Her sabah sizi sabahın yedisinde okula gitmeniz için kaldıran alarm sesinden, saatlerce öten ve sahibinin asla gelip kapatmadığı arabanın alarm sesinden ve bir de enstrüman çalmayı bilmediği halde inatla çalmaya çalışanların çıkarttığı sesten daha sinir bozucu bir ses yok sanıyordum. Görevlilerin Soobin'in kapısını çalış şeklini duyasıya kadardı hepsi, öyle sert ve hızlı tıklatıyorlardı ki alacaklı gibilerdi. Bir şeylerden şüphelenmiş olmalılardı, eğer bir şey varsa saklamasına vakit bırakmak istemiyorlardı.
Soobin kapıyı duyar duymaz bedenini benden uzaklaştırmış ve ayağa kalkmıştı. 'Boku yedik biz.' dercesine ona bakıyordum. Odamda olmam gerekiyordu, beni burada görmeleri ikimiz için kötü sonuçlar doğurabilirdi, Soobin'in sargılı kollarından bahsetmiyorum bile. Beni kolumdan tuttuğu gibi yataktan kaldırıp tuvalete sokmuş ve kapıyı üzerime kapatırken ses çıkarmamam gerektiği hakkında tembihlemişti beni. Böyle durumlarda ne yapacağını bilen biri değildim, hiç olmamıştım. Panik anlarında beynim kilitlenir ve tamamen işlevsiz hale gelirdi bu yüzden her şeyi Soobin'e bırakıp ona uymak en mantıklısıydı. Yavaşça yere çömelmiş ve kulağımı kapıya dayayarak dinlemeye başlamıştım.
"Tanrım! Özel hayata saygınız yok mu sizin hiç?" Soobin'in alaycı sesini duyuyordum, nasıl böyle bir durumdayken sakinliğini koruyabilirdi? Sesinde ufacık bir titreme bile yoktu. "Sana özel hayatının olduğunu düşündürten şey ne? Bizim gözetimimiz altındasın." Görevlinin sert sesini duymuştum, gecenin bir yarısı gelmesinin sebebi neydi merak ediyordum.
"O hâlde içeriye gelip bana yardım etmek ister misin? Mastürbasyonumun ortasında çat kapı geldin."
Soobin'in söylediği şey gözlerimi kocaman açmama sebep olmuştu. Çok rahattı, o kadar rahattı ki kimse şüphelenmezdi onun bu halinden. Kısa bir sessizlik olmuştu ve ardından eskisine nazaran daha az sert bir sesle konuşmuştu görevli. "Ha... Duydukları ses oydu o halde. Kusura bakma rahatsız ettim." Kapı sertçe kapanmıştı ardından.
Birkaç saniye bekleyip tuvaletin kapısını araladığımda Soobin karşımda dikiliyordu. Üzerine uzun kollu bol bir tişört geçirmiş, pantolonsuz bir şekilde iç çamaşırıylaydı. Ne ara ve nasıl akıl etmişti tüm bunları yapmayı? Saniyeler içerisinde az önceki panik halimden kurtulurken sırtımı kapı kenarına yaslamış ve kollarımı göğsümde birleştirerek Soobin'e bakmıştım. "Gerçekten yardıma ihtiyacın var mı?"
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Başta sorduğum soruyu idrak etmeye çalışmış ardından pis bir sırıtış belirmişti yüzünde. Ruh halimiz nasıl bu kadar hızlı değişebiliyordu aklım almıyordu. Deliydim, deliydik. Üzerindeki tişörtü çıkarıp yerle buluşmasını sağlarken bir an bile gözlerimden ayırmamıştı gözlerini, meydan okurcasına bakıyordu. "Yardım edebilecek kadar iyi misin Yeonjun?"
Sırıtışına aynı şekilde karşılık verirken birkaç adım atarak ona yaklaşmış, hafifçe parmak uçlarıma kalkarak yüzüne bakmıştım. "Az önce kendi kendini tatmin ettiğini söyleyerek rehabilitasyon görevlisinden yardım isteyen birinin standartları ne kadar yüksek olabilir ki Soobin?"
Ardından ışık hızında gerçekleşmişti her şey. Soobin hafif bir yastıkmışım gibi beni kaldırıp yatağa atmıştı sertçe. Ben daha ne olduğunu anlayamamışken üstümde bulmuştum onu. Sargılı kolları başımın iki yanında yüzü yüzümün karşısında gözü dönmüş halde bakıyordu bana. Burnundan soluyordu resmen. Hızlıca kendimi toparlamış ve aynı şekilde ona karşılı verebilmek için kollarımı boynuna sarmıştım. Yüzüme iyice yaklaşarak dudaklarımızın birbirine değmesini sağlamıştı. Öpüşmüyorduk. Soobin konuşmaya başladığında sıcak nefesi dudaklarımı okşamıştı.
"Buraya geldin çünkü bunu istiyordun değil mi? İlk andan beri bana nasıl baktığını biliyorum Yeonjun. Vücudun beni arzuluyor, altımda kıvranman tek bir lafıma bakar." Kulaklarımda yankılanan dominant sesi kasıklarımın sızlamasına sebep olmuştu. Sarfettiği kelimeler bile sertleşmeme yetiyordu. "Söyle Yeonjun. İtiraf edesiye kadar istediğini vermeyeceğim."
Dudaklarımın arasından kaçan inlemeye engel olamamıştım. Yanıyordum, tüm vücudum alev almıştı sanki. "İlk gördüğüm andan beri seni içimde istiyorum Soobin. Sabaha kadar ağlatarak becermeni istiyoru-" Soobin'in bir çırpıda üstümü çıkartarak dudaklarıma yapışması için bir cümlem yetmişti. Kavga ediyormuşuz, beni parçalamaya çalışıyormuş gibiydi her bir hareketi. Dudakları dudaklarımdayken eli hızlıca altımdaki eşofmana gitmişti. Gerçekten yanıyordum, her bir dokunuşu ağlamak istememe sebep oluyordu. Kalbim öyle hızlı çarpıyordu ki odanın içini inleme seslerimiz dolduruyor olmasaydı rahatlıkla duyabilirdi.
Eli eşofmanımın altından sertlemiş erkekliğimi bulduğunda boğuk bir inleme kaçmıştı dudaklarımın arasından. Sert davranmasına rağmen yavaş ilerlemesi beni delirtiyordu. Emindim, Soobin'i istiyordum. İçimde olmasını, beni altında ağlatarak acımasızca becermesini istiyordum. Ve Soobin bunu istediğimi çok net şekilde biliyordu.
Dudaklarımız ayrılırken hızlıca eşofmanımı çıkarmış ve ikimizin de eşitlenmesini sağlamıştı. "Arkanı dön." İkiletmemiştim, hiç düşünmeden yüz üstü dönmüştüm. Ne isterse yapabilecek kıvamdaydım şu an. "Dizlerinin üstünde dur." Ellerimin ve dizlerimin üzerinde durduğumda kalçamda hissettiğim sertlik ile Soobin'in tamamen çıplak olduğunu anlamıştım. Aramızda yalnızca ince bir kumaş parçası vardı ve ondan bir an önce kurtulmak için deliriyordum.
Göğsünü sırtıma yasladığında iki parmağını dudaklarımın önüne koymuştu. Ne istediğini biliyordum, söylemesine fırsat bırakmadan dudaklarımın arasına alıp emmeye başlamıştım parmaklarını. Hoşuna gittiğine dair birkaç mırıltı çıkarttığında diğer eli iç çamaşırımı bulmuş, dizlerime kadar indirerek kalçalarımın ortaya çıkmasını sağlamıştı.
Aramızda bir engel yoktu şimdi, sıcak teni tenime değiyordu. Değdiği her yeri yakıp geçiyordu sanki. Kalçalarımın tam ortasında duran sertliği hissediyordum, deliğim ihtiyaçla sızlıyordu. Parmakları yeteri kadar ıslandığında dudaklarımın arasından çekmiş, az önce erkekliğinin okşadığı deliğime götürerek içime sokmuştu yavaşça. Dudaklarımın arasından büyük bir inleme kopmasına engel olamamıştım, canım yanıyordu fakat öylesine haz alıyordum ki bu durumdan daha çok istiyordum.
Parmakları içimde hareket ederek beni genişletmeye çalışırken istemsizce ona itiyordum kalçalarımı, fazlasını istiyordum. Canımın acıyacak olması umrumda değildi, Soobin'i içimde istiyordum bir an önce. Kısık inlemelerim odayı doldururken Soobin parmaklarını bir anda içimden çıkarttığında deliğimde hissettiğim sızıyla çığlık atacak dereceye gelmiştim. "Sok artık şu siktiğimin deliğine!" Aniden bağırmamla Soobin'in güldüğünü duymuştum, bu durumda bile delirtiyordu insanı. Erkekliğinin başını deliğimin girişine dayadığı sırada öne doğru eğilmiş ve fısıldamıştı kulağıma. "İstediğin gibi, ağlayana dek becereceğim seni Yeonjun."
AAAAAAAAAAAAAAAAAA
Uzun zaman sonra ilk kez smut yazmaya çalışıyorum çok zorlayıcı.
Burada bitmedi merak etmeyin devamını diğer bölüme sakladım. 😌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sex, drugs, etc. | yeonbin
FanfictionYeonjun uyuşturucu bağımlılığını yenebilmek için gittiği rehabilitasyon merkezinde kendine yeni bir bağımlılık bulduğunun farkında olmadan Soobin ile tanışır. Yeonbin #10