2.BÖLÜM

1.8K 46 2
                                    

İyi okumalar


Yeni bir güne daha gözlerimi açtığımda içimi hemen bir huzursuzluk kaplamıştı kabus mu görmüştüm acaba hemen cama baktığımda hava bulutluydu yağmur yağacak gibiydi daha da arttı içimdeki huzursuzluk saate baktığımda gözlerim yuvalarından çıkacaktı az kalsın, saat nerdeyse dokuzdu ve kimse beni uyandırmamıştı dün yorulduğumdan dolayı geç kalkmış olmalıydım iyi ama nasıl kimse kızmamıştı bana daha fazla düşünmeden hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve üstüme bir şeyler geçirip hızla odadan çıktım kesin dayak yiyektim korka korka merdivenlerin başına kadar geldim ama aşağıdan Hakan abimin sesi duyunca duraksadım biraz daha yaklaşınca babam ve Kasım abiyle konuştuğunu hatta kavga ettiğini anladım ve duyduklarımla dünyam karardı
"Nedersin baba daha çocuktur Güneş nasıl o adama veririz etme baba haktır günahtır hiç mi acıman yok o kıza senin kızındır o"
"Kes! ben he dediysem olacak o kadar kararım kesindir Güneş Kurtoğulları'na gelin gidecek"
Kurtoğulları mı bu soyismi Helinden duymuştum Mardin'in en büyük aşiretiydi ve oğulları katılığı, sertliği, acımasızlığı ve öfkeleriyle nam salmıştı,
korkudan ne yapacağımı bilemezken bide babamın
"Bu akşam gelip isteyecekler Asiye kadına dedim ben hazırlıklar başladı bunun geri dönüşü yok" demesiyle yüreğimde korkunç bir şimşek çaktı adeta ve benimle birlikte gökyüzüde ağlamaya başladı sanki annemde ağladı bana ben yere çökmüş ağlarken Kasım abim geldi önümde durdu kafamı kaldırıp baktım ona tek bir merhamet kırıntısı aradım gözlerinde ama yoktu yüzünde tek bir mimik dahi yoktu öylece gitti önümden sonra arkasından hışımla Hakan abim girdi beni görür görmez sert çehresini bir hüzün kapladı hemen önüme gelip diz çöktü ve beni kollarına aldı
"Özür dilerim bacım affet engel olmadım affet bacım ahından günahından ne edecez bilmiyorum bu kadar ettikleri yetmedi"
Cevap vermedim sıkı sıkı sarıldım abime ve sessizce ağladım sesim çıksa babam beni döverdi biliyorum o yüzden sessizce ağladım çaresizliğime kimsesizliğime ve en çokta annesizliğime.

Aynadaki yansımama baktım çok güzel görünüyordum ve de sakin bir deniz gibi ama içimde fırtına vardı çok fazla korkuyordum misafirler gelmek üzereydi aşağıdan gelen araba sesleriyle kalbim korkudan deli gibi atmaya başladı bir süre sonra kapı çaldı Asiye hanım içeri geldi ve aşağı inmem gerektiğini söyledi korkarak küçük adımlarla aşağı indim o kadar kalabalıktı ki salonu nerdeyse doldurmuşlardı hızlı hızlı mutfağa girdim kahveleri yaptım iki tepsi olduğu için Asiye hanım arkamdan geldi ben yavaş yavaş kahveleri dağıtırken o kadınla göz göze geldim kınadaki kadındı bu demek o istemişti beni oğluna peki oğlu kimdi burda o kadar çok insan vardı ki korkumdan kafamı kaldırıp bakamadım sonra en son birinin önünde durdum kahveyi aldı kafamı kaldırmadım ama elleri kocamandı iki elim kadardı korkmuştum ondan yoksa o muydu?
ona da kahveyi verip hemen mutfağa gittim ve babamın sesi geldi
"Verdim gitti Asım Ağa hayırlı uğurlu olsun"
Ne kadar da rahat söylemişti bu güne kadar hep içimde bir yerlerde babamın, Kasım abimin beni sevdiğini söylemiştim kendime bu öfkeleri annemin özleminden diye teskin ederdim kırılan kalbimi, hep onların yerine koydum kendimi, onları anlamaya çalışırdım ama bugün anladım ki ne babam ne Kasım abim beni hiç sevmemişti ben hep kendi kendimi kandırmıştım, ah anne annem sen olsaydın olmazdı bunlar sen olsaydın vermezdin kızını dururdun kızın için herkesin önünde en çok bugün hissettim ben kimsesizliğimi.

Olmuştu işte hiç tanımadığım görmediğim bir adamla evlenicektim babam beni çağırınca içeri girdim Hakan abimin yönlendirmesiyle bir adamın yanına götürdü beni benden çok uzundu iri ve büyüktü önünde çocuk gibi kalmıştım söz tepsisi gelince getiren kıza baktım çok güzel ve sevecen bir kızdı simsiyah saçları hafif esmer bir teni vardı siyah sözleri ve uzun boyuyla dikkat çekiyordu, tepsi gelince ikimizde ellerimizi uzattık elleri kocamandı ister istemez bana vurduğunu hayal ettim direk ölürdüm herhalde ellilerinde bir adam önümüzde durdu yanılmıyorsam bu onun babası yani Asım ağaydı sert çehreli bir yüzü vardı yüzükleri parmaklarımıza taktı ve dualar ederek kesti sonra sırayla el öpme başladık sıra sıra herkesin elini öptüm en son sıra babama gelince durdum babam hiç izin vermezdi elini öpmeme tam hüzünle geri çekilecektim ki elini önüme uzatmasıyla çok şaşırdım ama biliyordum bunu misafirler var diye yaptığını yinede istemsizce mutlu olmuştum.

Ardından çok uzatmamak adına nişan tarihi bir hafta sonraya alındı düğün ise iki hafta sonraya bu kadar çabuk olmasına şaşırmıştım ama söz hakkım yoktu tabi misafirler gittikten sonra oyalanmadan odama girdim müstakbel kocamı hiç göremedim cesaret edip de yüzüne bakamadım ya bana karşı çok sert olursa beni her gün döverse ne yapardım o koca adamın elinde bir günde ölürdüm Allah'ım sen yardımcım ol

Allah'a tevekkül etmekten başka çarem yoktu sessizce yatağıma girip bütün gün tuttuğum gözyaşlarımı serbest bıraktım yüzümü gökyüzüne çevirip benim gibi ağlayan gökyüzüne çevirip ağladım sanki annem beni duyacakmış gibi
"Anne annem beni neden bıraktın anne sen olsaydın bunların hiçbiri olmazdı sen olsaydın belki abim ve babam beni severdi kimseye zorla vermezdi dövmezdi dövemezdi kimse beni anne ANNEMM"
    
                     #####

Tam üç hafta geçmişti yarın düğünüm vardı bu zaman zarfında düğün alışverişine falan çıkılmıştı hazırlıklar  yapılmıştı sağolsun Ayşe teyze ve Helin beni hiç yalnız bırakmamıştı.

Bense sessiz sessiz olanları izlemiştim sadece, evleneceğim adamın adı Adar'dı  kayınvalidem Hikmet Hanım ve Adar'ın kız kardeşi Hatice olduğunu öğrenmiştim bunları da yine kız kardeşi Haticeden öğrenmiştim o anlatmıştı bana abisinin çok sert ve katı olduğunu ve nerdeyse hiç gülmediğini söyledi bunları duyduktan sonra içimde yanan umudun zayıf ve titrek alevi de sönmüştü.
Hikmet Hanım üvey anneleriydi pek sevecen bir insan değilmiş onun bir oğlu vardı Hatice ve Adar Asım Ağa'nın ölen karısından olma çocuklarıymış Ali ise Hikmet Hanım'ın tek çocuğuydu
Hatice çok iyi ve çok sevecen bir kızdı ve benimle bu zaman zarfında çok ilgilenmişti en azından gidiceğim yerde böyle iyi bir arkadaşımın olacağını bilmek beni biraz bile olsa rahatlatmıştı kapımın çalınması ile gir demiştim ve içeri beni dünyalar kadar mutlu eden biri girdi Helin girdi canım dostum sımsıkı sarıldım ona arkasından Hatice girmişti odaya tebessümle izliyordu bizi
"Helin" diyerek içli içli ağlamaya başladım
"Canım kardeşim ağlama canım üzme kendini her şey güzel olacak her kıştan sonra bir bahar vardır her geceden sonra bir gündüz vardır inan bana her şey iyi olacak ben hep yanında olucam unutma"
sadece kafamı salladım konuşursam ağlardım her şeyin iyi olucağına inanmak istiyordum
Heline inanmak istiyordum çünkü ben gerçekten çok yorgundum biraz da olsun mutlu olmak istiyordum.

Bu zaman zarfında Adarla bir kez olsun konuşmamıştık acaba nasıl bir insandı bana karşı nasıl davranacaktı hiç bilmiyordum içimde hep bir umut olmuştu ama Hatice'nin anlattıklarından sonra o umutta gitmişti,
Kına yakılmış türküler söylenmiş kızlar oynamıştı kınayı en yakın bildiğim Helinin annesi Ayşe teyze sürmüştü bir annem yoktu ama Hatice Teyze annemin arkadaşıydı bu yüzden beni de hep kızı gibi sevmişti gecenin sonuna doğru herkes yavaş yavaş dağılmaya başladı ben ise yorgunluktan ölüyordum alışık değildim bu kadar insanın içinde olup ilgi odağı olmaya bütün gece kendimi kasmıştım üstümü çıkarıp zorla bir duş aldım tam yatmak için yatağa girmiştim ki kapım çalındı"gir" dedikten sonra içeri Hakan abim girdi yavaşça geldi yatağımın kenarında oturdu bu zaman zarfında oda benim gibi çökmüştü, bana hüzün ve utançla bakıyordu elimi tuttu ve
"Anam sana gebeyken çok mutluydu yüzünden gülücük hiç eksik olmazdı seninle konuşur ve sana seni ne kadar sevdiğini anlatırdı zaman ilerledikçe annem daha da zorlanmaya başladı ve bir gün onu yerde baygın bulduk hastaneye yatırdık doğum yaklaşmıştı annem beni yanına çağırdı ve bana seni korumam için ona söz vermemi söyledi ve seni her zaman çok sevmemi bunu hayatım boyunca yapmaya çalıştım ama bugün elimden bir şey gelmiyor bacım affet beni anama verdiğim sözü tutamadım seni koruyamadım affet bacım"
İlk defa abimi ağlarken görüyordum onun hiçbir suçu yoktu ki o şimdiye kadar beni sürekli korudu beni her zaman sevdi o benim bu hayatta sahip olduğum en değerli şeydi
"Ne affı abim affedecek bir şey yoktur senin elinden geleni ettiğini bilirim sana hiç dargın ve kızgın değilim seni seviyorum abim ben bu evde sadece senden sevgi gördüm senin sayende okuma yazma öğrendim senin sayende az da olsa bu evde yüzüm güldü beni bir çok kez Kasım'dan ve babamdan korudun sende olmasaydın ne ederdim hiç bilmem iyiki varsın abim"
"Eğer sana kötü bir şey ederse bacım vurmaya kalkarsa bana haber et ne olursa olsun seni yanıma alır korurum unutma emi"
"Unutmam abim"
Diyip bende ağlayarak ona sarıldım benim abim iyiki vardı bu hayattaki en büyük servetim oydu beni seven tek insan gelecekte ne olacak bilmiyordum ve çok korkuyordum ama her şeye rağmen sığınacağım bir limanım olduğunu biliyordum canım abim varlığına bin şükür.



Umarım güzel bir bölüm olmuştur
Hatam varsa affola :)
Lütfen oy vermeyi unutmayın

BİR GÜNEŞ MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin