-Kendini öldürmeye çalışan bir çocuk buldum ben Sehun. Ufacık olmasına rağmen ölmek istiyordu. O daha ufacıktı eğer ben onu bulmasaydım şu an karşında duran bu beden olmazdı!
Pain kollarını iki yana açıp hüzünlü sesiyle söyledi.
-N-Ne?
Sehun vücudunu saran titremeye engel olamadı. Ne hissettiğini nasıl anlatabilirdi ?
-Elindeki bıçağı hatırlamıyor Sehun. Onu kendine saplamak istediğini hatırlamıyor. Onu bırakırsam ... Ya tekrar kendini öldürmeye çalışırsa? Nerden bilebilirsin eline bi bıçak daha almıycağını! Her zaman yanında olamazsın Sehun! Ben her zaman beyninin içindeyim. Belki en ücra köşesinde ama ona zarar gelmesine asla izin vermem!
-N-Ne saçmalıyorsun sen? Gitmemek için yalan söylüyorsun! Ben ! Sana inanmıyorum! Eğer gidersen yok olursun bundan korkuyorsun değil mi?
Pain yüzündeki hüzünlü gülümsemeyi saklamadı. Sehun ona inanmamıştı. Pain Luhanın bir parçasıydı nasıl onun Sehuna karşı bi şeyler hissetmediğini düşünürsünüz?
-Ben yalan söylemem Sehun. Luhan beni yaratırken yalan söylememi yasakladı. Herkesten her şeyi saklayabilirim ama kimseye yalan söyleyemem!
Pain gözlerini kapatıp eski yerine geri döndü. Luhanın zihninin en kuytu ve ücra köşesine... Kalp kırıklarıyla ve yıllardır alışkın olduğu acıyla beraber...
Luhanın kucağına düşen bedenine sıkıca tutundu Sehun. Eğer Pain olmasaydı Luhanı kaybetmiş olabilirdi. Eğer o olmasaydı... Aman Tanrım! Sehun tek eliyle ağzını kapatıp hıçkırıklarını bastırmaya çalıştı.
Onun küçük sevgilisi onun kalbine sahip olan bu küçük çocuk nasıl olurda kendini öldürmeyi düşünebilmişti.
-Sormak istediklerini sordu mu?
Küçük bi mırıldanma geldi kısa olandan...
-Evet.
Sehun sesini titrek çıkarmamak için elinden geleni yapmıştı. Kulakları hala uğulduyordu.
-Hatırlamıyorum. Ne konuştunuz bilmiyorum.
Sehun cevap vermeden Luhana sarıldı. Küçüğün sesi oldukça yorgun geliyordu kulaklarına...
-Önemli değildi. Ondan kurtulmak için uğraşmamamı söyledi.
-Ondan kurtulmak istemiyorum Sehun. O benim bi parçam onu istemeyen varsa ondan kurtulurum parçamdan değil.
Sehunun acıyan kalbi belki biraz daha acımıştı şimdi.
-Haklısın.
Bazen kaçmak istiyordu Luhan.
Uzaklara bi yere.
Kimsenin onu tanımadığı bi yere.
Böylece kimseyi kıramazdı belki.
Sehunun titrek çıkan sesi onu üzmüştü. Hayatına giren ufacık bir kedi ne çok şeyi değiştirmişti.
Duygularını...
Hissettiklerini...
Ruhunu...
Paini...
-Ama eğer senden kurtulmam gerekseydi 2 kez düşünürdüm Sehun.
Sehun gülümseyerek küçüğü ayağa kaldırdı.
-Çocuklara bakalım. Birbirlerini öldürmelerini istemiyorum.
——————-
Kris elindeki meyve suyunu Kainin üstüne döktü. Tabiki yanlışlıklaydı !
-Neden dikkat etmiyosun lan!
-Üzgünüm Kai.
Kris dudaklarını bükerek sevimlice söyledi.
Tabiki esmerin çıplak tenini görmek falan istemiyordu.
-Ya benim tişörtlerim nerde?
-Uh hepsi kirlenmişti bende kirliye attım. Teşekkür etmene gerek yok!
Kris alayla söylediğinde Kai uflayıp Jonginin kaldığı odaya doğru yönelmişti.
-Ya benim tişörtlerimden giy.
Kai sıkıntıyla üstündeki tişörtten kurtuldu. Vücudundaki yaraların gözükmesini istemiyordu aslında. Eğer Kris onları görürse ondan soğurdu. Kim bu kadar kusurlu bi vücudu sevebilirdiki.
-Versene şunu!
Kris esmerin çıplak tenini izlerken elindeki tişörtü sıkı sıkıya kavramıştı. Nasıl bu kadar yaraya rağmen hala dünya üzerindeki en güzel şey olabiliyordu?
-Yah!
Krisin elleri çıplak bedene dokunurken Kai şok olmuş bi şekilde kendinden uzun adama bakıyordu. Krisin parmakları yavaşca yaraların üzerinde gezdi. Hepsini tek tek öpmek istiyordu. Esmer tende farklı renk tonları bırakmalıydı. O zaman daha da güzelleşirdi Kai.
-N-Ne yapıyorsun! Yah dokunma!
Kris elindeki tişörtü esmerin eline itip hızlıca dokunduğu bedenden uzaklaştı. Tanrım kalbinin bu kadar hızlı çarpması normal miydi? Eğer ona biraz daha dokunsaydı Kai ondan sonsuza kadar nefret edebilirdi!
Kai ise sadece yaralarla kaplı bedenini göstermek istememişti. Krisin pürüssüz bir tene dokunması gerekirdi Kainin ki gibi kabuk bağlamış bir tene değil...
——————————-
-Kyungie!
-Jonginnie!
-Seni seviyorum!
-Bende seni seviyorum!
İki çocuk birbirine sarılırken gülümsüyordu.
Luhan Kyungsoo'yu çok korkutmuştu. Jongine bi şey yapıcak diye çok korkmuştu ama anlamıyordu.
Luhan kimdi?
Pain mi?
Yoksa Luhan mı?
-Luhan'a kızma tamam mı Kyungie... O böyle yapmak istemedi. Asla bana zarar vermez. Pain'in sadece biraz kafası karışıktı.
-Benimde kafam karışık Jonginnie. Anlat bana. Luhan Pain değil mi zaten?
-Hayır öyle değil Kyungie. Bazen üzüldüğünde gülümsersinya hani üzgün olduğunu göstermemek için... Painde öyle... Bir koruma kalkanı diyebiliriz. Luhanı uzun zamandır tanırım. Painide... Biz çok küçükken bile Pain vardı. Bazen sanki Luhan maskelerin altından çıkamıycakmış gibi hissederdim. Biri benim canımı acıttığında o küçük masum çocuk gider onun yerine herkesin canını yakan bi şeytan gelirdi. Başlarda bunun çok havalı olduğunu düşünmüştüm. Bilirsin süper kahraman gibi... Seni sürekli korumak için ortaya çıkan bi süper kahraman... Ama Luhan beni değil kendini koruyordu.
Jongin kendisine cevap vermeyip karşısındaki duvarı inceleyen küçüğün omzuna başını koydu.
-O yüzden Luhandan asla korkma veya ona kızma. Painede öyle. Pain sadece Luhanı korumaya çalışıyor. Bazen onun çok şanslı olduğunu hissediyorum. Benim acılarımı benim yerime çekebilicek bi Painim yok çünkü. Bazen bunun bana verilmiş bi eziyet olduğunu düşünüyorum. Kaiyi öldürmek üzere olduğum için bana verilmiş bi ceza.
-N-Nasıl?
-Biz doğarken ben sanki tek olmak istermişim gibi boyun kordonum onun boğazına dolanmış.
-Jonginnie kendini suçlama. Öyle olmadığını biliyorsun. Kai yanımıza ve yaşıyor!
Jongin sessizce kafasını sallayıp kollarını küçük bedene doladı.
-Acı çekmekten nefret ediyorum.
-Jongin keşke çektiğin acıların hepsini ben çekebilseydim. Olmaz mı öyle?
Hohohoho yeni tanıtımlarımada göz atın lütfen 1 değil 2 değil 3 değil 4 değil tam tamına 5 kavonoz hunhan fici! ajdvasj neyse yorum ister ve iğrenç espirimden sonra kaçarım ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pain.(Tamamlandı)
Fanfiction-Acıyı bilmiyorsun! Acı çekmediğin için ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin! -Hayır asıl sen acı çekebildiğin için ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun!