Yorucu bir hafta oluyordu dersler ödevler derken kendine vakit ayıramadı. Biraz arkeoloji ruhuna iyi gelecekti. Babası çalışma odasındaydı yine. Bir an duraksadı ayaklarının onu babasının yanına sürüklediğinin kapıyı tıklattığında farkına vardı. Çok özlemişti onunla vakit geçirmeyi annesinden sonra her ikisi de sessiz bir anlaşma imzalanmış gibi kendi köşelerine çekilmişlerdi bu akşam bunu değiştirmeye eskiye bir adım yaklaşmaya kararlıydı.
— Baba gelebilir miyim ?
—Tabiki güzelim gel
— Babacığım Agat'ın kurabiyeleri ile sıcak çikolataya ne dersin eğer işin yoksa yarım saat sonra şömine önünde birlikte oturabilir miyiz ? Seninle zaman geçirmeyi çok özledim...
Gözlüklerini aşağı indirdi Hector uzunca bir vakit sonra bu teklifi duymak çok iyi hissettirmişti baba kız birbirine tutunmalıydı. Ayağa kalktı kızına sarıldı saçlarını kokladı çok sevdiği Helena'sı gibi kokuyordu küçük bir öpücük kondurdu saçlarının başladığı yere derin bir nefes aldı.
— Özür dilerim kızım seni yalnız bırakıp işlerin yoğunluğunda kaybolduğum için. Sen gelmesen bu akşam ben senin yanına gelecektim . Daha iyi bir fikir olamaz benim amortentiam. Sıcak çikolataları birlikte yapmaya ne dersin sen küçükken yaptığımız gibi hem o pembe marshmellowlardan da ekleriz.
Sıcaklığını hissetmeyi özlediği babasına daha çok sarıldı Xana.
— İşte buna asla amaa asla hayır demem yarım saat sonra mutfakta seni bekliyor olacağım.
Öpücük kondurdu babasının yanağına.. Koşar adım çıktı hemen mor bornozunu alıp ılık duşun kollarına kendisini attı. Bir süredir rüya görmüyordu acaba bitti mi aklımın bana oynadığı bir oyun muydu diye düşündü annesinin en sevdiği banyo köpükleriyle son dokunuşlarını yaparken... Hızla duştan çıktı mor eşofman takımlarını giyip saçlarını kuruladı gevşek bir örgü yapıp aşağı indi yarım saati biraz geçmişti babası mutfakta onu bekliyordu.
__ Geciktiğiniz için cezalısınız prenses. Immm o nedenle cezanızın malzemelerini dolaptan çıkarmalısınız
İçten gülümsemesi bir ışık gibi yayıldı
__ Cezam nedir tam olarak efendim ? derken o da en içten gülücükle cevap veriyordu babasına çok özlemişti.
__ Babanıza cheesecake yapımında yardım etmek ve tabi Agatha'nın kurabiyelerini tabaklara koymak.
— Emredersiniz majesteleri ilk olarak önlükle başlayalım iyi bir aşçı temiz olmalıdır Agat'ım asla müsaade etmez önlüksüz eldivensiz olmaz.
— Önlük ve eldiven tamam olduğuna göre labne peynirden kremasını ben yaparken sen de bisküvileri ez
_ Emredersiniz efendim deyip babasının yanağına kocaman bir öpücük bıraktı. Bir kaç saat sonra şömine başında sohbet etmeye başlamışlardı. Xana dolaptan cheesecake tabağını alıp servis etti. Orman meyveli olmasına bayılıyordu. Tekrar şöminenin başına döndü. Annesinden, okuldan gelecek planlarından uzun uzun konuştular. Saatin gece yarısına geldiğini fark etmeden bir ara gözleri saatine takılan Hector:
Amortentiam artık yatma vakti sabah önemli bir toplantım var senin de okulda olman gerek
— Babaa biraz daha lütfen..
— Daha güzel bir fikrim var yarın okuldan seni ben alayım birlikte yemek yiyelim şimdi yatmadan biraz daha bakmam gereken önemli dosyalar var.
Hiç istemese de babasını öptükten sonra odasına doğru yürümeye başladı. Aylar sonra yüzü gülüyordu. Yatağını açıp uzandı gece lambasını yaktı. Biraz dergi karıştırmak iyi gelecekti. Kendini uykunun kollarına bıraktı. Penceresi açıldı parmağındaki kanatlı yüksüğü karanlıkta parlıyordu. Ne olduğunu anlamadan kendisini burada onun odasında bulmuştu. Gerilen sinirleri ancak onun kokusunu aldığında rahatlıyor, teninden yayılan sıcaklığı hissettiğinde huzuru yudumluyordu. Uyurken bir meleği andırıyordu bu küçük kız. Onu uyandırmamalıydı yavasca saçında dolandırdı parmaklarını.. Derin bir uykunun kollarındaydı. Bugün yüzü gergin değildi belli ki mutluydu. Lilith'in karanlık kolları henüz onu sarmamıştı. Kendine açıklayamasa da onu korumaktan öte gizli bir çekim vardı. Ruhunu kanatlandıran, siyah kuzguni renk kanatlar bir sisin dağılmasıyla kayboldu. Kanadındaki acıyı hissetti. Ne zaman iyileşecekti ne zaman bu lanet kalkacaktı bilmiyordu. Sessizce pencereyi kapattı. Keşke gözleri açık olsa onunla konuşabilse bu işkence sona erseydi daha vakit vardı daha aşılması gereken çok engel vardı. Sesizce kokladı bu alışmaya çalıştığı kızı.. Yüzyıllar sonra birine karşı bu çekimi duymak tuhaf hissettiriyordu. Siyah dar yer yer yırtık pantalonunu çıkardı. İçinden gelen dürtüye kapılarak burada uyumaya karar verdi belki de huzurun kollarına teslim olmak istediğinden bir kaç tılsımlı sözle uykusu daha derinleşti kızın battaniyenin üzerinden kollarını ona doğru uzattı kendine çekti. Sarı saçlar yüzüne dolanmıştı, ince uzun yapılı parmaklarıyla hafifçe çekti saçları... Ona dokunmayı arzuladı erkeksi bir dürtü ile içinde kaybolmak onun aurasından yayılan parıltılı renklere karışmak istedi. Eşofmanın üzerindeki fermuarı biraz araladı küçük ama biçimli göğüsler karşısındaydı. Bir tüyü andıran hafiflikle dokundu boynundan göğsüne doğru .. Sonra parmakları yanmışçasına çekildi.. Ama lanet olası erkekliği onu rahat bırakmıyordu. Kalktı yataktan soğuk suyu açtı kendini bıraktı hala anlamlandıramıyordu ne vardı bu kızda... Ama o istemeden kendisine dokunmayacaktı kararlıydı. Kızın bornozu ile kurulandı ve yatağa döndü sabaha karşı onun kokusuna bulanmış olarak gözlerini kapattı ve onu yine kollarına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEĞİN SESİ- Xana'nın dönüşümü
General FictionTiz sesi yine yankılandı. Kırmızı ojeleri parlayan bu kadın kimdi kendisinden ne istiyordu? Ya o kadife ses "biz biriz" derken neyi kastediyor, ne anlatmaya çalışıyor? Xana'nın başı dertte acaba kiminle ?