Elvis Presley- Can't help falling in love🌼
♪ ♫ ♪
Eğer kendi halimde normal bir hayat yaşıyor olsaydım yüzüme vuran parlak güneş ışığıyla, alarm sesiyle ya da sevgilimin beni öpmesiyle falan uyanırdım. Korkunç bir kabus da olabilirdi beni uyandıracak şey, ya da ne bileyim kulağımda dönüp duran sinir bozucu bir sinek bile olurdu.
Ama suratıma bastırılan bir ayak... Hayır bu beklediğim son şey bile değildi.
Panikle kalkıp alnımdaki soğuk parmakları çığlık çığlığa itmeye çalıştım. Battaniyeye ve gece sarıldığım pantolona dolanmış bedenimle karşı koyamadıkça ayak kafama kafama bastırılıyordu. En sonunda uykulu ve korkmuş halimden sıyrılıp yataktan doğrulunca ayağın sahibi kahkaha atarak geriye çekildi.
Yamulmuş gözlerimi açınca karşımda ağızları beş karış açık bağıra bağıra gülen Jimin ve Seokjin'i gördüm.
"Günaydın gün ışığım~" Jimin dalga geçerek aegyo yapınca Jin daha da fazla gülmeye başladı.
"Ne yapıyorsunuz siz ya! Nolur bana iğrenç ayağını suratıma sürmediğini-"
Daha lafımı bitirmeden Jimin ayak baş parmağını işaret parmağı gibi büküp dudaklarıma doğru uzattı.
"Şşşt tek kelime daha etme, çünkü inanırım."
Ayağını hâlâ suratıma uzatmaya ve gülmeye devam ediyorken, şort giydiği için çıplak olan baldırına öyle bir şaplak yapıştırdım ki tene vurma sesi odada sertçe yankılandı. Çığlık atarak kendini yüz üstü yatağıma attı. Zaten gülmekten kırılan Jin, bunu görünce öyle bir gülmeye başladı ki karnını tutarak yere eğilmek zorunda kaldı. Yastığımı alıp dizlerim üstünde yatağın ayak ucuna ilerleyip, Jimin'in yüzüne bastırdım.
"Dengesiz herif! Ayağını sokmadığın bir suratım kalmıştı! Şimdi koparayım mı o ayak parmaklarını tek tek kerpetenle ha?! Yapayım mı bunu?!"
"Hayır hayır yapma! Ayaklarım benim her şeyim, onlar olmadan kimsenin yanağını okşayamam!"
"Hasta fetişist herif, iğrençsin!" Hırsla yastığı kafasına kafasına vurdum. "Hâlâ ağzımda ayak tadı hissediyorum be! Öldüreceğim seni, boğacağım yastıkla.Geber!"
Jin gülmekten yaşaran gözlerini silerek yanıma geldi. Ben Jimin'le boğuşurken elimdeki yastığı tutup çekti.
"Tamam oğlum yeter bu kadar. Bilmiyor musun bu salağı, dayak yemeden içi rahat etmiyor."
"İşte ben de ona istediği dayağı vereceğim şimdi. Zaten kaç gündür avuçlarım kaşınıyordu iyi oldu."
Yumruğumu kaldırdım ama Jin vuramadan elimden tutup beni yataktan aşağı indirdi. Jimin de çabucak yataktan kalktı ama gitmek yerine daha çok şımararak elini tavşan kulağı şekline getirdi ve dil çıkardı. Üstüne doğru bir hamle yapınca da çığlık çığlığa odadan kaçtı.
"Salak bu çocuk ya, kahvaltı niyetine dayak yiyor resmen."
Kınayıcı bakışlarımı kapıdan çekip Jin'e çevirdim.Bana, daha çok alt tarafıma ağzını bükerek bakıyordu.
"Neden iç çamaşırınla karşımda duruyorsun şu anda?"
Hemen bacaklarıma baktım, gece böyle yattığımı unutmuştum! Yatağa oturup yorganı kasıklarıma örttüm.
"Rahatsız oluyorsan ne bakıyorsun lan süze süze? Hayır sana mı soracağım yatağımda nasıl yatacağımı, ne bileyim evimi basacağınızı!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitter Sweet Symphony ♪ Sope
FanfictionYoongi, rock grubu için sert besteler yapması gerektiğini bildiği halde; karanlık gecelerini aydınlatacak, utangaçlığından itiraf edemediği aşkının sesi olacak şiirler yazmayı çok seviyordu. Şiirlerin ilham kaynağı olduğunu dahi bilmeyen Hoseok'uysa...