sessizliğin içindeki fısıltılar

2.7K 224 144
                                    

Uyarı: Bu kitapta okuyacağınız her bölüm şiddet, cinsel içerik, madde bağımlılığı ve intihara eğilim içerebilir. Eğer kötü hissettiğiniz bir dönemden geçiyorsanız lütfen buradan sonrasını okumayın. Yazdığım hiçbir şey özendirmek amaçlı değildir.






Bilirsiniz, herkesin tükenmiş hissettiği dönemler olur. Hiçbir şey yapmak, kimseyle konuşmak istemezsiniz. Yapmazsınız da, günlerce yatağınızdan çıkmaz hatta işemenizi bile geciktirirsiniz. Yalan söylemeyin, hepinizin bir kez de olsa bunu yaşadığından eminim. Çişinizi tutmak o kadar da utanç verici bir şey değil, tabi işin sonu doktor kapılarında bitmiyorsa. Her neyse, konudan sapmayalım. Dediğim gibi herkes hayatında bir kez de olsa geçmiştir bu bitik dönemden. Benimkisi ise biraz fazla ağır geçmişti. Herkes gibi yorgun ve mutsuz hissediyordum, gelecek için bir planım hatta hayallerim bile yoktu. Biraz daha yaşar ve yolun sonuna geldiğimi hissettiğimde ölür giderim diye düşünüyordum. Beni diğer ergenlerden farklı kılan şey ise kısa süreliğine de olsa beni bu düşüncelerden kurtarıp her şeyin iyi olabileceğini hissettiren bir yardımcım olmasıydı.

Tamam bunu sanki güzel bir şeymiş gibi anlatmam ne kadar doğru bilmiyorum bu yüzden az önce dediğim şeyi okumadınız sayıyorum. Başlarda gerçeklikten kopmak gerçekten iyi hissettirse de  hayatımı bir maddeye bağlı yaşamaya başlamam hem beni hem de çevremdeki insanları yiyip bitiriyordu. Son birkaç ayda ayık kaldığım saat sayısı sayılıydı. Beni kendimden geçiren, mutlu hissettiren fakat etkisi geçer geçmez yoğun bir depresyona sürükleyen bir maddeye bağımlı olduğumu kabullenmek uzun vaktimi almıştı. Kısır bir döngünün içindeydim. Bana verdiği zarar umrumda değildi çünkü iyi hissettiriyordu. Hayatım boyunca ihtiyacım olan şey buymuş gibiydi. Mutlu olmak için sebebin yoksa kendi mutluluğunu kendin yaratırsın.

Bir tırnak büyüklüğünü geçmeyen hap boğazınızdan aşağıya indiğinde başta bir değişiklik yokmuş gibi hissedersiniz fakat aradan geçen yarım saatin ardından adrenalin tüm vücudunuzu ele geçirmeye başlar, damarlarınızda dolaşan kanın hızlandığını, göz bebeklerinizin büyüdüğünü hissetmeye başlarsınız. Kulağa saçma geldiğini biliyorum fakat ciddiyim, bedeninizde olan her şeyi hissetmeye başlıyorsunuz, sanki algılarınız on kat daha açıkmışçasına. Kırk beş dakikanın ardından bahsettiğim tükenmişlik hissinden tek bir kırıntı bile kalmıyor içinizde. Geriye kalan tek şey mutluluk sandığınız o his, eğlence, gözlerinizi kör eden yüksek ışıklar, dalgalanan duvarlar...

Etkisi bitesiye kadar her şey güzeldi fakat sonrası tarif edilemeyecek kadar berbattı. Sanki biri sizi çöplüğün arasından alıp göklere çıkarmış, cenneti göstermiş ve bir anda sizi tekrardan o çöplüğün içine itmiş gibi hissettiriyordu. Tüm hayatı boyunca bir çöplük içinde yaşayan insan halinden o kadar rahatsız değildir fakat eğer bir kez cenneti tadarsanız o çöplük cehennem gibi hissettirmeye başlar. İşte etkisi geçtikten sonra yaşadığınız şey tam olarak bu oluyordu. Beyin tekrardan cenneti görebilme arzusu ile yanıp tutuşurken size seçim şansı tanımıyor, tekrardan o lanet maddeyi alırken buluyordunuz kendinizi.

Dedim ya, kısır döngünün içindeydim. Bağımlı olduğumun farkındaydım belki de fakat kabullenmek hiçbir zaman tercihim olmamıştı. Morarık göz altlarım, kızarık gözlerim, zayıf vücudum... Bunların hepsi için arkadaşlarıma söyleyecek bahanelerim vardı. 'Yeni bir diziye başladım, saatlerdir ekrana bakıyorum hiç uyuyamadım. Bir süredir vegan beslenmeye çalışıyorum çok kilo verdim.' Bunlar durum kurtaran bahanelerden yalnızca birkaçıydı. En azından bana göre her şey normal gidiyordu, bazenleri ayık olmadığımın farkında bile olmuyordum, kafamın güzel olması normal bir şey haline gelmeye başlamıştı benim için. Tabi ki para sıçmadığım için her an elimin altında madde bulunduramasam da çoğu zaman antidepresanları kullanıyordum. Ufak bir sır, her antidepresan aslında reçeteli birer uyuşturucudur. Bunu benden duymadınız.

sex, drugs, etc. | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin