Daha önce hiç yaşamaktan yorulduğunuzu hissettiniz mi? Ölmek istemiyormuşsunuz fakat yaşamaktan mutlu değilmişsiniz, aynada baktığınız beden aslında size ait değilmiş ve yaşadığınız hayat aslında bir kurmacaymış gibi. Muhtemelen hepiniz böyle dönemlerden geçmişsinizdir. Benim hayatımın her dönemi böyleydi, her gece bir sonraki sabaha uyanıp uyanamayacağımı düşünerek yumardım gözlerimi. Aynanın önünde oturur, saatlerce kendimi inceleyerek gördüğüm bedenin kime ait olduğunu sorgulardım. Tüm bunlardan bıkmış, kaçabilmek için hislerimle birlikte vücudumu da uyuşturmayı seçmiştim.
Kesinlikle hayatta başrol olan insanlardan değildim ben, pek dikkat çekmeyen ve insanların hayatını merak etmediği yan rollerden biriydim. Hatta belki de figüran. Ardından Soobin girmişti hayatıma. İlk defa, yıllar sonra ilk defa kendi hayatımın başrolü gibi hissediyordum. Belki de bunun sebebi koca binada yaşı deli gibi sevişmeye uygun olan tek kişilerin biz olmasından kaynaklıydı fakat umrumda değildi. Buraya tıkıldığımdan beri dış dünyayla olan tüm bağım kopmuş gibiydi, umrumda olan tek kişi oydu, Soobin.
Ona karşı ne hissettiğimi bilmiyordum, sevgi? Hoşlantı? Bu tarz şeyler olduğunu sanmıyorum. Onu ne zaman görsem karnımda hissettiği kasılmalar, kalbimin hızlanması, sürekli yakınında olma isteğim... Tüm bunların ne anlama geldiğinden emin değildim henüz. Birbirimizi seks için kullanıp ardından tek kelime etmememiz ise tüm bu hislerden kaçmak istememe sebep oluyordu. Ben onu istediğim maddeleri alabilmek o ise beni istediği vücuda sahip olabilmek için kullanıyordu sanki. Başta kendimden ve düşüncelerimden kaçabilmek için kullandığım uyuşturucuyu artık Soobin'in bana hissettirdiklerinden kaçabilmek için kullanmaya başlamıştım. Güzeldi fakat acı veriyordu. Kafam güzelken ise beni kullanıyor olması canımı acıtmıyor, her şeye olumlu yönden bakıp yalnızca onu arzulamamı sağlıyordu.
Bir önceki gece tekrar birlikte olduğumuzda sabah beni yine bırakıp gitmesi düşüncesi beni rahatsız ettiği için ondan önce kalkıp odama geçmiştim erkenden. Çiçeği burnunda sevgililer gibi dolaşmayı beklemiyordum elbet fakat normal arkadaşlar gibi konuşabilmek istiyordum. Burada yapayalnızdım ve sabahları yapacak hiçbir şeyim olmuyordu.
Kahvaltı saatinin yaklaştığını gördüğümde hızlıca üzerimdekileri değiştirmiş, dizlerime kadar gelen bir şort giyip üzerimde rastgele bir tişört geçirmiştim. Yavaş adımlarla yemekhaneye indiğimde gözlerim Soobin'i aramıştı fakat o ortalıkta gözükmüyordu. Sevinmeli miydim üzülmeli mi?
Tabağıma birkaç şey koyup boş masalardan birine geçmiş, atıştırmaya başlamıştım. Önümdeki salatalığı ağzıma attığım sırada karşıma oturan beden ile başımı kaldırmış, Soobin'i görmemle şaşkınca yutkunmuştum. Tepki vermemeye çalıştım, tek kelime etmemiş ve kahvaltımı etmeye devam etmiştim.
"Gözlerin kızarık, bugün toplantı var. Belli etmemeye çalış." Sesini duyduğumda başımı tekrardan kaldırıp bakışlarımı ona çevirdim. "Biliyorum, etmem." Bu kez tabağını öylece bırakıp masayı terkeden bendim. Kalkmış ve Soobin'in suratına bile bakmadan gitmiştim.
Bir kez bile şüphelenip test yapmaya çalışırlarsa biterdim, bunu biliyordum ve bu yüzden Soobin'in dediklerini ciddiye almış, odama çıkıp aynanın önündeki kapatıcımı göz altlarıma bocalamıştım. İyice dağıttıktan sonra aynaya baktığımda neredeyse hiç kızarıklık kalmadığına emin olmuştum.
Tam vaktinde herkesi toplantı odasına çağıran anons sesini duymuş ve hızlıca odamdan çıkıp koşar adımlarla salona ilerlemeye başlamıştım. Bir yandan da ne anlatacağımı düşünüyordum. Gelişme kaydetmiş miydim son birkaç günde? Evet, defalarca kafayı bulup yunan tanrısı kılıklı bir herifle sevişmiştim. İki kez.
Büyük salonun kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes almış, kendimden emin adımlarla girmiştim içeriye. Buradan çıkmak istiyorsam herkesin gözünde kararlı ve istekli gibi gözükmeliydim. İçeriye girdiğimde herkesin çoktan gelmiş olduğunu görüp boşta kalan tek sandalyeye oturmuştum hızlıca. Soobin'in tam karşısı.
Uzun saçlı, zayıf ve uzun boylu bir kadın konuşmaya başlamıştı ilk. "İki gün önce, görüntülü konuştuk kızımla. B-beni affettiğini, dönmemi beklediğini söyledi." Sesi ve elleri titriyordu fakat saf bir mutluluk vardı kadının yüzünde. "Onun için çabalıyorum, temizim günlerdir. Dayanamayacağım vakitlerde kızımı düşünüyorum. Eve döndüğümü k-kızımın koşarak bana sarıldığını." İnsanların uğruna savaştıkları şeyler vardı, ben mi çok bencildim? Ne ailem ne de başka birisi için savaşmayı göze alamıyordum. Kendi arzularım ağır basıyordu.
Herkes alkışlarken konuşan kadın yüzünde mahçup bir gülümseyle geri oturmuştu sandalyesine. Bu kez söz hakkını beklemediğim biri almıştı, gönüllü olarak kalkacağını düşünmüyordum, sıra ona gelince zorunluluktan kalkar sanmıştım. Sahte bir öksürükle boğazını temizlemiş ve gözlerini boşluğa dikerek konuşmaya başlamıştı.
"Küçükken benim için çok değerli biri bana minik bir öpücüğün tüm acıları dindireceğini söylemişti. Ne zaman bir yerimi incitsem dudaklarını oraya bastırır, acımın geçip geçmediğini sorardı. Çocuk aklı işte, ben de sürekli bir yerlerimi incitirdim o beni tekrardan öpsün diye. Bir gün haber bile vermeden beni bırakıp gitti, tüm acılarla bir başıma bıraktı beni. Düşündüm, canım yanarsa belki hisseder, gelir dudaklarıyla acımı dindirir sandım. Kendime zarar vermeye başladım onu tekrardan görebilme umuduyla. Gelmedi, her gün onu düşündüm. Neden gitmişti? Sonunda farkına vardım, ne kadar kendime zarar verirsem vereyim acımıyordu ki canım. Benim küçük meleğim, tüm acılarımı sırtlanıp götürmüştü. Yanmıyordu artık canım fakat memnun değildim bu durumdan. Canım acısın istiyordum, acıyı hissetmek istiyordum. Canım acısın ve o gelip dindirsin istiyordum. Devam ettim kendime zarar vermeye, her gün deniyordum. Kısa bir zaman önce tekrar karşılaştık, inanamadım başta. Meğer benim hissetmediğim her acı onun içinde kocaman bir yük olmuş, o da tüm bu acılara dayanamayıp kendini uyuşturmayı seçmiş. Benim hissedemediğim tüm acıları o hissediyormuş. Meleğimin canı daha fazla yanmasın diye bırakmaya karar verdim kendime zarar vermeyi. Onun benim acılarımı dindirecek gücü kalmamış, bu kez ben dindireceğim onun acılarını öpücüklerimle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sex, drugs, etc. | yeonbin
FanfictionYeonjun uyuşturucu bağımlılığını yenebilmek için gittiği rehabilitasyon merkezinde kendine yeni bir bağımlılık bulduğunun farkında olmadan Soobin ile tanışır. Yeonbin #10