-10-

695 75 143
                                    

Couldn't win, fighting, bleeding, losing, and now I'm sick of itIf I can't have it I fuckin' keep it low

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Couldn't win, fighting, bleeding, losing, and now I'm sick of it
If I can't have it I fuckin' keep it low.

°°○°○°●°●●°●°°●°●●°○°○°
♤♤♤

Evdeydik.

Yeonjun bugün taburcu  olmuştu ve şimdi daha iyiydi.

Cebinden bulduğum uyuşturucu paketinden sonra hiç iyi değildim ve artık onunla ciddi anlamda konuşmam lazımdı. Bu böyle devam edemezdi.

Hiç konuşmuyorduk,oda her şeyin farkındaydı.
Artık ondan korkuyordum ve asla güvenmiyordum.

Onu seviyor olmam ona hak verdiyim anlamına asla gelmiyordu. Bu saatten sonrada ona güvenemezdim,çünkü sustuğuna göre gerçekten anlatacak bir şey yoktu ve ben sadece masum olmasını dilemiştim.

Her gece ağlıyordum.
Acaba bu sefer ne ile karşılaşacağımı düşünüp duruyordum.Zaten bunu bin kere söylemiştim.

Yarasındaki bandajı yenilemek için gerekli malzemeleri aldım.

Kafamdaki konuşmayı planlamış sayılırdım.
Derin nefes aldım ve oturma odasına girmeden önce duraksadım, telefonuyla uğraştığını gördüm.

Kaşlarımı çattım.Hızlı bir şekilde bir şeyler yazıyordu,elleri titriyordu.Bir dakika..gözleri mi dolmuştu?

"Yeonjun?Ne oldu? İyi misin?"
Dedim içeri girerek.


Başını kaldırıp beni gördüğünde ise telefonunu kapatmış ve cebine sıkıştırmıştı.

"Ha? Evet, evet,neden sordun?"

Bir şey demedim.Sabırla birazdan yapacağım kouşmayı bekledim.

Aslında dün o uyuyurken telefonunu sonunda elime alma şansım olmuştu ama şifresini değiştirdiğini fark etmiştim.

Eski şifresi benim doğum tarihimdi.

Daha fazla bunları düşünmedim ve yanına oturup elimdeki kutuyu açarak konuşmaya başladım.

"Tişörtünü çıkar."

Bir şey demedi ve tek hamlede tişörtünü çıkardı.

Yarasının üzerindeki bandajı çıkardığımda gördüğüm manzara ile yüzümü buruşturdum.

Canı yanıyor olmalıydı çünkü yarası çok kötüydü.Sayamadığım kadar çok dikiş atılmıştı.

Eldiven takıp krem şeklinde olan ilacı elime sıkıp yarasına sürmeye başladığımda acı çektiğini anlayabiliyordum.

Bıçaklandığı günü hatırladığımda ise birden bire ürpermiştim..ve yaşadığımız başka şeyler..
Birde uyuşturucu...

İşimi bitirdiğimde eldivenlerimi çıkardım ve kutuyu bir kenara bıraktım. artık zamanı geldiğini düşünüyordum.

Yarasını sardıktan sonra o tişörtünü giyindi, ben ise konuşmak için ağzımı açtım.

"Yeonjun."
Adını söylerken sesim çok soğuk çıkmıştı.

"Efendim?"

Gözlerimi devirdim.
"Bana adam gibi neler olduğunu anlatacakmısın?"

Kaşlarını çattı.
"Buda nereden çıktı?Neyden bahs ediyorsun?"

Alaycı bir sırıtış oluştu yüzümde.
"Ciddi olamazsın değil mi?
Az önce telefona nasıl baktığınıda gördüm.Kör değilim ben.
Onca yaşananlardan sonra bunları unutup devam etmekte zorluk çektiğim hayatıma bu şekilde devam etmemi bekleyemezsin!"

"Yoo Jung bunları daha öncede söyl-"

"Hayır Yeonjun!"
Dedim bu sefer ayağa kalkarak.

"Her seferinde böyle söyleyerek beni geçiştiremezsin! Karşında çocuk yok senin! Anlat lütfen neden sakladın?! Neden senden değilde o ucuz insanlardan öğrendim her şeyi?! Söylesene nasıl bulaştın bu insanlara?!"
İçimdekileri sonunda söyleyebilmiştim. Bağırdığım için nefes nefeseydim.Gözlerim dolmuştu.

"Anlatamam yani ne anlatmamı bekliyorsun?!"
Dedi birden.

"Neler olduğunu anlatırsam eğer...bak ben.."
Sözlerini toparlayamıyordu ve sinirle ellerini saçlarına geçirdi.

"Anlatmamakta ısrarcısın ama ben her gün gördüklerimle senden bir adım daha uzaklaşıyor ve korkuyorum! Bana zarar vereceğinden korkuyorum!Çünkü sen benim tanıdığım Yeonjun değilsin!"

Son dediğim cümleyi duyunca bana bakmıştı.
"Ne?"
Diyebilmişti.

"Bana öyle bakma Yeonjun! Bu doğru senden korkuyorum ,çünkü anlatmadıkların şeylerin bir kaçına şahit oldum ve ne kadar karanlık bir hayatının olduğununda farkındayım...Birde hastanede ceketinin cebinden çıkan uyuşturucu paketi ...bu bardağı taşıran son damla oldu!Kötüsün sen!"

Cümlelerimi bitirdiğimde ağlıyordum,yere oturup dizlerimi kendime doğru çektim ve ağlamaya devam ettim.

"İkişkimiz boktan bir halde...bizi ne hale getirdiğine bak! Hatta biz diye bir şey kalmamış! Bıktım anlıyormusun!
Her gün 'acaba daha ne yaşayacağım' diyerek gözlerimi açıyorum,sen farkında olmadan ikimizide karanlık dünyana sürükledin ve ben çok yoruldum..."

Sessizlik oluştu aramızda.
Bir kaç saniyenin ardından konuşmaya başladı.

"Ayrılalım o zaman..."

Kaşlarımı çattım ve başımı kaldırdım.

"Madem karanlık dünyamdam bıktın,korkuyorsun ve bana güvenmiyorsun...o zaman ayrılalım."

--------
Merhaba ybbb
Ay noluyo noluyoo

Fikirlerinizi alayımmm

Oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen♡

Truth Untold || Choi YeonjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin