19 ♪ Meğer Sanatçı İlham Perisine Aşıkmış

902 55 136
                                    

offonoff - bath 🌼

♪ ♫ ♪

Nefes alış verişlerimi kilitleyerek içimden geçen ürpertiyle uyandığım onca sabahın ve gecenin aksine, karanlıkta kalmış göz kapaklarımı okşayan ılık gün ışığıyla yerleşti dingin ruhum bedenime.

Gözlerimi mutluluğun içime sığmayıp taştığı sabaha açtım deliksiz uyku halimden yavaşça sıyrılarak. Pencerenin dışında rüzgarla yaprakları oynaşan ağaçların aksine pencerenin iç kısmında sükunetin tadını çıkaran saksı çiçekleri karşıladı beni bütün huzuruyla.

Bakışlarım bir süre takılı kaldı bu rengarenk tablomsu görüntüde ve tekrar kapattım gözlerimi rahatça.

Gözlerimi ani bir aydınlanmayla tekrar açtığımda az kalsın çığlık atacaktım.

Bu bir rüya değildi.

Hoseok'un odasında, onun yatağında uyanmıştım ve ilk seferden farklı olarak arkadaşça bir gece yatısının sabahı değildi bu.

Hoseok'un vücudu tamamen üzerimdeydi ve biz...

Çırılçıplak haldeydik.

Dün gece Hoseok ve ben, biz olmuştuk.

İrileşmiş gözlerimi panikle tavana çıkarttım dudaklarımdan hıçkırık gibi çıkan nefesimi tutarak.

Sakın çığlık atma. Sırası değil. Çıldırma!

Gözlerimi tavandan yavaşça aşağı indirdiğimde geniş omuzlarının ardında dolgunca kendini belli eden çıplak kalçasını görünce gözlerimi ışık hızıyla tavana çevirerek ağzımın içinde bastırdım bağırışlarımı.

Şimdi çıldırmazsam, bir daha asla çıldırmazdım.

Tavanla bir süre bakışarak fısıltı halinde defterimden rastgele bir şiir mırıldanmaya çalıştım rahatlamak adına.

"Kırmızı... Kırmızı... Kırmızı..."

Ama devamı gelmedi, çok zaman önce ona olan derin kıskançlığımdan ve öfkemden kendi ellerimle yazdığım şiir bile aklımdan uçup gitti bir anda.

Aklımda dönüp duran tek kırmızı, saçları oldu. Yüzü boynuma gömülü haldeyken saçlarıma karışan kırmızı saçları...

Sakin, ılık nefes alış verişleri tenimi usulca gıdıklıyor, iç geçirmeme sebep oluyordu. Çırılçıplak vücudu vücudumu tamamen örtüyorken sahiplenici kollarıyla her yanımı sarmalıyordu.

Göğsüm üzerinde kalbinin dingin atışlarına karşılık hızlanmaya başlayan kalp atışlarım uyku sersemliğimi silip süpürdü ve beni şimdiye odakladı.

Bir rüya dahi yaşadığım an kadar büyülü olamazdı.

Gözlerimi bir süreliğine kapatarak yalnızca bedenine odaklandım. Sıcacık kolları belimin etrafına sıkıca sarılmış halde tenimi ısıtıyordu. Her zaman üşüyerek uyanan ben, Hoseok'un esmer teninin tatlı sıcaklığıyla çıplak halimle bile altında mayışıyordum.

Başımı hafifçe çevirerek burnumu yumuşak yanağına sürttüm yavaş yavaş. Kapalı gözlerim ardında gecenin izini taşıyan birkaç küçük renk dalgası geçti, rahatsız etmemek için tuttuğum nefesimi titrekçe verdim böylelikle.

Kokusu... Azgın kalp atışlarımı dinginleştiren yegane huzur kaynağımdı.

Kaf dağından kopup gelen bir rüzgarın taşıdığı yabani çiçeklerin masalsı kokusuydu bu; nar kırmızısının çay yeşiline dönüştüğü iştah açıcı bir kokuydu, bütün felsefik görüşleri tek kalemde silen ve varoluşumu yalnız onu solumakla anlamlandıran bir kokuydu.

Bitter Sweet Symphony ♪ SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin