Kızlarla yemeğe çıkma fikri de nereden gelmişti. Birden ağzından çıkıveren sözcük damağında zehir gibi bir tat bıraktı. Hem zehir hem panzehir gibi bu kıza yakın olmak diye düşündü. Yemek için hazırlanmaya koyuldu. Babasının kolyesini boynuna geçirdi. Bu gece olacaklardan habersiz... Saçlarını şöyle eli ile dağıtıp bitki özlerinden oluşan kendi yaptığı çarpıcı parfümü sıktı. Siyah gömleği giyip dört düğmesini birden açtı ve gömleğin kollarını dirseğine kadar kıvırdı. Altına yırtık beyaz pantalonu geçirirken yine aynı sızıyı hissetti kasıklarında bu kızı arzuluyordu nedensizce belkide. Kanatlı siyah yüzüğü ve siyah beyaz spor ayakkabıları da geçirdiğinde ayağına hazırdı. Ona yakın olmak için içini alevlendiren her an daha da yakan bir kor vardı kalbine saplanan. Belki bu gece onu dinleyebilirdi. Ondan öğrenebilirdi kim olduğunu. Siyah büyük ekranlı saatini de taktığında artık hazırdı. Kapıdan yavaşça çıktı. Kızların odasına dogru yöneldi. Kapıyı nazikçe tıklatıp beklemeye koyuldu. Kapıyı açtığında karşısındaydi duru güzelliği ile yine o tanıyamadığı duyguyu hissetti. Giydiği siyah derin bacak ve sirt dekoltesi olan elbisesiyle nefes kesici görünüyordu. Boynundaki ametist kolye elbisesini tamamlıyor giydigi topuklu sandaleti ile adeta uyum içinde parlıyordu. Yanındaki kızı görmedi bile. Sesinin en naif tonu ile :
-İyi akşamlar hanımlar gecemi aydınlatan en parlak yıldızlar gibi olmuşsunuz.
--Sen de siyahın en derini gibisin ama göz kamaştırıcı dedi Mel.
O kızı duymuyor. Adeta Xana'ya doğru çekiliyordu. Nezakatini ve centilmenliğini koruyarak ikisinin de koluna girmesi için elini onlara doğru uzattı. Bu kızı her gördüğünde yapmak istemediklerini yapıyordu. Ona karşı kaba olamıyor kaledeki o aptal kıza yaklaştığı gibi yaklaşamıyordu. Xana'nın kızı dürttüğünü gördü. Bu neydi şimdi? Nasıl muhabbeti ilerleteceğini bilmiyordu.
-Böcek problemi son buldu degil mi?
diye sordu en sıradan ama muhabbet açmaya çalışan sesi ile.
Xana: Evet Ándrè çok teşekkür ederiz Mel abarttı
Mel: Hiç de abartmadım görmedin mi o pis gözleriyle kocaman şeyi iyyy
Xana: Yaa Mel gerçekten yeter. Bak keyfimizi kaçırma iki gün sonra dönüyoruz zaten. Yemeğe odaklan lütfen.
Ándrè : Burada dunya uzerinde yiyebileceğiniz en lezzetli yemekleri hazirlayan bir yer var ve tabi benim dokunuşumla tadı taçlanacak. Siz masaya geçtiğinizde dokunuşumu yapmak üzere ayrılacağım.
Restauranta girdiler. Sakin bir ortam esen ılık rüzgar, denizden gelen tatlı su sesi ve ortamın sade ve şık ambiansı acıktırmıştı kızları. Yanlarından ayrıldı bu gece onu sarhoş etmeli ve sakladığı ne varsa ögrenmeliydi. Daha önceden yaptığı ufak araştırma ve şef ile yaptığı konuşma işe yaramış ve şef son dokunuşu ona bırakmıştı. Her şey tamamdı ve servise başlanılması için kızların yanına doğru yöneldi. Hareretli bir şekilde ne konuşuyorlardı ki?
-Birazdan servise başlayacaklar mekanı beğendiniz mi ?
Mel: Çok huzur verici bir yer çok teşekkürler derken yüzü düştü. Ne olduğunu anlayamadı Ândré. Xana telaşla ne olduğunu sordu. Anlamıştı Mel'in skntılı periodunun az önce başladığını. İştahı kaçmış gibi bi hali vardı.
Mel: Biraz rahatsızlandım lütfen devam edin ilaç alıp dinlenirsem geçecektir.
Xana: seninle gelmemi ister misin Mel'im geçen seferki gibi olmasın.
Mel: lutfen devam edin hem Ándrè o kadar hazırlık yaptı. Kötü olursam seni ararım.
Tanrı sesini duymuştu sanki bu kızla başbaşa kalması için bir işaretti. O kadar derine dalmıştı ki sonra ne konuştular kız ne ara gitti farkına varmadı. Xana'nın o naif ses tonu ile kendine geldi.
Xana: iyi misin dedi telaşlı çıkan sesi ile.
Sesinin en yumuşak tonu ile cevap verdi. O sırada şef garson masanın yanında belirdi ve tabaklarını masaya yavaşça bıraktı. Hafif bir baş ağrısı hissetti yine ama anlam veremedi. Yemek tam da umduğu gibi geçmişti ve kız hafif sarhoştu saatlerin ne ara akıp gittiğini anlamadı. Elini beline dolarken çıktılar restaurantdan. Odanın kapısı açtı. Kucağına aldı kızı ve yavaşça yatağa bıraktı. Yine aynı koku vardı yine baştan çıkaran o koku. Yanına sokuldu. Anlat dedi anlat küçük kız...
Gözlerinde kaybolduğunu hissetti genc kızın yine.
Annem dedi ben cok küçükken ölmüş ve büyükannem bana on sekizinci yaş günümü beklememi söylüyor. Bu gece on sekiz oluyorum. Annem...
Lanet olsun devamı gelmeden uyuyakalmıştı. Elini duvara vurdu. Neden onunla oynuyordu tanrılar. Bilmesi gereken gizem ne zaman açılacaktı. Şafak sökerken yanına uzandı yine. Uykuya daldığında istediği ona Ra tarafından sunulacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEĞİN SESİ- Xana'nın dönüşümü
General FictionTiz sesi yine yankılandı. Kırmızı ojeleri parlayan bu kadın kimdi kendisinden ne istiyordu? Ya o kadife ses "biz biriz" derken neyi kastediyor, ne anlatmaya çalışıyor? Xana'nın başı dertte acaba kiminle ?