-Hep sen mi kazanıcaksın?
Kai sinirle bağırdığında Kris kahkaha attı. Kafa topu denen saçma sapan bi oyun bulmuşlardı ve Kris her seferinde kazanıyordu.
-Oynamıyorum! Lanet olası!
-Ya mızıkçılık yapma da öpücüğümü ver!
-Beni rahat bırak!
-Eğer kazansaydın bunu kabul ederdim ama ben kazandım ve öpücüğümü istiyorum.
Kai oflayıp sarışının yanağına doğru eğildi. Kris ise ilk defa herhangi bi muzurluk yapmadan esmer olanın onu öpmesini bekliyordu. Sıcak dudaklar yanağına değdiğinde gülümsemesi daha da büyüdü.
-Oldu mu?
-Hayır!
Kris dudaklarını esmer olanın kalın dudaklarına bastırmadan önce söyledi.
-Ne de- Mmmgh
-İzin ver bana Kai. Tüm kalbim ruhum her şeyim seninle dolmuşken izin ver yanında kalayım. İzin ver senin olmama... Senin kokun olmadan bir daha nefes alabiliceğimi bile zannetmiyorum. Yalvarırım biraz da olsa sev beni... Azıcık da olsa sevsen yeter benim kalbim ikimiz için de sevicek kadar büyük...
Kris eğilerek alnını esmer olanın alnına dayadı. Neden gözleri dolmuştu? Bu sadece Kai'yi Luhandan uzak tutmak için başladığı bi oyun değil miydi? Neden şimdi o yokken ölücekmiş gibi hissediyordu.
Kai gözlerini kapatıp karşısındaki aptal adama kollarını sardı. İkisi içinde sevmesine gerek yoktu Krisin. Kai zaten sevmişti onu...
-Aptal. İkimiz içinde sevmene gerek yok.
-Seni seviyorum. Çok çok çok fazla seviyorum.
Kris kollarını esmer olana dolayıp mutlulukla konuştu.
Tanrı şahidim olsun ki bundan sonra istesen bile seni asla bırakmam Kim Kai.
—————————————
-Pekte birbirlerini öldürüyorlarmış gibi durmuyor.
Luhan öpüşen çifte bakıp gülümsedi. En azından Kai mutlu olabilirdi. Jongin ise o da mutluydu. Şu an Kyungsoo'nun omzunda yatarken nasıl mutsuz olabilir diki?
-Luhan bi şeyler yapmak ister misin? Yani yarın haftasonu ve yani eğer istersen...
-Olur.
Luhan gülümsemeye çalışarak söyledi. Sehun'un karşısında küçük kız çocukları gibi utangaç davranması garip hissettirmişti. Onu korumak istemişti ama biliyorduki asıl korunması gereken kişi kendisiydi.
-Ne yapmak istersin peki? Sinemaya gidebiliriz ya da lunaparka?
-Uh lunaparka gidelim!
Luhan heyecanla söylemişti. Lunaparka hiç gitmemişti ki. Merak ediyordu insanların orda nasıl eğlendiğini bilmek istiyordu. Sehun ise onun bu heyecanlı haline gülümseyerek kafasını salladı. Luhan mutluysa oda mutluydu.
Gittikçe ona bağlanıyorsun Lu.
Kapa çeneni.
Luhan gülümsemeye devam ederken zihninde duyduğu neşeli sese yapmacık bir sinirle karşılık vermişti. Pain biliyordu Luhan mutluydu ve belki de çok yakında ona ihtiyacı kalmıycaktı. En azından gidene kadar Luhan'ı koruyabilirdi.
1 gün sonra akşam
-Luhan! Hazırsan çıkalım?
Luhan saçlarına şekil vermeye çalışıyordu. En son sinirlenip hepsini birbirine karıştırdı ve dışarı çıktı. Kapının önünde Kai ve Jongin gözlerini kısarak ona bakıyordu.
-Ne?
-Nereye gidiyorsunuz?
-Noroyo godoyorsonoz? Size ne be! Kyungsoo ve Kris'in yanına gidin hadi!
Luhan onların ortalarından geçip Sehun'un yanına gitti. Sehun yanına gelen saçları birbirine girmiş olan ufaklığa bakıp gülümsedi.
-Önce şu saçlarını düzeltelim.
Sehunun elleri yumuşak saçları düzeltirken Luhan dikkatini dağıtmak için uğraşıyordu.
Şimdi de utanıyor musun Lulu?
Benimle uğraşmayı kes seni koca götlü!
Bence kıçımız oldukça sexsi eminim Hunnie de böyle düşünüyordur.
Yah! Ona Hunnie deme!
Kıskanç!
Luhan konuşmanın saçmalığıyla gözlerini devirip hala saçlarını düzelten yumuşak ellerin sahibine baktı. Sehun yüzünde güzel gülümsemesiyle onunla ilgileniyordu. Kalbindeki buzların eridiğini hissetti kısa olan... Bu sevimlli ama soğuk görünen adam nasıl olur da onu güneşin altında çığlak kalmış gibi hissettirebilirdi...
-Tamam artık gidebiliriz.
Sehun küçüğün saçlarından elini çektiği zaman Luhan rahatsız hissetti. Rahatsız ve yalnız... Sehun hep ona dokunamaz mıydı? Hep onu sevemez miydi? Ya da onu sever miydi?
——————
-Pekala önce hangisine binmek istersin?
-Hmm hız trenine binmek istiyorum!
Luhan yerinde zıplayarak söylediğinde yaptığı şeyden utanmıştı. Sehun ise onun bu halini kıkırdayarak izliyordu. Luhan değişmişti. Onu değiştirdiğini biliyordu...
Acımasız büyük adam gitmiş yerine ufacık bir çocuk gelmişti.
-Şey ben ilk defa geldiğim için biraz heyecanlanmış olabilirim.
Luhan parmaklarına bakarken söyledi. Bu şekilde davranmak istememişti. Küçük bi çocuk gibi davranıyordu ve Sehun'un bu halinden rahatsız olmasından endişelenmişti.
-Sorun değil Lu. Uzun zamandır gelmiyordum benimde pek bi farkım yok. Hadi gidelim.
Sehun gülümsedikten sonra duraksayıp Luhan'a döndü.
-Elimi tut Luhan. Burası fazla kalabalık ve kaybolmanı istemiyorum.
Sehun uzattığı elin minik avuçla dolmasını bekledi. Bu kalabalık ta bile onu kaybetmezdi ama Luhan'a dokunabilmesi için bahaneye ihtiyacı vardı. Luhan tereddütle büyük elin onu kavramasına izin verdi.
Neden güvende hissediyorum?
Ona aşık oluyorsun Luhan. Çok yakında bana ihtiyacın kalmıycak. Seni korumak için o burda olucak.
İçindeki neşeli ses konuştuğunda Luhan mutlu olabiliceğini düşünmüştü ama o Painle beraber mutlu olmak istiyordu. Belki de Pain mutlu olamyı daha çok hak ediyordu. Sonuçta tüm acılara o katlanmamış mıydı?
-Luhan hadi sıra bize geldi.
Luhan Sehun'un elini daha sıkı tutup oyuncağın hareket etmeye başlamasını bekledi. Korkuyordu ama Sehun burdaydı.
Sehun onu korurdu.
-Korkma yanındayım.
Evet yb kısa olmuş olabilir her zamanki gibi öhöm neyse Paini sevmiyosunuz zaten biliyorum ben sıkıldınız sanırım -.- Triplerimi bi kenara bırakayım da arena ve beast master adlı ficlerimede bakın lütfen Final yakındır gençler iki üç bölüm kaldı ve yorum istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pain.(Tamamlandı)
Fanfiction-Acıyı bilmiyorsun! Acı çekmediğin için ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin! -Hayır asıl sen acı çekebildiğin için ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun!