Sahaf

25 8 5
                                        

Güneş tüm ışığıyla günümü aydınlatıyordu.Hemen kalktım odamı topladım,yani kısacası rutin işlerimi yaptım.Kahvaltı yaptıktan sonra cesur ile vakit geçirdim.Toprak,Mine ve Hazal ile olduğum anlar dışında her şey çok rutin ve sıkıcı ilerliyordu.Anneme "ne yapsam sence bugün?"dedim.
"Bilmem sen bilirsin meleğim,canın ne istiyorsa onu yap."
"Buldum."
"Ne buldun?"
"Anne bugün sahaf'ta çalışsam olur mu?Uzun zamandır o güzel kitapların kokusunu alamıyorum."
"Neden olmasın.İş çıkışı seni alırım eve beraber geliriz ne dersin?"
"Bana uyar."
"O zaman kahvaltını yap ve o güzel kitaplara kavuş."dedi.

Kahvaltımı yaptım,hazırlandım ve Cesur ile anneme veda ettim,babam çoktan işe gitmişti.

Güneş tüm sıcaklığıyla içimi ısıtıyordu.Bulutlar pamuk şeker gibiydi.Ağaçlar hiç olmadığı kadar yeşildi.Otobüse bindim ve sürekli gittiğim o kitap dükkanına gittim.İçeri girdim.İçerisi yine mükemmel derecede kitap kokuyordu.Oranın sahibi artık beni tanıyordu diyebilirim.Yaşlı biriydi.Beni hep torunu gibi görür,severdi.

Ona dede dememi istiyordu ve ona her dede dediğimde gözleri kocaman oluyordu.İçeri bakındım ama yoktu.
"Dede?"
Birkaç dakika daha bekledim.
"Dede?"
"Efendim duru kızım, duymamışım seni özür dilerim.Çok beklemedin değil mi?"dedi.
"Önemli değil dedeciğim.Bugün sana yardım etmeye geldim."
"Ah ne iyi ettin güzel kızım,bende seni çok özlemiştim.O güzel yüzünü görmüş olurum hem."

Çantamı içeri bıraktım.Dedem de içeri gitti.Kitapları temizlemekten başlayabilirdim.Elime bir bez parçası aldım önce kitapları raftan çıkardım ve masaya koydum.tek tek silip ayrı bir yere koydum.Havalanmaları gerekti.
Daha sonra bir müşteri geldi,dedem onunla ilgileniyordu.Bende merdivene çıkıp kitaplığın üst raflarını siliyordum.Tam en ucunu siliyordum ki beceriksizliğim tutmuştu. Ayağım kaydı.Tam işte şimdi bittim deyip yere düşeceğimi düşünüyordum.Kalbim küt küt atıyordu ki birisi beni yere düşmeden tuttu. "İyi misiniz?"dedi.
"İyiyim,teşekkür ederim."
Sesi çok tanıdık geliyordu.Kafamı kaldırıp baktığımda dönüp kalmıştım.

"Toprak?"
"Duru?"
"Senin ne işin var burada?"
"Mine buradan geçeceğimi öğrendi,kitap almam için yolladı."dedi.Kesin burada olduğumu annemden öğrenmişti ve toprağı bilerek buraya yollamıştı.Derken arkadan gülme sesleri geldi.
"Mine?!"
"Efendim."dedi tatlı ve bir o kadar hain sesiyle.
"Nereden öğrendin burada olduğumu?"
"Öğrenmedim ki denk geldi."
"Mine!"
"Kuşlar söyledi."
Toprak hiçbir şey anlamamış bizi izliyordu.Daha fazla konuyu uzatmanın bir anlamı yoktu.Dedem elinde tepsi dolusu çay ile yanımıza geldi.Onu toprak ve Mine ile tanıştırdım. "Mine'yi zaten tanıyorum." Dedi.
"Bizde sana yardım edebilir miyiz?"dedi toprak.
"Sizin işiniz yok mu?"
"Benim işim yok.Mine'nin varsa bilemem."
"Benimde yok."dedi Mine. Hemen ellerine bir bez alıp yardım etmeye başladılar.Kitapları yukarıdan almaya çalışıyordum fakat toprak beni durdurdu.Kendi çıktı ve aşağı elime verdi kitapları.Eline aldığı rastgele bir kitaptan rasgele bir sayfa açtı ve okumaya başladı...

"Seni bende, beni sende arıyorlar,
Beni senden, seni benden tanıyorlar,
Bir birim gibiyiz tümünün gözünde,
Yarımlarımızı bütün sayıyorlar.(Özdemir Asaf)"

Bende elime kitap aldım ve rasgele seçtiğim sayfaki sözü okudum.

"Seni,kitap koklar gibi seviyorum,buna eminim.Çünkü ben, çok sahaflar gezdim seni bulabilmek için..." -La Edri

"Biraz daha okuyalım mı?"dedi toprak.
"Olur ama daha çok işimiz var hızlı yapmamız lazım."dedim.
"Tamam son 1 kere daha yapalım."dedi küçük çocuklar gibi.
"Tamam.Sen başla."

"Okumayı bilirsen, her insanın bir kitap olduğunu göreceksin."-Konfüçyüs

Sıra bendeydi.Elimle bir sayfadan okuyormuş gibi yapıp ona kendim bir söz söyledim fakat o kitaptan olduğumu sandı.
"Gözlerinizin koyuluğu karadeliği anımsatıyor bayım, aşık olsam boğulur muyum?" Dedim. Durakladı...Ve yüzü kızarmadan hemen kitap raflarına döndü.Hızlıca kitapları aşağı indirmeye devam etti.Mine ise dedem ile sohbet ediyordu...
***
Saat epeyce geç olmuştu.Toprak ile Mine çoktan evlerine gitmişti.Annemi aradığımda yolda olduğunu söyledi.Dedem ile sohbet etmeye başladım.
"Eee dedeciğim sen nasılsın?Hiç konuşamadık."
"İyiyim duru kızım,teşekkür ederim.Sen nasılsın?"
"Bende iyiyim."
"Bugün ki çocuk."dedi.
"Ne olmuş bugün ki çocuğa dedeciğim?"dedim.
"Çok Zeki,saygılı bir çocuk."
"Evet herkes öyle söylüyor"
"Sana çok içten bakıyor."
"Nasıl yani?"
"Sana bakarken gözleri kocaman oluyor.Sanki bu dünyadan ayrılıp başka bir dünya'ya gidiyor."
"Hmm"dedim.
"Sen?"
"Ben ne dedeciğim?"
"Sende öyle bakıyorsun.Hatta onun gözlerinde kayboluyorsun ama ikinizde birbirinize bunu açıklayamıyorsunuz.Özellikle de kendinize."
"Öyle bir şey yok dedeciğim."
"Görünen köy klavuz istemez duru kızım.Ne kadar kaçarsan kaç İnsan en çok kaçtığı şeyden asla kurtulamıyor."
"Anne." Dedim.Çok şükür ki annem gelmişti.Konu daha fazla uzamadan kaçacaktım.
Annem dedeme selam verdi ve beni aldı.
Dedeme veda ettim.Başta dediğim gibi o benim dedem değil ama ona dede dememi çok seviyor.
Arabaya bindiğimizde annem "Duru bir şey unutmadım mı?"dedi.
"Hayır."
"Emin misin?"
"Eminim."
"Yarın günlerden ne duru?"
"15 Ağus- ah olamaz."
"Aferin sonunda anladın."
"Anne ben hiçbir şey almadım ne yapacağız?"
"Bu saatte açık bir yer bulamayız duru,evde kendin bir şeyler yapmaya ne dersin?"
"Bilmiyorum,deneyeceğim."

Eve geldiğimizde kendimi odama attım.Mine'ye hediye ne yapacaktım ki?...
Düşündüm...Ama aklıma hiçbir şey gelmedi...Acaba ne yapsam mutlu olurdu.Mecbur yine aynı hediyeyi yapacaktım.Resim kağıdımı çıkardım ve biraz karalamaya başladım.Bir yüz çizdim.Gözler ekledim... derken bitmişti.Mine'nin siyah beyaz çizimini yapmıştım.Ayrıca bir hediye daha yapmak istedim.Elime bir kavanoz aldım.İçine bir sürü küçük not yazdım. Bir sürü güzel söz... Daha sonra Cesur'a baktım tabiki annem çoktan bakmıştı ona.Odama geri döndüm Yıldıztakımıma iyi geceler diledim ve uykuya daldım...

Kaybolan anılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin