Cebimde bilmem kaçıncı kez titreyen telefonu gözlerimi devirerek çıkardım sonunda. Ekranı aydınlattığımda hızla düşen bildirimlerin çoğu beklenildiği gibi Chan'dandı. Diğer kısmı ise Jisung ve Seungmin'den gelen mesajlardan oluşuyordu. Mesaj kısmına girip hızla göz gezdirdim.4 gün önce
Bang Chan: minho bu yaptığın tamamen çocukluk
neredesin
jisung biliyor ama söylemiyor farkındayım3 gün önce
Bang Chan: ne zaman döneceksin
2 gün önce
Bang Chan: uzatmanın anlamı yok değil mi
sıkmaya başladı1 gün önce
Bang Chan: minho konuşur musun benimle
lütfenşimdi
Bang Chan: dönmeni bekliyorum hala
her şey boka sardı
gelirsen beraber toparlarızGelirsen beraber toparlarız mı demişti o? Neyi toparlamaktan bahsediyordu bilmiyorum ama cidden komik gelmişti. Yüzüme takındığım sırtışla arabaya doğru yürüyen Changbin'e çevirdim bakışlarımı.
Sabah erkenden geri dönmek için yola koyulmuştuk. Uzun sürmeyen bir yolculuk olması gerekirdi ama Changbin yavaş gitmesiyle beraber bir de her fırsatta bir yerlerde duruyordu. Bu durum zamandan kazanmaya çalışıyor gibi düşünmeye itmişti beni.
Açtığı kapıdan kendini hızla içeri atıp elindeki poşeti kucağıma bırakmış, kapısını çekmişti.
"İçinde yanık için krem var sürersin."
Gözlerim kucağındaki poşete dönerken mahçup olduğumu hissettim. "Gerek yoktu."
"Vardı ki aldık Minho. Sür gıcık etme insanı."
"Ne bu tavırlar amına koyayım ya? Mıy mıy gidiyosun bir de zaten altındaki arabaya hakaret resmen."
Poşetten çıkardığım kremin kapağını açtığımda Changbin'de arabayı çalıştırıp yola koyulmuştu tekrar.
"Arabam yorgun bugün. Konuşup kırma kalbini."
Dediğine karşılık gözlerimi devirmekle yetindim. Yanan parmak uçlarıma kremi sürdükten sonra işim bitince tekrar poşete atmış, poşetin kendisini de arka koltuğa bırakmıştım.
"Plakasız mı dolanıyosun yollarda, küçük serseri?" Arka koltukta gördüğüm plakayla sırıttım. Gerçekten benden daha üşengeç biri varsa bu Changbin olabilirdi.
"Unutuyorum hep, bi ara Jeongin'e veririm götürür."
"Bi ara diye diye bir aydan fazla oldu zaten."
Omuz silkti bir kolu direksiyonda sabitken. Dışardan kendini görse eminim öve öve bitiremezdi ama dile getirmek istemediğim için susmayı tercih ettim. Yaşadığımız şeyler çok yeni ve heyecan vericiydi. Changbin'le zaman geçirmeyi, yanında durmayı, sussak bile aramızda oluşan o atmosferi seviyordum.
"Sen Jisung'a mı geçeceksin, Seungmin'e mi?"
"Jisung'a geçsem süper olur aslında ama," kalan kıyafetlerim ve birkaç eşyam aklıma geldi. "Eve gidip kalanları almam lazım."
Changbin kafasını salladı. "O zaman önce eve gideriz eşyalarını alırız. Sonra Jisung'a bırakırım seni, konuşursunuz."
"Sen boş musun bugün?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
like you do | minbin
Fanfic"Ne oldu aşık mı oldun? Gözlerini alamıyorsun üzerimden." Minho tek kaşını yukarı kaldırmış yarım bir sırıtışla kendisine bakarken sarhoşluğunun da etkisiyle biraz yavaş ve kısık sesle konuşmuştu. Changbin gözlerini kaçırmadan Minho gibi kısık sesle...