11. Bölüm

389 34 20
                                    

Bir kişi, çevresindeki insanların çoğunun hayatında bir çok role sahiptir. Eş, dost, yoldaş, düşman, komşu gibi.

Ve bu roller bizim için bir çok şeyi değiştirebilir. Benim için değiştirdiği gibi.

Geçmek bilmeyen günlerden sonra nihayet beklerken yaşlandığım Pazar günü gelmişti. Art arda kurduğum alarmlar sayesinde sabahın köründe kalkabilmiş ve kıyafet dolabımın önüne geçip yarım saate yakın bir süre 'acaba bugün ne giysem?' diye düşünmüştüm. En sonunda fazla takılmamam konusunda bana nasihat veren iç sesimi dinlemiş ve her zamanki gibi siyah tayt, üstüne kırmızı bir kazak giymiştim.

Aslında çok masum duygularla katılacağım Pazar Kahvaltısı, düşmanımın sevgilisinin dostu olsa da yine de komşum dediğim adamı sorgulama operasyonun dönüşmüştü.

Özetle durumumu açıklamak için çevremdeki insanların hayatımdaki rollerinden yola çıkacak olursam şu an; -dostumun düşmanı düşmanım olacağından- dostum için düşmanım hakkında komşumdan bilgi almaya çalışıyorum. Yani, çalışacağım. Onun öncesinde öğrenmem gereken bazı önemli bilgiler var. Komşunuza kur yapmanıza sebep olacak bilgiler.

"Bu ne reçeli?"

Tabi her şeyden önce erken kalkıp saatlerce aç bıraktığım, önceliğim haline gelen midemi doldurmak...

"Vişne."

"Ev yapımı gibi duruyor. Eğer marketten aldıysan marketin koordinatlarını istiyorum."

"Marketten almadım malesef. Fakat istersen annemden bir kaç kavanoz isteyebilirim."

"Ciddi misin?"

"Tabi, ama recellerini vereceği herkesle tanışmak ister."

"Tanışırız, hiç sıkıntı değil."

Kayınvaliden sonuçta...

Reçele bandığım ekmeği ağzıma attığım sırada konuşan İç sesim beni öksürük krizine sokmasaydı, belki de reçelin tadını daha uzun süre alabilirdim. Fakat bu iç sesti... Siz de onu en az benim kadar iyi tanıyorsunuz.

Kutay telaşla bana bir bardak su uzatırken bir yandan da "Sıkıntı olmadığına emin misin?" diye soruyordu. Elime aldığım an diktiğim bardak hâlâ ağzımdayken bir yandan da kafamı sallayarak ona cevap vermiştim.

Tüm iştahım reçelli ekmekten sonra ışık hızıyla kaybolurken, sorguya başlamanın tam zamanı olduğuna karar vermiştim. Üstelik Üzüm de yanımızda olmadığından rahat rahat konuşabilirdik. Anlaşılan Pembe Panteri getirmekle çok iyi yapmıştım.

"Ellerine sağlık. Her şey çok güzeldi Kutay."

"Afiyet olsun. Keyif çayını masada mı içmek istersin yoksa kol-"

Ah, ülkemizin bir geleneği haline gelen kahvaltı sonrası çay keyfinden haberdardı da, bu keyfin kahvaltı masasında kahvaltılıklardan atıştırılarak yapıldığından haberi yok muydu?

"Masa daha iyi olur bence. Çay içerken mutlaka beraberinde tıkınırım."

Yüzünde içten olduğunu düşündüğüm bir tebessüm oluştuğunda benim dudaklarım istemsizce iki yana kıvrıldı. Bu etkisini seviyordum. Çay bardağını tekrar doldurup önüme bıraktığında ben de sohbeti başlatacak güzel bir nokta arıyordum fakat, sohbeti başlatan Kutay olmuştu.

"Sen buraya taşınalı epey bir zaman oldu. Biz de haliyle tanışalı bayağı oldu. Fakat hala birbirimizi tam tanımıyoruz. Bu kahvaltı daveti biraz da bunun içindi. Birbirimizi tanımamız için."

"Normal bir komşuluk ilişkisi kurabilmek için." diyerek teklifini ona hatırlattığımda elini ensesine götürerek küçük bir kahkaha attı.

"Biz pek normal değiliz ki, komsulugumuz normal olsun." Diyecek bir şey bulamadığımda ortama gergin bir sessizliğin çökeceğini düşünsem de Kutay konuşmaya devam etti.

SAHTE TEBESSÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin