Yakın bir orman gezintisinden dönen Ava çok yorgundu. Çeşitli bitkilerin özünden yaptığı merhem ve ilaçlarla ruhunun arındığına inanırdı. Şifacı olmak da bunu gerektirmez miydi zaten. Elindeki hasır sepeti verandaya bıraktı. Masadaki sürahiden biraz su doldurdu bardağına yudumlarken yaklaşmakta olanı düşünmeye başladı. Bir şeyler yapmalı biricik torununa yardım etmeliydi. Daha önce denemediği çok güçlü bir iksir hazırlamalıydı Xana'sı için. Belki bu sayede eski gücü yerinde olmadığından bu savaşta torununu yalnız bırakmamış olurdu. Farkında olmadığı tek şey vardı gökyüzünden izlendiği... Tanrılar tanrısı bu kadının azmine ve bilgeliğine hayrandı. Onca zorluğa katlanmış bu güçlü şifacının yolculuğunun henüz tamamlanmadığını biliyordu.
—Göz kapakları ağırlaş diye fısıladı.
Yaşlı kadın ahşap kanepesine uzanır uzanmaz uyuyakaldı. Doğrudan kontrol etmektense insanların kaderlerinin bir parçasını kendilerinin çizmesi gerektiğine inanan Zeus , bu yöntemi yüzyıllardır kullanıyor bu sayede insanları çabalamaya davet ediyordu. Ava ile konuşmak için de yine aynı yöntemi seçmişti...
Rüyasında o çok sevdiği kızının mezarında olduğunu gören yaşlı kadının yanaklarından süzülen bir damla mezardaki çiçeğe damladı.
- Uyan Ava ... Uyan vakit uyuma vakti değil
diye en emredici aynı zamanda en yumuşak sesini kullandı Zeus. Afallamıştı Ava bu sesi daha önce hiç duymasada bu ton ona itaat etmesi gerektiğini fısıldıyordu.
- Sen de kimsin ve kızımın mezarında ne arıyorsun ? Neredeysen seni göremiyorum!
— Benim kim olduğumu biliyorsun ama şu an bununla vakit kaybedemeyiz. Karanlık çoktan harekete geçti. Geç olmadan sana söylemem gereken şeyler var . Her zaman kullandığın yolun sonunda mor ve beyaz renkli iki çiçek göreceksin bunları hazırlayacağın iksirde kullan vee bir de dolabında şişelerin arkasında küçük bir şişe bulacaksın dibinde kalan yalnızca 3 damla kan var. Bu 3 damla benim atım insanların unicorn diye isimlendirdiklerine ait.Ve biliyorsun ki bulunması çok zor ve bir o kadar da kıymetli bu 3 damlayı iksiri hazırlarken en başta çiçeklerin özünü ekledikten sonra ve iksiri bitirdiğinde kapağı kapatmadan önce kullanmalısın ki Xana'ya ihtiyacı olanı verebilsin.
— Tanrılar aşkına aklımımı oynatıyorum ben!
—Vakit yok Ava harekete geç zaman daralıyor. Hadi uyan!
Zeus buyurunca açıldı gözleri yaşlı kadının ne olduğunu anlamadı ama içinden bir ses tekrar ormana dönmesi gerektiğine inandığından hızla sepeti yeniden alıp yola koyuldu. Tam da yolun sonunda beyaz ve mor iki çiçek buldu. Çiçeğe uzanacakken yine o tiz sesli kahkaha duyuldu.
Lilith Ava'yı sıkıştırabileceğine inanmıştı. Biraz eğlenmek için tam çiçeğe uzandığı an elinin kıpırdamadığını üstelik ağrının tüm parmaklarına yayıldığını hissetti.
— Seni yaşlı bunaaaak ne yaptığını sanıyorsun!
— Sana benim yoluma çıkma demiştim Lilith. Şimdi sana daha beterini yapmadan çekil önümden. Aslında bu kadının karanlığı onu ürkütse de onu her gördüğünden kızı ve tek aşkı kocasını hatırlayınca bu acı onu besliyor sanki gücüne güç katıyordu.
— Asla vazgeçmeyeceksin değil mi ?? Asla bir kenarda oturup sonunu bildiğin o savaşın nasıl olacağını seyretmeyeceksin , o zavallı giçsüz kızın benimle olan savaşında kaybeden taraf olduğunu görmeye dayanamayacaksın sana bir kez daha hatırlatmak için geldim aaaahh!
— Sen daha kendini bunak dediğin benden koruyamazken torunuma asla zarar veremeyeceksin.
Çiçeği kopardığı gibi sepetine koydu.
Vee eğer benim yoluma bir daha çıkarsan o kolunu kopartırım.
Rüzgar hızıyla uzaklaşmaya başlarken karanlık da esas planını ortaya koymak için yola çıktı. Poseidon'la ilgili büyük bir planı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEĞİN SESİ- Xana'nın dönüşümü
Ficção GeralTiz sesi yine yankılandı. Kırmızı ojeleri parlayan bu kadın kimdi kendisinden ne istiyordu? Ya o kadife ses "biz biriz" derken neyi kastediyor, ne anlatmaya çalışıyor? Xana'nın başı dertte acaba kiminle ?